BEN her zaman, her yerde söylerim; Başbakan Tayyip Erdoğan bir büyük devlet adamıdır.
Böyle büyük Türk büyükleri vardır.
İşte;
İki işaret parmağını havaya dikti, teki bozulmuş araba cam sileceği gibi, birisini sabit tutup öbürünü sağa-sola salladı ve şöyle dedi:
"Biz laik bir devletiz ifadesi yanlıştır, eksiktir... Biz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz..."
*
Hiçbiri doğru değil.
Türkiye ne demokratik, ne laik, ne sosyal, ne de hukuk devletidir.
Demokratik değildir, çünkü:
Söyler misiniz; yüzde 30 küsur oy alana parlamentonun yüzde 60 küsurunu veren... Ve yüzde 30’a iktidarın yüzde 100’ünü teslim eden demokratik (!) ülke yeryüzünde başka var mı?
Laik değildir, çünkü:
İslam’ın sadece bir mezhebini tanıyan Diyanet İşleri Başkanlığı’na, ulusal bütçede tam on bir bakanlıktan daha çok para ayıran, başkentinin amblemi minare ve kubbe olan, iktidarı dincilere teslim etmiş bir ülke "laik" olabilir mi?
Sosyal devlet değildir, çünkü:
Verginin yüzde seksenini ödeyen kesimin, ulusal gelirden sadece yüzde yirmi pay aldığı... Zenginliği sadece 350 ailenin paylaştığı... 14 milyon ailenin yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülke "sosyal devlet" sayılabilir mi?
Hukuk devleti de değildir, çünkü:
Elli yıldır ülkeyi soyan bir tek siyasetçinin hesap vermediği... Şu andaki Başbakan ve bakanların dosyalarının da "dokunulmazlık" raflarına kaldırıldığı... Suçluların değil, sadece güçsüz ve zavallı insanların mahkeme kapılarında süründürüldüğü... Hukuka-yargıya güvenen tek vatandaşın kalmadığı memleket nasıl "hukuk devleti" olur?..
*
Böyle bir devlettir burası...
Eğer Türkiye gerçekten "demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti" olsaydı, Tayyip Erdoğan asla orada oturan Başbakan olamayacaktı.
Ama o Başbakan...
Ve bizler şimdi onu Cumhurbaşkanı yapmayı düşünüyoruz.
Zaten o da "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" varmış gibi yaparak buna uygun olduğunu gösteriyor.