Paylaş
Dün akşamki rakip Kıbrs Rum kesiminden Limassol. Ancak maç Lefkoşa’da oynanıyor. Lefkoşa sınır bölgesi. Sabah kahvaltınızı Rum tarafında yapıyorsunuz, öğleden sonra Türk tarafına yürüyerek geçerek Büyük Han’da nefis Osmanlı yemeklerini tadabilirsiniz. Öyle büyük bir düşmanlık falan yok. İki tarafta da insanların çoğu hem Türkçe, hem de Rumca konuşuyor ve anlaşıyorlar. Statta da öyle UEFA’nın uyardığı gibi riskli karşılaşmalardan birisi değil. Yalnızca riski Mustafa Hoca almış. Hemen hemen elindeki tüm yabancılarını sahaya sürmüş.
Bosingwa tamam, tecrübesi kalitesi tartışılmaz ama hazır değil. Bamba ise hiç olmadık yerde penaltı yaparak moralimizi bozdu. Ancak ne olursa olsun Trabzonspor sahaya inanarak ve cesaretle çıktı. Olcan uzun süre sonra istediği yerde oynayınca Malouda’ya nefis bir gol attırdı. Malouda sanki kırk yıllık Trabzonsporlu gibi.
İPLERİ ELİNE ALDI
2. yarı başlar başlamaz Trabzonspor yine ipleri eline aldı. Hemen hemen sahanın her yerinde pres yaparak Rum takımına göz açtırmadı. Limassol çok iyi bir takım değil ama kötü de değil. Trabzon’un bu sezon ön elemelerde oynadığı takımlardan kat kat üstün bir takım. değil. Yani Trabzonspor Avrupa’ya hem ısında hem de iyice alıştı. Tabii ki bu çok iyi bir alışkanlık ve Trabzonspor’da alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmez. Trabzonspor oynadığı futbol ve yaptığı mücadele ile kesinlikle galibiyeti haketti. Yusuf da oyuna sonradan girmesine rağmen gereğini yaptı. Gruba puanla başlamak, hele deplasmanda üç puanla başlamak önemliydi ve Trabzonspor’da bunu başardı. Öyle kimse Rum takımı diye küçük görmesin ve önümüzdeki maçlarda bunu hep beraber göreceğiz. Trabzonspor’da dün akşam görevini yapmayan futbolcu yok gibiydi. Ancak Malouda’yı ayrı bir yere koymak gerekir. Tabii ki Adrian’ı da unutmadan. Yani Trabzonspor’da yüreğini ortaya koymayan yoktu. YÜREĞİNİZE SAĞLIK.
MAÇIN İYİSİ
Malouda. İki kişiliği bırakın neredeyse üç kişilik oynadı.
MAÇIN KÖTÜSÜ
Trabzonspor’da kötü hiç kimse yoktu.
Hakem: Trabzonspor’a kartlarını cömertçe çıkarttı.
Paylaş