Paylaş
Peter Jackson, 2012 yapımı “The Hobbit: An Unexpected Journey”i (Hobbit: Beklenmedik Yolculuk) saniyede 48 kareyle çektiğinde hepimiz bir “vay” demiştik. Şimdi bir de Ang Lee’nin “İkizler Projesi”ni izleyin... Görüntüler ultra, 3D ve tertemiz ...
Filmde Will Smith iki karaktere hayat veriyor.
Birincisi hiçbir avını kaçırmayan suikastçı Henry Brogan, diğeri ise Smith’in 23 yaşındaki düşmanı Junior yani Smith’in dijital genç klonu...
Ang Lee, Smith’in genç klonunu yaratırken oyuncunun eski fotoğraflarını ve kariyerinin ilk yıllarındaki görüntülerini kullanmış.
Yönetmene, “Neden gençleştirme yöntemi kullanmadınız” diye sordum.
“Artık dijital dönemdeyiz. Will Smith’e benzeyen birini oynatmak ya da onu makyajla gençleştirip, filtrelediğimiz halini kullanmak istemedim” yanıtını verdi.
Ben de yönetmenden en basit haliyle genç ve dijital Will Smith’i, daha doğrusu Will Smith’in klonunu sıfırdan nasıl yarattığını anlatmasını istedim...
Önce Will’in gençlik yıllarındaki görüntülerinden faydalandıkları detaylarla dolu bir model yaratmışlar.
Sonra Will Smith’e kameralar takıp yüz ve vücut hareketlerini hem fotoğraflamış hem de kaydetmişler.
Bu işlemi defalarca yapmışlar.
Sonra kaydedilen tüm fotoğraflar ve görüntüler taranmış ve dijital olarak Will Smith’in klonuna monte edilmiş.
Yani karakteri sıfırdan yaratmış ama Smith’in performansıyla birleştirmiş.
Dijital insanı yaratırken en zorlandığı şey ise insanın iç dünyasına ait mücadeleleri göstermek ve hissettirmek olmuş. Film, yüksek teknolojili gişe filmi.
İzlerken sıkılmadım, hatta eğlendim...
Aksiyon sahneleri çok başarılı.
Senaryoda, diyaloglarda eksikler var mı, evet var...
Ama Ang Lee’nin de dediği gibi bu tür teknolojinin hikayenin önüne geçtiği, teknolojinin sınırlarının zorlandığı farklı türlerde filmlere de ihtiyaç var.
2006’da “Brokeback Mountain” (Brokeback Dağı) ve 2013’te “Life of Pi” (Pi’nin Yaşamı) ile en iyi yönetmen Oscar’ını iki kere kazanan Lee, farklı türler arasında çok rahat geçiş yapabiliyor.
Ang Lee ile bu konuları konuştuktan sonra Martin Scorsese’den Marvel filmleri için “O filmler sinema değil” açıklaması geldi.
Francis Ford Coppola, Martin Scorsese, Brian De Palma, Stanley Kubrick gibi yönetmenler idollerim.
Tüm kalbimle klasik sinemayı seviyorum ve destekliyorum, fakat farklı türleri de birbiriyle kıyaslamaktan hiç hoşlanmıyorum.
Her türün izleme zevki farklı, anlattıkları farklı...
Drama seviyor olmak, diğer türleri gözümde daha az kıymetli yapmıyor.
Çünkü bence bu türlerin arkasındaki yıllar süren emek ve uğraş, başlı başına saygıyı hak ediyor.
Paylaş