Güvene ihanetin filmi

1920’li yıllarda ABD’deki Osage kabilesi üyelerinin gizemli bir şekilde öldürülmesi ve FBI’ın dahil olduğu soruşturmaları ele alan “Killers of the Flower Moon” filminin ilk gösterimi Cannes Film Festivali’nde yapıldı. Usta isim Martin Scorsese, David Grann’ın kitabından uyarladığı filme yapımcı, yönetmen ve senarist olarak imzasını attı. Başrollerini Leonardo DiCaprio, Robert De Niro ve Lily Gladstone’un üstlendiği yapımın tüm sürecini Osage Ulusu’nun baş şefi Geoffrey Standing Bear de yakından takip etti. Martin Scorsese ve ekibi, filmin ayrıntılarını Cannes’da Kelebek’e anlattı.

Haberin Devamı

 Cannes’daki ilk gösterimin sonunda uzun süre alkışlandınız ve o sırada hepiniz duygusal anlar yaşadınız. Neler hissettiniz anlatır mısınız biraz?

- Martin Scorsese: Yıllarca süren çalışmanın doruk noktasıydı. Lily, Leo, Bob ve kendi adıma konuşmam gerekirse bence tüm duygular kalpten geldi, bu nedenle çok dokunaklıydı...

 Lily, tüm bunlar sizin için ne ifade ediyor?

- Lily Gladstone: “Minnettar” kelimesi hissettiğim tüm duygulara uyuyor. Bu filmi temsil eden tüm insanların burada, bir arada olması gerçekten özel.

Güvene ihanetin filmi

OSAGE HALKI ÇOK ACI ÇEKTİ

 Siz neler söylemek istersiniz Leonardo DiCaprio?

- Leonardo DiCaprio: Özellikle Osage topluluğunun bu hikâyeyi anlatırken bizi kucaklaması, romanı uyarlamamıza destek vermesi çok özeldi. Böylesine bir trajediyi anlatmak için burada yan yana olmaları da çok güzeldi. Ben sadece kendim için bir sürü zihinsel fotoğraf çektim! Bu hikâyeyi anlatabildiğimiz için gururluyuz.

Haberin Devamı

 Şef Geoffrey, bu film Osage topluluğunu ve geçmişte yaşanan acıları konu alıyor. Bunları şimdi dünyaya gösterebilmek nasıl bir duygu?

- Geoffrey Standing Bear: En başında Bay Scorsese’ye “Hikâyeye nasıl yaklaşacaksın?” diye sordum. Dedi ki, “Güven hakkında bir hikâye anlatacağım. Molly ile Ernest arasındaki güven, dış dünya ile Osage’ler arasındaki güven ve bu güvene ihaneti anlatacağım, derin ihaneti!” Halkım çok acı çekti. Bu etkiler hâlâ bizimle birlikte. Ama Osage adına şunu söyleyebilirim ki, Scorsese ile ekibi, güven tazeledi.

BU YAŞTA RİSK ALMAKTAN BAŞKA NE YAPABİLİRİM?

 Bay Scorsese, projeye önce bir polis draması olarak başladınız. Sonrasında ise farklı bir yöne giderek, daha zor ve pahalı bir senaryoya karar verdiniz. Kariyerinizde hâlâ risk almaktan çekinmiyorsunuz, değil mi?

- Martin Scorsese: Eric Roth (senarist) ile hikâyeyi FBI’ın bakış açısından ifade etmeye çalıştıktan sonra buna değindik. Bu senaryo üzerinde 2 yıl çalıştıktan sonra, Leo bir gün bana geldi, “Bu hikâyenin özü nerede” dedi. Osage’lerle bir toplantım olmuştu. Ayağa kalkıp konuştular ve o 3 saat içinde onlar hakkında çok şey öğrendim. İnsanların hikâyelerini dinledim, hepsi birbiriyle ilişkiliydi. Ben de “İşte hikâye” dedim. “Hikâye, hakkında en az yazılan karakter Ernest’ti.” Ve tabii ki Leo’nun yapmak istediği de buydu. “Ernest’in kim olduğunu bulmaya çalışalım ya da Ernest’i yaratalım” dedi. Ben de “Pekâlâ, hikâyeyi tersine çevirebilseydik bu harika olurdu” dedim. İşte o zaman mükemmel bir senaryoya sahip olduğumuzu biliyordum. Sonrasında Lily ile tanıştığımızda bunun gerçekten mükemmel olacağını anladık. Gidilecek yol buydu. Bu yaşta risk almaktan başka ne yapabilirim?  

Haberin Devamı

 Bildiğim kadarıyla filmi çekmeye 2021’de, yani pandeminin ortasında başladınız. COVID-19’un çekimleri nasıl etkilediğini sormak istiyorum...

- Martin Scorsese: Evet, özel çalışma koşullarımız vardı. Maskeler takılıydı, herkes aşılandı. Tüm ekip üzerine düşen görevi titizlikle yaptığı için bizi çok fazla etkileyen durumlar olmadı diyebilirim. Ama öncesinde COVID yüzünden kaybettiğim 1.5 yıl vardı. O dönem her şey durdu. Ben de senaryo üzerinde çalışmaya devam ettim. Bu filmi aslında “Irishman”den önce yapmayı planlamıştık. Ama önce “Irishman”i çektik.

Güvene ihanetin filmi

1940’LARIN HARİKA EPİK FİLMLERİNE GERİ DÖNÜŞ

 Leo, Martin Scorsese’in yönetmenliği ve film hakkında neler söylemek istersiniz?

