Paylaş
Çünkü rakibin Doumbia ve Vagner Love gibi tehlikeli kontratak silahları vardı. Bordo mavililerde ise cezası biten Burak Yılmaz, Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez boy gösteriyordu. Kadro bakımından şartlar eşit sayılırdı. Saha ve seyirci avantajı Trabzonspor’daydı.
Trabzonspor maçın ilk yarısında gerçekten iyi mücadele etti. Rakibe çok fazla pozisyon vermedi. Ruslar da Burak’ın tehlikeli olduğunun farkındaydı. Topu her alışında etrafında en az üç kişi bitiveriyordu. Kalecimiz Tolga’ya bravo diyorum. Çok kritik kurtarışlarla kazanılan puanın baş mimarı oldu.
Çok korktuğumuz Doumbia’nın çift sarıdan atılması ekmeğimize yağ sürdü. Ancak, bu frsatı değerlendiremedik. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra daha etkili olmaya başladı. Maçın son dakikasında CSKA Moskova direğinden topumuz, şanssızlığımızın göstergesiydi.
Ah o direk yok mu?
Trabzonspor bence, hem büyük bir fırsatı, hem de Şampiyonlar Ligi’nde yoluna devam etme şansını elinin tersiyle itti. Eğer böylesine üst düzey bir turnuvada oynuyorsanız, kendi sahanızda kazanmanız gerekir. “Kazanamıyorsak kaybetmedik” diyeceksiniz. Bu da doğru bir mantık. Rakip son 25 dakikayı 10 kişi oynadı yine de yenemedik diyeceksiniz. Ama Trabzonspor, varlığı ile yokluğu belli olmayan Adrian ile zaten maçın çok büyük bölümünü eksik oynadı. Son dakikada o direk yok mu? Yine de umutlu olmak istiyorum. Az da olsa şansımız devam ediyor. Şampiyonlar Ligi olmasa bile Avrupa da kalmak bile yeterli diye düşünüyorum.
Paylaş