BENCE Bülent Arınç, Manisa meydanında havada yakaladığı 70 küsur mesir macununu kendisi yedi.
Ki o sabah kalkınca açıkladı:
"Yenisi seçilinceye kadar Çankaya’da ben oturacağım..."
Söyledi, söylediğine kendisi de sevinip mutlu mutlu güldü. Ve gazetecilerin yüzlerine tek tek baktı.
Bu gazeteci milletinin yüzü duvar gibidir.
Arkadaşlarımızın kimisi, bir teki büyük ayakkabı almış gibi mutsuz öyle baktılar.
İşte o zaman Arınç kanıtını çekti ve Anayasa kitapçığını medyaya gösterdi:
"Değerli arkadaşlar, bakın kitap (Anayasa) şöyle diyor..."
(.......)
Biliyorsunuz; bizim Anayasamız her başvurana en az üçer "olumlu", üçer "olumsuz" hüküm sunan, yeryüzünün tek "her okuyana göre değişebilen" anayasasıdır.
Diyelim ki, "orman arazilerinin korunması" maddesi de vardır, "orman arazilerinin satılması" maddesi de... "Demokrasinin üstünlüğü" maddesi de vardır, "darbe yapanların yargılanmayacağı" maddesi de...
İşte Arınç mesir macunlarını yiyip bir de bu Anayasa’yı okuyunca, Çankaya’da biraz olsun oturma keyfiyle türkülü mırıldandı:
"Mini mini karınca
Memleketin ihtiyacı var Arınç’a..."
*
Arınç, "büyük Türk büyükleri"nden birisidir.
Biliyorsunuz; AKP’li bakanlar, yöneticiler dahi "Olmaz... Sen biraz olsun orada oturamazsın" dediler de...
Olsun...
Ben Arınç’ın bu ülkeye, demokrasimize ve milletimize birçok iyilik yaptığına inanırım.
"Çankaya’ya dindar birisi çıkacak" diyerek, aslında büyük bir tezgáhı gözler önüne seren o’dur.
Aslında Arınç; AKP ve çanakçı medyanın gizlemeye çalıştığı gerçek yüzü sık sık ortaya çıkartan kişidir.
Nitekim onun bu aydınlatma yeteneği AKP’lileri kızdırmıştır ve tepki toplamıştır.
Ben Arınç’ın bu açıdan önemli bir şahsiyet olduğuna inanırım ve her an, her konuda konuşmasını isterim.