Haberin Devamı

- Leonardo DiCaprio: Marty’nin inanılmaz derecede iyi yaptığı şey, yönetmenlik. Hayal edebileceğiniz en çarpık, en uğursuz karakterlerin bile insanlığını ifşa edebiliyor. Son birkaç yılda çok şey öğrenildi ve filmimizdeki hikâye de tıpkı Tulsa Katliamı gibi, insanların öğrenmeye ve anlamaya başladığı bir şey oldu. Kültürümüzün bir parçasıydı; tarihimizin bir parçası... Merkezinde tuhaf bir aşk hikâyesi olan 1940’ların harika epik filmlerine bir geri dönüş niteliğinde bu yapım. Senaryodan sonra hepimiz Osage topluluğuyla konuşuyor ve filme gerçeği dahil etmeye çalışıyorduk. Ve gerçek hikâyelere saygı göstermek, bunu anlatıya dahil etmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımızı biliyorum.

Haberin Devamı

 Lily, sizin de filme dair yorumlarınızı alalım...

- Lily Gladstone:

Biz hikâye anlatıcılarıyız. Buradaki tüm sanatçı ruhlar, toplumun önem vermemiz gerektiğini söylediği şeyin perdesini aralayan bir hikâye anlatmayı önemsiyordu. Filmimizde 1920’lerden, Osage topluluğundan, Tulsa’dan bahsediyoruz. Neden dünya bu yaşananlardan habersiz?

Bu hikâyeleri anlatmanın başka bir yolu yok...

NEDEN İHANET EDİYOR?

 Robert De Niro, siz William Hale rolündesiniz. Neler söylemek istersiniz karakterle ilgili?

- Robert De Niro: Karakterim neden onlara ihanet ediyor, anlamıyorum. William Hale birçok yönden akıllıydı ama aynı zamanda da aptaldı...

 Karaktere çalışırken nasıl bir süreç geçirdiniz?

Haberin Devamı

- Robert De Niro: Önce kitabı okudum. Sonra Leo ve Marty bu hikâyeyi başka bir şekilde çekmek istediklerini söyledi; daha çok Hale ve Leo’nun karakteri Ernest arasındaki ilişki hakkında. Bu bana çok mantıklı geldi. “Harika, ben varım” dedim.

Güvene ihanetin filmi

SCORSESE’YE HAYRANLIK DUYUYORUM 

◊ Martin Scorsese’yi tüm zamanların en iyisi yapan şey nedir sizce?

- Leonardo DiCaprio: Martin Scorsese’nin, bir aktör olarak yaptığım her şeyi etkilediğini söyleyebilirim. Aslında birlikte büyüdüğüm tüm aktör neslini etkiledi. Ve önemli hikâyeler anlatan inanılmaz filmler yapmaya devam ediyor. Hepiniz gibi ben de onun hikâyeleriyle yaptığı gibi doğruyu söylemeye devam etme becerisine hayranlık duyuyorum.

OSAGE’LER KAMERA ARKASINDA DA ÇALIŞTI

 Martin, filmi daha gerçekçi hale getirmek için kabile konseyi ile nasıl çalıştınız?

- Martin Scorsese: İlk olarak, kitap ve senaryo bana sunulduğunda dedim ki “Eğer yerli ulusların yanına gidersek, onlara karşı çok saygılı olmalıyız. İlk önce ‘Baş Daimi Başkan’ ile görüşeceğiz, sonra başka bir toplantımız olacak.” Bunları yaparken de çok duygulandım. Sevgi, saygı ve dünyayı sevmekle ilgili değerlerini öğrendim. Siyasi bir meseleden değil, bu gezegende nasıl yaşanacağını anlamaktan bahsediyorum. Değerlerin benim için çok önemli olduğunu anladım. Kabiledekiler, her konuşmalarında beni yeniden yönlendirdi. Osage hakkında her şeyi bilmek istedim. Ve bu, yardımcı yapımcımız Marianne Bauer’in Şef Geoffrey, konsey ve kabiledekilerle çalışmaya başladığı bir süreci başlattı.

 Şef Geoffrey, tüm bu süreci sizden de dinleyebilir miyiz?

- Geoffrey Standing Bear: Imperative Entertainment, David Grann tarafından yazılan kitabın haklarını satın aldığında, bazı temsilcilerle konuşuyor ve hikâyede sesimizi kaybetmek istemediğimizi, endişelerimizi dile getiriyorduk. Sonunda ekip üyelerinden bazıları gelip dua ayinlerimize ve akşam yemeklerimize katıldığında, “Osage’nin gurur duyacağı bir film yapacağız. Bu hikâyeyi Molly’nin gözünden anlatacağız” dediklerini hatırlıyorum. O andan itibaren “Eh, bu farklı bir grup” diye düşündük. Bay Scorsese, “Öncelikle burada Osage ile çekim yapacağız. Osage’yi içeri davet edeceğiz” dedi. Sadece figüran olarak değil, kamera arkasında dünya standartlarında insanlarla ve kostümlü sinematografide çalışan genç Osage’ler vardı. Kostümlerin yapımında, şarkının yapımında insanlarımız çalıştırıldı. Filmde, bizim dilimizi görüyorsunuz. Her şey o kadar doğru ve güzeldi ki, bu filmden iki tane yapabilirler...

 

Yazarın Tüm Yazıları