Devlet-hırsız ve Osman...

HIRSIZLAR evlere ikinci, hatta üçüncü tur girmeye başladılar.

Eş-dost bir araya gelince, oturup evimize nasıl hırsız girdiğini anlatırız birbirimize.

Yok eğer evi soyulmamış birisi varsa aramızda, anlatacak bir şeyi yoktur, canı sıkılır.

Osman boynunu büker.

Bizler ona "üzülmemesini" söyleriz:

"Üzülme Osman... Hırsız nasıl olsa bir gün sizin eve de girer... Girmez bir şey yok..."

Osman’ın canı sıkılır:

"Ya girmezse?.."

Bizler hep birlikte:

"Girmez olur mu?.. Bu devlet, bu devlet adamları, bu polis, bu yargı, bu hukuk varken kesin girer... Bir gece bakmışsın ki aaa hırsız gelip soymuş her şeyi..."

O zaman Osman umutlanır:

"Bir de bakmışım ki camda tıkırtı..."

Bizler bir ağızdan:

"Hah... Gördün mü işte..."

Osman:

"Kredi kartım ile cep telefonum da bakmışım ki yok..."


Bizler:

"Oh oh... İşte bu kadar... Her şeyin bir vakti, saati var..."

Osman:

"Belki bakmışım ki televizyonumu da götürmüş..."

Bizler sevinçle:

"Tabiiii... Bak işte nasıl da oluyormuş..."

*

Ey yüce devlet...

Ben seninle böyle dalga mı geçmeliydim?

Bu mudur senin yüceliğin?..

Önce çalışanların emeğini çaldılar, ortada yoktun... Sonra bankalarla ulusal bütçelerimizi çaldılar, yoktun... Peşinden doğamız, ormanımız, koylarımız çalındı, yoksun... Çocukların geleceğini çaldılar, yoksun...

Sıra geldi; sokaklarda canımızı, evlerimize girip dünyamızı çalıyorlar.

Yine yoksun...

Hiç kimse güvende değil.

Hırsızlar, katiller, kapkaççılar, soyguncular, eşkıyalar karşısında yalnızız.

Kimden yanasın, nasıl devletsin sen?..

Nasıl?..
Yazarın Tüm Yazıları