Bu anayasanın diktatörlüğü, dincilerin ya da onların yanaşması ikinci cumhuriyetçilerin öne sürdükleri gibi içinde "Atatürk" olmasından kaynaklanmaz.
Bu anayasanın diktatörlüğü, başbakanları birer örtülü diktatöre dönüştürmesinden kaynaklanır.
*
Söyler misiniz:
Diyelim ki kabine kuruluyor. Kimin bakan olacağını bilen ve karar verecek olan tek kişi kim?...
Tayyip Erdoğan...
Meclis Başkanı seçilecek. Kimin TBMM Başkanı olacağını bilen ve karar verecek olan tek kişi kim?..
Tayyip Erdoğan...
Cumhurbaşkanı... Kimin cumhurbaşkanı olacağını bilen ve karar verecek olan tek kişi kim?
Tayyip Erdoğan.
Parti organlarının ya da arada bir lafını ettikleri "yetkili kurulların" bir etkisi-yetkisi var mıdır sizce? Ya da başbakanların verdiği bir kararın oralardan döndüğünü, değiştirildiğini ömür-billah duydunuz mu?
Hayır...
"İyi ama sonuçta kararlar milletvekillerinin oylarından geçer" derseniz, kimin milletvekili olacağını ve ilerde yeniden olup-olmayacağını bilen ve karar veren kimdi?
Tayyip Erdoğan...
*
Bu anayasa bir diktatörlük anayasasıdır.
Böyle bir demokrasi, adı "demokrasi" olan hiçbir ülkede yoktur.
Dinciler ve onların yandaşı ikinci cumhuriyetçileri bu rahatsız etmiyor. Bunu görmüyorlar ve tepki duymuyorlar.
Bu rezaleti görüp eleştirirlerse, Mareşal Erdoğan kızar...
Uçağına almaz...
Yanağını okşatmaz...
Kovdurur bile...
İşte onlar da bu yüzden, Mareşal’in hoşuna gidecek şekilde anayasanın içindeki Atatürk’ü dillerine doladılar. Böyle bir ikiyüzlülük, böyle bir riyakárlık, böyle bir kandırmaca ile karşı karşıyasınız a dostlar...
Anayasanın içindeki Atatürk’e taktılar, onu oradan söküp atmak için ayaklandılar.