GOLDİ; su tasını, yemek kabını, gezi tasmasını kendisi taşırdı oradan oraya. Aşı zamanı geldiğinde "aşı karnesini" ağzına alıp Veteriner Tıp Merkezi’ne kendisi gidiyordu.
Dün ona bakan veteriner hekimler ağladılar.
Çünkü Goldi’yi öldürdüler.
Sadece Goldi değil, son günlerde Ankara’nın birçok yerinde belediyeler tarafından toplu hayvan katliamları yapılıyor.
Or-an bölgesinde de o gece 40 kadar köpek kayboldu. Arkadaşımız Sevgili Deniz Biliroğlu’nun haberine göre, birkaçının karlar arasındaki cesetlerini buldular sahipleri, zehirle katliam yapanlar öbürlerini toplayıp götürmüşlerdi.
Goldi de kendi evinin bahçesinde ölmüştü.
Bu bölgede devlet adamları, büyük bürokratlar ve milletvekilleri otururlar.
Yani; Hayvan Hakları Yasası’nı çıkartan ve uygulamakla görevli olanlar...
*
Ben sormaya devam ediyorum:
Türkiye’de her gün oluk gibi kan akıyor.İnsanlar birbirlerini öldürüyorlar durmadan.
O eli tabancalı-bıçaklı suçluların çocukluklarında bir köpekleri, bir kedileri olsaydı, böyle sevgisiz mi büyürlerdi?..
Dili olmayan bir canlıyla dostluk kuran çocuk, büyüdüğünde dili olan hemcinsleriyle hayda hayda iletişim kuramaz mıydı?..
Bir canlıyı sevmenin, korumanın, ona kıyamamanın ilk dersi değil midir; çocuklara bir kuşu, bir kediyi, bir köpeği sevdirmek?..
Ama siz; "huzur ve sükûneti sağlama şartı olarak" çocuklara "öldürmeyi" gösterirseniz...
Bu ülkede akan kan nasıl durur?
Cinayet, dehşet, ölüm nasıl biter?
*
Goldi ve öbür köpeklerin-kedilerin sahibi çocuklar günlerdir ağlıyorlar. Birçoğu hálá bir umut, kayıp dostlarını arıyorlar Ankara’nın ara sokaklarında.
İşte böyle başlıyor; yok etmenin, acımasızlığın, merhametsizliğin ve yaşama saygısızlığın öyküleri. İşte böyle yerlerde yetişir; gaspçılar, kapkaççılar, eli bıçaklılar, katiller, caniler.
Aslında; büyükler çocuklara "öldürmenin kötü bir şey olmadığını" tebliğ ediyorlar, anlamıyor musunuz?
Bu büyüklerden çok daha bilinçli Goldi gözümün önünden gitmiyor; ağzında aşı karnesi, bir kapının önünde bekliyor...