BU yazı yazıldığı saatlerde, kimin "cumhurbaşkanı" seçileceğini henüz hiç kimse bilmiyor.
Ne ona "cumhurbaşkanımız" diyecek halk biliyor.
Ne de onu "cumhurbaşkanı" seçecek milletvekilleri.
Fransızlar altı aydır tartışıyorlar, önceki gün seçim yapıldı, ama yine de cumhurbaşkanlarını seçmiş değiller, ikinci tur seçim yapılacak.
Burada ise kimin cumhurbaşkanı seçileceğini bir tek kişi biliyor:
Tayyip Erdoğan...
Yani kimi seçeceğini unutsa, Türkiye cumhurbaşkansız kalacak.
*
Bu yazı yazıldığı saatlerde uzaktan trampet sesleri geliyor, çocuklar 23 Nisan’ı kutluyorlar.
TBMM’nin açılışını ve 87 yıl önce alınan o muhteşem "Egemenlik, halkın seçtiği vekiller eliyle kullanılır" kararını...
Ama dün, yeni cumhurbaşkanının belirlenmesine saatler kala, hangi milletvekilinin kulağına eğilip "Cumhurbaşkanı kimi seçeceksiniz?" diye sorsaydınız, yanıt alamazdınız.
Çünkü bilen yok...
Marketten alacağı patlıcanları-kabakları seçen bir ev hanımı kadar dahi seçme hakları bulunmuyor.
Kim biliyor kimin seçileceğini?..
Tayyip Erdoğan...
*
Dün çocuklara yalan söylendi.
Ulusal egemenlik falan yok bu işte.
Ne parlamenter sistem bu, ne de demokrasi...
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının o yüce kararını, evire çevire bu hale getirdiler.
Sormaz mısınız:
Başbakanlığı bile çoğunluk tarafından sakıncalı görülen birisinin, Türkiye’yi yedi yıl temsil edecek cumhurbaşkanını tek başına "tayin" etmesi, hangi ulusal egemenliktir?..
Hangi parlamenter sistem?..
Hangi hukuk?..
Hangi demokrasi?..
*
Dün çocuklara yalan söylendi.
Belki de cumhuriyet devrimlerine en büyük ihanetin apaçık ortada olduğu gündü dün.