Tenis oyuncusu olmaya çalışırken kendimi delirtiyordum

Zendaya, ödüllü “Call Me By Your Name” filminden tanıdığımız İtalyan yönetmen Luca Guadagnino’nun son filmi “Challengers”da genç ve yetenekli bir tenis oyuncusu ve daha sonra antrenör olarak karşımıza çıkıyor. Barbaros Tapan, Zendaya ile Beverly Hills Maybourne Otel’de Kelebek için buluştu .

Haberin Devamı

Zendaya bu proje size geldiğinde kariyerinizin neresindeydiniz ve neden bu filmi yapmak istediniz?

- Sanırım hâlâ “Euphoria”yı çekiyordum. Bu senaryo gelince menajerimle evinde sahte bir masa okuması yaptık. Ve senaryoya âşık oldum. Harikaydı. Ayrıca karakterlerin karmaşık olması beni tedirgin etti. Sanırım aynı zamanda ne tür bir film olduğunu tanımlayamadım. Çok komikti ama komedi olduğunu söyleyemem. İçinde dram vardı. Ama sadece dram olduğunu söyleyemem.İçinde tenis vardı ama spor filmlerine benzemiyordu. Her şeyin aynı anda ve bu kadar güzel bir şekilde var olması dehşet verici ama aynı derecede heyecan vericiydi. Daha önce hiç okumadığım, hiç görmediğim bir karakterdi. Beni çok korkuttu. “Belki de bu filmi yapmam gerekiyor” dedim. Sonra Luca’nın (Guadagnino) senaryoyu okuduğunu ve filmi yapmakla ilgilendiğini duymak bir rüya gibiydi çünkü onun çalışmalarının çok uzun zamandır hayranıydım.

Haberin Devamı

Tenis oyuncusu olmaya  çalışırken kendimi  delirtiyordum

Peki birebir tanıyor muydunuz yönetmen Luca Guadagnino’yu?

- Rihanna’nın Fenty Beauty markasının akşam yemeğinde tanışmıştık. Ve bana karşı çok nazik ve çok tatlıydı. İtalyanca konuşamadığım için vejetaryen yemek seçenekleri bulmama yardım etmişti. (Gülüyor) Onu çok sevdim. Luca’yla bir şekilde çalışmayı umuyordum. Oturduk ve zoom üzerinden konuştuk. Ne tür bir film yaratmak istediğimizi anladı. Filmdeki karakterleri o kadar derinden anlıyordu ki, karakterimin gece yatmadan önce nasıl bir losyon kullanacağı konusunda bile şakalaşıyorduk. “Aman Tanrım, bu kadını tanıyorsun. Onu anlıyorsun. Onu görüyorsun” dedim. Ve filmde birçok karakter için aynı içgüdüye sahipti.

Tenis oyuncusu olmaya  çalışırken kendimi  delirtiyordum

DEHŞET VERİCİ BİR MEYDAN OKUMAYDI

Role hazırlanmak için tenis öğrenme ve antrenman sürecinizden bahseder misiniz?

- Ben hazırlığımıza yaz kampı diyorum. Şanslıydık. Harikaydı. İnanılmaz ve başlı başına ikonik bir insan olan Brad’in (Gibert) desteği ve rehberliği altındaydık. Doğrusunu söylemek gerekirse tenis hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kesinlikle hiçbir şey bilmiyordum. Tenis hakkında bildiğim tek şey Venüs ve Serena Williams kardeşlerdi. Filme hazırlık süreci üstlenilmesi gereken dehşet verici bir meydan okumaydı. Çünkü harika bir tenis oyuncusu olman gerektiğini biliyorsun. Ve tenis hakkında hiçbir bilgim yok. İnanılmaz derecede gergindim. Birlikte yan yana tenis antrenmanları yaptık. Senaryo üzerinde çalışmak ve birbirimizi tanımak için zaman ayırabilmek büyük bir ayrıcalıktı. Fakat tenis antrenmanı sırasında, tenis oyuncusu olmaya çalışırken kendimi delirtiyordum. Öncelikle tenisi temel kurallarını öğrenmeye çalıştım. Topa ilk vurmaya başladığımda top ağaçlara doğru fırlıyordu. Toplar alakasız yerlere gidiyordu, korta yakın değillerdi bile...Tenis bir anda başlayıp öylece öğrenebileceğiniz bir oyun değil. 4 yaşından beri oynamıyorsanız ne kadar çalışırsanız çalışın çok iyi seviye olmuyor. O zamanlar hâlâ gözlüğüm vardı. Sonra gittim LASİK (göz lazer tedavisi) yaptırdım. Ama bu kadar uğraşmama rağmen yaptıklarım işe yaramıyordu. Bir noktada yaklaşımımın farklı olması gerektiğini fark ettim. Luca’yı izlerken, tenis sahneleri oluşturmaya ve koreografisini yapmaya başlamıştı. Sonunda ‘Ben bir dansçıyım ve bu oyunda dans etmeliyim’ dedim ve sadece buna odaklanmaya başladım.

Haberin Devamı

Tenis oyuncusu olmaya  çalışırken kendimi  delirtiyordum

Tashi’yi canlandırdığım için çok mutluyum

İzleyicilerden Tashi’yi çok sert bir şekilde yargılamamalarını istediniz. Ama insanların Tashi’nin biraz kötü olmasını sevdiğini hissediyorum. Sizce Tashi nasıl biri, biraz kötü mü yoksa yanlış anlaşılan bir kadın mı?

- Tashi’nin canlandırıcı doğası, sevimli olması gerekmeyen ve sizin ondan hoşlanmanızı umursamayan bir kadın karakter olması… Af dilemeyen bir kadın olması... Muhtemelen bazı insanlar için etkileyici. Tashi’yi okuduğumda bu beni rahatlattı mesela. Bu yüzden onu oynamak istedim. Ama dürüst olmak gerekirse böyle söyleme sebebim insanları yargılamanın doğal içgüdümüz olması. Karakterleri yargılamak kolay. Ve bunu anlıyorum. Çünkü hepimiz öyleyiz. Bu filmin güzelliği fikrinizi değiştirmesi. Benim fikrim değişti. Her izlediğimde... Her okuduğumda “Ah, peki, bu sefer artık bu karaktere karşı bir şeyler hissediyorum” veya “Bu sefer haklı” dedim.Çekerken sürekli karakterlerle yaşıyoruz ve onlar hakkında yeni bir şeyler öğreniyoruz. Yargılamayın demememin sebebi çünkü insanların yanılacağını biliyorum. Mesela ilk önce tepkili olacaksınız sonra bu fikriniz değiştirecek. Ve işin güzelliği de bu.

Haberin Devamı

◊ Sizi korkutan bir karakteri canlandırdığınız için çok mutlusunuz gibi?

- Evet, kesinlikle...

◊ Neler dinlediniz antrenmanlarda? Sizi gaza getiren özel bir şarkı var mıydı? Müzik listesini herkese açık hale getirmelisiniz.

- Aklıma bir tane bile gelmiyor. (Gülüyor) İnsanlar böyle şeyleri, ayrıntıları sorduğunda, birdenbire hiçbir şey düşünemez hale geliyorsunuz. “Daha önce hiç şarkı duymadım” gibi bir şey oldu ama aklıma bir tane bile gelmiyor şu anda.

Tenis oyuncusu olmaya  çalışırken kendimi  delirtiyordum

Yazarın Tüm Yazıları