"Basanbey" ihalelerde parayı bastırıp, diyelim ki İstanbul’un göbeğinde tüm kentlilerin olan açık alanı aldı mı, bizim medyadan sevinç çığlıkları yükseliyor.
"Basan aldı..."
Peki Hasan?..
Hasan’ın durumu bildiğiniz gibi değil:
Eğer o İstanbul’a gelecek olsa, Başbakan’a göre bunun için "vize" alması gerekiyor. Bir de Hasan, İstanbul’a gelmeye kalktı mı, yine Başbakan’a göre ona sormalı:
"Paran var mı?.."
Eeee... Hasan’ın parası yok...
"Basan"ın parası var.
"Basan", parayı basıp Türkiye’nin en özenle saklanması gereken tüm ulusal varlıklarını, yeri, göğü, toprağı, suyu alabiliyor.
Ama Hasan’ın İstanbul’a gelmesi dahi sakıncalı.
*
Ne yapacaksınız?..
Devir "Basan"ın devridir.
Kapitalizmin babalarından Adam Smith’in "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" felsefesinin Türkiye versiyonudur bu:
"Hasan almaz, basan alır..."
Ki ben onunla karşılaştığımda, iki avucumu birbirine yapıştırıp, ellerimi de iki dizimin arasına sıkı sıkı yerleştirdikten sonra, boynumu hafif yatırarak ve kibarca sorarım:
"Kimsiniz?.."
"Basan..."
O zaman kulaklarımın ucu kıvrılır.
Türkiye kalkınıp büyük ülke olacaksa, hepimiz bilmeliyiz ki bu "Basan" sayesinde olacaktır.