Hoşça kal İstanbul merhaba Toronto

DC Comic’in sanal şehri Gotham

 İstanbul’daki harika bir son günden sonra Gotham City’nin acımasız suçlusu “Joker”i izlemeye geldim Toronto’ya. Şimdiden söyleyeyim bu film çok konuşulacak... Zaten Venedik’e damgayı vurdu.

Sonunda Batman’in en büyük düşmanı Joker’in de filmi oldu... Bence iyi ki olmuş.

Pop kültürün en popüler ‘kötü’lerinden Joker.

Venedik Film Festivali’nin açılışındaki gösteriminde
8 dakika ayakta alkışladı.

Festivalin kapanışında da en büyük ödülü kaptı, uzun ve meşakkatli bir yol olan ödül sezonu için kolları sıvadı.

Bu yıl 76’ncısı yapılan festivalde ilk kez bir ‘comic’ kitabı karakteri festivalin en büyük ödülü Golden Lion’u kazandı.

Filmin fragmanını Las Vegas’ta ilk defa izleyen grubun içindeydim.

İzleyenler kolay etkilenmeyecek türden, sektöre yıllarını vermiş insanlardı ama “Joker” iki dakikada hepsini etkisi altına almayı başarmıştı...

Sonra salona filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Todd Phillips geldi.

Ondan filmini tarif etmesini istedik hâlâ nasıl ifade edeceğini bilemediğini ama en uygun tanımlamanın ‘trajedi’ olduğunu söyledi...

Son yıllarda Marvel’ın çizgi roman karakterleri, yaptıkları filmler daha komik bir gidişat alınca DC Comic’in de o tarafa yöneleceğini düşünmüştüm...

Ama “Joker”de Todd Phillips tam tersini yapmış.

İnsanın iç dünyasında yaşadıklarını, zavallı olmayı toplumsal bir korku filmi gibi anlatmış.

Film başarısız bir stand-up komedyen olan Arthur’un nasıl yavaş yavaş kötüye (Joker) dönüştüğünü ya da dönüştürüldüğü anlatıyor.

Todd Phillips toplumun sessizce ve zalimce bazı insanlara neler yaptığını, onları duygusal ve ruhsal olarak nasıl değiştirdiğini hem sempati hem acıma hem de korku hissi katarak anlatmış.

O yüzden böyle bir çizgi roman filmi bir daha görür müyüz bilmiyorum...

 O sahneyi bilerek kesmedim

 ◊ Komedi filmlerinden tanıdığımız Todd Phillips (Hangover serisi, Due Date, War Dogs) Joker için Darth Vader (Star Wars) dışında modern sinemanın en kötü karakteri dedi.

◊ Todd Phillips klasik filmlerden etkilenmiş. Eski Scorsese filmlerinin havası var.

◊ Joaquin Phoenix’in performansı tüyler ürpertiyor... Çok büyük bir yetenek.

◊ Erken ama Phoenix’in Oscar adaylığı kesin gibi.

◊ Joker, DC Comic karakteri olsa da bildiğiniz tüm çizgi roman filmlerini unutun... Diğer süper kahraman filmleri gibi teknoloji, dijital efekt patlaması bu filmde yok.

◊ DC Comic’in son yıllarda yaptığı en iyi film olmuş. Fanlar filmi sahiplendi bile...

◊ Joaquin Phoenix’i filme dahil etmek için Todd Phillips birkaç ay uğraşmış. Son yıllarda, sadece oyunculuğunu konuşturduğu küçük, bağımsız filmleri tercih eden Phoenix yeniden sahne ışıklarının altında, göz önünde olacağı bir projede yer almak istememiş. O yüzden uzun uzun düşünmüş.

◊ Todd Phillips son dört filminde birlikte çalıştığı Jeff Growth ile filmin montajını 9 ayda tamamlamış. Phillips, Bradley Cooper’ın yapımcılığın yanı sıra filmin montajında da yer aldığını, hatta Jeff ile günlerce karar veremediği bazı sahneleri çözüme Bradley’nin görüşlerinin kavuşturduğunu söyledi.

◊ Phoenix Joker rolü için sıkı bir rejim yapmış. 81 kilodan 54’e düşmüş. Tüm günü sadece 1 elma yiyerek geçiriyormuş. Çekimlerde o kadar halsiz ve güçsüzmüş ki zorlu sahnelerde kendini sakatlamış. Todd Phillips, “Daha çekimlerin başında ara sokakta tekme atması gereken sahnede düştü, dizini yaraladı, acı içinde yerdeydi. Rol yapmadığını, gerçekten düştüğünü bildiğim halde sahneyi kesmedim, devam ettim” dedi...