Paylaş
Aslında her şey lehimize gibiydi. Olimpiyat Stadı’nda uzun zamandır böylesine bir manzara görmemiştim. Stadın büyük bölümü dolu. Coşku dolu taraftarlar ise sanki maç sonunda kol bastı oynayarak tur geçmiş olarak evlerine gitmek istiyorlardı. Ancak kimse Trabzonspor defansını hesap etmemişti. Umutlarımız 19. dakikada bitti.
Cezayı anında kestiler
Biraz ağır olacak ama böyle bir golü amatör takım bile yemez. Eğer Avrupa’da oynamak istiyorsan bu kadar basit bir golü yememelisin. Adam, Trabzonspor yarı sahasından taç kullanıyor. Bu çok normal. Normal olmayan ise Trabzonspor defansının uyuması. Rakip oyuncular taç kullanılırken ceza sahası içinde adeta cirit atıyorlar, bizimkilerin umurunda bile değil. Anında ceza kesiliyor tabii. Yenilen o basit golden sonra Trabzonspor’un işi mucizelere kaldı. Henrique’nin golü yalnızca züğürt tesellisi olurken, Şampiyonlar Ligi ise bir değil 2-3 gömlek bol geldi.
Selçuk’un yeri dolmamış
Defansa tek tek bakıyorum. O çalışkanlığı ile bildiğimiz Serkan’a bir tembellik gelmiş. Glowacki, suya sabuna dokunmuyor. Celustka görevini yapmaya çalışıyor ama o da zaman zaman. Giray ise oyun kurmaya çalışıyor ancak hiçbirisinde başarılı olamıyor. Ona da fazla kızmamak gerek çünkü oyun kurma görevini üstlenen Colman genelde ortalarda yok. Zokora çoğu kez şova kaçıyor. Burak ve Pawel Brozek ise çok etkisiz. Etkili iki futbolcudan biri olan Adrian gereksiz ve ağır olan bir kırmızı kart ile oyundan atılıyor, Henrique ise sakatlanarak çıkıyor. Belli ki Selçuk’un yeri doldurulamamış.
Uyanık bir futbolcu şart!
Ancak transfer için önümüzde daha zaman var. Şenol Güneş de bizim gördüklerimizi görmüştür ve önlemlerini alacaktır. Uyuyan defansa uyanık bir oyuncu şart. Orta sahada ise bu işin Colman ile götürülemeyeceği belli oldu. 19. dakikadan sonra taraftarlar gibi benim de hevesim kaçtı. Hele kırmızı karttan sonra sahadaki futbolcuların da hevesleri kaçınca maçın bitmesini bekledik. Belki de Tolga olmasa mağlup olacaktık.
Paylaş