Bu seferki "değişim" ay itibarıyla alırsak, martın ortalarında başladı sayılır.
Bu değişim, cumhurbaşkanı olmaya endekslidir.
Ki biz buna kısaca "cumhurbaşkanlığı değişimi" diyebiliriz.
Başbakan’ın değişimleri, genelde bir yukarı koltuğa atlamalarının hemen öncesine denk gelir:
"Belediye başkanlığı değişimi", "parti başkanlığı değişimi", "Başbakanlık değişimi" gibi.
Bu:
"Cumhurbaşkanlığı değişimi."
Önceki günkü konuşmasına baktığınızda, bu "değişimi" açıkça görebilirsiniz:
"Ülkemiz, cumhuriyetimizin kurucusu aziz Mustafa Kemal Atatürk’ün buyurduğu muasır medeniyet seviyesine en yakın noktada bulunmaktadır....."
*
1994 Mayıs ayında "Atatürk’e saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok" dediği göz önüne alınırsa, bu "ülkemizin bulunduğu" noktayı değilse bile Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu noktayı göstermesi bakımından az şey midir?
Pekiiii...
Daha geçtiğimiz 14 Nisan günü Anıtkabir’e gidenlere "Milyon falanmış... Bu milyon da çok basite indi ha..." diye kızması neyi gösteriyor?
Bu "değişimlerin" ne kadar değişik olduğunu.
*
"Değişim" elbette insanın kafasıyla ilgilidir.
Ben bizim kuaförperver Gülay Hanım’ın saçları dışında bu kadar çok değişen kafa görmedim.
"Başbakan değişti" tartışmalarının birisi bitmeden öbürü başlıyor ve arkadaşlarımız koşup geliyorlar:
"Başbakan değişti..."
Her zaman ben "Sahiii?.." diye fırlarım.
"Değişti-değişmedi" tartışmaları tam hız keserken, bu sefer yeni haber gelir:
"Başbakan yine değişti..."
*
İşte; yeni cumhurbaşkanı belirlenirken, toplumu yönlendirmek için kullanılan yeni "değişim" oyunu bu: