Paylaş
◊ Çok güzelsiniz, çekicisiniz, göz kamaştırıcısınız... Fakat hiç sıkılmıyor musunuz insanların sürekli aynı şeyleri söylemesinden?
- Kim sıkılır iltifat duymaktan?
◊ Güzelliğinizin farkına ilk ne zaman vardınız?
- Klişe olacak ama bizi güzel yapan nasıl hissettiğimiz ve sevgi... Sevgi dolu bir ailede, sevgi dolu bir anne baba ile büyüdüğüm için hep kendimi güzel hissettim. Durumu tersine çevirelim, mutsuz bir ailede, sevgisiz büyüseydim aynaya baktığımda gördüğüm, dünyanın en güzel kızı olsa da kendimi güzel hisseder miydim?
Bence hissetmezdim. Çocuklarıma da her zaman verdiğim öğüt, hayatı güzel evler, özel uçaklar, güzel kıyafetlerden ibaret zannetmemeleri gerektiği... Dünyanın en güzel evinde yaşayıp da mutsuz olabilirler. O yüzden çocuklarımın bilgisayar başında ya da tablette oynayarak büyümesini istemiyorum. Gerçek dünyayla, gerçek insanlarla hayatı paylaşarak büyüsünler istiyorum.
◊ Bu kadar güzel olmanın artıları ya da eksileri neler?
- Güzelliğimin yönetmenler tarafından kötülükleri ifade etmek için kullanıldığı roller oldu. Mesela “Malena” ya da “Irreversible”daki rollerim gibi...
Benim de vücudumu sadece nesne olarak kullandığım filmler oldu. O projelerde sanki bir insan vücudu değil de filmde olması gereken bir cisim ya da görevini yapması gereken bir enstrüman gibi yer aldım.
◊ Şu sıralar neler yapıyorsunuz?
- Kiah ve Tristan Roache Turner kardeşler ile “Nekromancer” adlı bir film çektim. Kötü mü kötü, dehşet bir kadını oynuyorum! Ayrıca Fransız TV serisi “10 Percent”te rol alacağım. İsrailli yönetmen Eran Riklis ile de “Spider in the Web”i çekmeye başladık. Rol arkadaşım çok sevdiğim bir oyuncu olan Ben Kingsley...
◊ Daniel Craig sizinle yeni bir Bond filmi yapmak istediğini söyledi...
- Evet! Harika bir fikir. Lucia Sciarra yine benim karakterim olursa ben de güçlü kadın olup Daniel ile yan yana savaşmak isterim. Bence harika olur.
◊ “James Bond Spectre”de 50 yaş üstü Bond kadını olmanız çok konuşulmuştu. Sektördeki kadın oyunculara karşı olan yaş takıntısı hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Yönetmenimiz Sam Mendes, Bond’un kollarına belli bir yaşın üzerinde kadın bırakmanın devrim yaratacağını söylemişti. Dişiliği yaş ile sınırlandıran bakış açısına “Spectre”de karşı çıktık. Bence sektördeki kadınlara karşı yaş algısı sonunda değişmeye başladı. İyi kadın hikayeleri daha çok ön plana çıkmaya başladı.
ÇOCUKLARIMLA AŞK YAŞIYORUZ
◊ Birçok yakışıklı rol arkadaşınız oldu. Çalışmaktan en çok zevk aldığınız partneriniz kimdi?
- Tüm erkek rol arkadaşlarımla severek çalıştım. Fakat eğer bir isim vermem gerekirse hakkımı Daniel Craig’den yana kullanırım. Çok maskulen, sert görünse de utangaç bir adam. Tabii çok da nazik. Görünümüyle kişiliği arasındaki bu tezatı çok seviyorum.
◊ İki kız çocuğunuz var. Onlarla ilişkiniz nasıl?
- Çocuklarımla aşk yaşıyoruz. Onlardan sonra işimi senede iki film ile sınırlı tutmaya başladım.
Hayatımı oyunculuktan çok anne olmak yönünde organize etmeye çalışıyorum. Bazen çocuklara “İşi tamamen bırakıp sadece size annelik yapmamı ister misiniz” diye soruyorum, kabul etmiyorlar.
Çalışmaya devam etmemi istiyorlar. Bence de haklılar, çalışmaya devam etmem çocuklarım için de güzel bir örnek teşkil ediyor. Bir işi tutkuyla yapmanın hayattaki pozitif etkilerini görüyorlar böylece.
◊ Çocuklarınız da sanata düşkün mü?
- Kızlarımdan biri şarkı söylemeyi çok seviyor. Ama biraz kendine güvensizlik var sanırım.
“Anne, çok fazla iyi şarkıcı var” diyor. Cevabım hep aynı “Ama senden sadece bir tane var”.
Orijinal olmak içimizde var olan, açıklayamayacağım bir kaynaktan geliyor. O yüzden yaptığımız her şeyde kendi ruhumuzu yansıtalım yeter.
◊ Bir filme neden “evet” dersiniz? Dikkat ettiğiniz kriterler neler?
- Filmde kaç dakika görüneceğime bakarak karar vermiyorum mesela. Senaryonun yanı sıra en önemli şey yetenekli yönetmenler.
Onlarla çalışınca çok şey öğreniyorum. Bence iyi yönetmenler sihirbazlar gibi, o yüzden onlarla 5 dakika bile bir filmde yer almak çok önemli.
HAYALLERiMiN ÜRÜNÜYÜM
◊ Rollere hazırlanırken izlediğiniz bir yol var mı?
- Isabelle Huppert, “Oyuncu karaktere hazırlanırken her rolde içinde uyuyan prenseslerden bir tanesinin uyandığını hayal etsin” derdi. Çok güzel bir anlatım. Ben de tamamen hayallerimin ürünüyüm. Çocukken bile babam beni “attrice” (aktrist) diye çağırırdı. Çünkü her zaman numaradan başka biriymişim gibi davranırdım. Normalde utangaç biriyim. Belki de başkasını canlandırarak bu durumu yenmek istedim. Oyunculukta hem kendi gerçeğimi hem de fantezi dünyasını yaşamak harika...
◊ Röportaja gelmeden önce yaptığım araştırmalara göre çok sevilen bir kadınsınız...
- Çok da nefret edilen bir kadınım... Ama nefret bana enerji veriyor çünkü nefret saçanların artık beni kontrol etmesine izin vermiyorum. Nasıl başa çıkacağımı öğrendim.
◊ Nasıl başa çıkıyorsunuz bize de söyleyin...
- Başlarda zorlanıyordum fakat bağışıklık seviyem yükseldi. Kana giren yabancı cisimlere karşı koyan antikorlar var ya, bende de onlardan var...
◊ Başarının anlamı nedir sizin için?
- Sorumluluk... Başarı, mutluluk veren iyi bir enerji.
◊ Biraz modellik yıllarınıza dönelim. Objektiflere önünde poz vermekle kamera önünde rol yapmak birbirine benziyor mu?
- Hindistanlılar “Fotoğraf çektirirken dikkat edin çünkü fotoğraflar ruhunuzu yansıtır” derler... Aynı sinema gibi aslında... Görüntümüz bizim bir parçamız. Kamera önünde fotoğraf çektirirken de rol yaparken de vücudumuzla ve görüntümüzle ruhumuzu ifade ediyoruz. İçimizde var olan bir şeyi dışarı çıkarıyoruz. O yüzden iki durum da bana yakın arkadaşlar gibi geliyor.
TACiZ OLAYLARI MODA DÜNYASINDA DA OLUYORDU
◊ Sette yaşanan taciz olaylarına karşı başlatılan “Me too” hareketiyle ilgili neler söylemek istersiniz?
- Sonunda konuşmaya başladık. Çünkü biz uzun süre korkudan konuşamayan insanlardık. Artık daha güvende hissediyoruz çünkü erkekler biraz da olsa korktu. Biliyorsun sinemaya modellikten geçtim. İlk filmimi 25 yaşımda yaptım. İnan bana aynı şeyler moda dünyasında da oluyor. Modellik yaparken birçok şeye tanık olduğum için sinemaya geçince bu durumların farkındaydım. Erkekler kendine güvensiz, güzel ve korkak kadın görünce onlar üzerinde güçlerini kullanmak istiyor. Erkek problemi olarak konuşuyoruz ama düzen farklı kurulup güç kadınların elinde olsaydı belki biz de aynı şekilde davranırdık. O yüzden kategori etmek yerine insanlığın yarattığı bir sorun desek daha doğru olur.
Paylaş