Bizler "Bu kentler niçin yaşanmaz hale geldi?" diye sorduğumuzda, karşımıza; seçtiğimiz belediyeciler, mimarlarımız, mühendislerimiz, işadamlarımız, esnafımız, halkımız, yani biz çıkarız.
Boyalı akan ırmağa baktığımızda, kurutulan göle gittiğimizde, yanan ormana koştuğumuzda, karşımızda bizi buluruz.
Yakındığımız televizyon dizilerini izleyerek besleyen, gerçek yapımcıyız biz.
Ya da futbolda; şikeleri biz bize yapar, biz bize mafyalaşır, sonra biz bizi satırla kovalarız.
Hırsızımız biziz:
Altmış yıldır Türkiye’yi soyanlara, yağmalayanlara iyi bakın; bizi göreceksiniz.
Şu günlerde aydınlığa-çağdaşlığa doğru giden o aydınlık yolu bırakıp, ortaçağ karanlığını tercih eden kim?..
Biz...
*
Bizim başımız bizimle derttedir.
Popstar yarışmacılarından birisinin amcasının oğlunu öldürdüğü ortaya çıkınca, Deniz Seki’nin "Bir katilin el üstünde tutulmasına dayanamam" diye tepki gösterdiğini, ancak halktan o yarışmacıya oy yağdığını gazeteler hepimize hatırlatıyorlardı dün.
Çünkü:
O yarışmacı önceki gece; polisle çatışmaya girmekten, polis arabasına kurşun sıkmaktan gözaltına alınmıştı...
Yani eşkıyamız biziz.
Çetecileri "kahraman" sayan da, eli kanlı suçluları "efsane" yapan da bizdik.
Biziz, bizim o kirimiz, o pasımız...
*
Biz; hangi çirkefin, hangi soygunun, hangi hırsızlığın, hangi ahlaksızlığın, hangi eşkıyalığın üzerine gidersek...
Karşımıza biz çıkarız...
Bizim derdimiz bizimledir.
Bu yüzden biz bizi hiçbir zaman yenemediğimiz gibi, biz bizi hiçbir zaman durduramayız da...
Bizdir bizi yakan.
Ve bizim ahmaklıklarımıza, bizim akılsızlıklarımıza, bizim kirliliğimize, bizim ahlaksızlığımıza, bizim içinde debelendiğimiz bataklığa bizim canımız sıkılır.