Çikolata çeşmeleri...

TA başından beri AB’yi, askeri müdahalelere karşı bir önlem olarak gördüler.

O koşuşturmalar, o AB ısrarı samimi değildi.

Muhtemelen o günlerde bize inanmadınız.

Ama artık görüyorsunuzdur; 10-15 yıllık bir zamanı garantiye aldıktan sonra, AB heyecanları bitti, giden-gelen yok, AB’den ne laf açılıyor, ne söz ediliyor.

Önceki gün Dünya Demokrasi Hareketi toplantısında Başbakan, AB’ye girmemiz gerektiğini üstünkörü söyledikten sonra, "Türkiye AB’ye girmenin derdi içinde değil. Öyle bir hastalığımız yok..." diyordu.

Buyrun...

AB’ye girmek, kuş gribi gibi "hastalık" oluverdi mi?..

*

Sizler Başbakan’ı arada bir AB ülkelerinde görmek istiyorsunuzdur; ama bir de bakıyorsunuzdur ki Araplarda.

Dönüyor, sizler tam "Şimdi de AB’ye gider... Bir de bakacağız ki Başbakanımız AB ile görüşüyor..." diye beklerken...

Bakıyorsunuz; Arapların arasına gitmiş oturmuş.

Niçin?

Çünkü AB niyeti aslında yoktu.

AB sadece sığınılacak bir tür saçak altıydı, o da çoktan sağlandı sayılır.

O zaman batıyı-matıyı bırakıp elbette koşuyorlar çikolata çeşmeli kral, emir, şeyh, meyh düğünlerine...

*

Ben bu çikolatanın adam gibi paket yerine, niye çeşmeden akıtıldığını henüz çözememiş olsam da, Başbakan ve adamlarının AB demokrasisinden hoşlanmadıklarını; ama Araplara bayıldıklarını çok iyi bilirim.

İyi bakın:

O topraklarda bombalardan parçalanmamış çocuk dahi kalmazken... Yoksul Araplar gemilerin ambarlarında batıya sığınırken... Altın kaplı saraylarda çeşmelerden çikolata akıtabilmek, ancak insanları din-iman söylemleri ile uyutmakla olasıdır.

Tıpkı Türkiye’de din-iman maskesi ile iktidar olup Ali Dibo çeşmesinin başına oturmak gibidir bu.


Batı demokrasilerinde böyle bir şey yoktur.

Olamaz...

Onun için AB’ye koşacak değiller.

Doğru Arapların çikolata çeşmelerine.

Yoksa siz sahiden bu iktidarın Türkiye’yi AB’ye sokmasını mı bekliyordunuz?

Boşu boşuna...
Yazarın Tüm Yazıları