Paylaş
DAKOTA FANNING
Kendime meydan okumaya devam etmek istiyorum
◊ Öncelikle karakteriniz Marge’ın oynadığınız diğer rollerden çok farklı olduğunu söylemek istiyorum. Sizin projeye özellikle ilgi duymanızı sağlayan şey neydi?
- Her şeyden önce projeye dahil olan isimler sonrasında benim de bir parçası olmamın istenmesi.
◊ Projeye dahil olan isimler demişken hemen Andrew Scott’ı sormak istiyorum. Yeteneği ve oyunculuğuyla sektörde takdir gören bir isim, onunla çalışmaktan bahsedebilir misiniz?
- Andrew’un dışında bu kadar samimi çalışan başka biri olamazdı. İşimize benzer bir yaklaşımımız olduğunu düşünüyorum. Çalışırken ayrıca biraz keyif almamız da gerekiyor. Ayrıca çekimler süresince birbirimize yaslanabildik. Destek olabildik.
Performans sırasında diğer oyuncunun ne kadar mükemmel olduğunu gördüğünüzde etkilenmeniz nadir bir durumdur ve onunla çalışırken bu kesinlikle oldu. Onu insan olarak da aktör olarak da seviyorum. Marge ve Tom’un olduğu o sahneleri yapmak çok eğlenceliydi. Zorlu ama eğlenceliydi.
◊ Daha önce oynamadığınız hangi karakterleri canlandırmak istersiniz, performans açısından?
- Çok fazla var. Beni bir şeye neyin çektiğini, neden bir şeye ilgi duyduğumu veya o şeyin yapmak istediğim dönemde nasıl bir yere uyduğunu asla bilemiyorum. Bu hesapçı şekilde düşünmüyorum. Çoğunlukla içgüdüsel olarak yapmak istiyorum. Ve her projede beni o işi yapmaya çeken farklı sebepler var. Oynamayı istediğim belirli bir karakter aklımda yok. Sadece kendime meydan okumaya ve farklı bir şeyler yapmaya devam etmek istiyorum. Ve sırada neyin geleceğini veya neyin seni çekeceğini asla bilemiyorsun.
KADRODAKİ TEK
AMERİKALI BENDİM
◊ Çekimleri İtalya’da yaptınız. Çekimler için yabancı bir ülkedeyken boş zamanlarınızda ne yapmaktan keyif alırsınız?
- Kadroda yer alan tek Amerikalı bendim. Bazen ekipten insanlar evlerine İngiltere’ye giderlerdi, ben hep İtalya’daydım. Tek başımaydım ve o dönem Covid devam ediyordu. Ailem ve arkadaşlarım beni görmeye gelmekten korktular çünkü yoldan gelip beni hasta etmek istemediler.
Roma’da gidebileceğim her yere yürüdüm. İtalya’dayken alışveriş yapmadan duramadım. Sanki oradaki işim alışveriş yapmakmış gibi görev edindim.
◊ Pek çok film ve TV şovu sosyopatların ve psikopatların zihnini ve eylemlerini ele alıyor. Bu karakterleri sinema neden seviyor?
- Şahsen öyle karakterleri izlemeyi çok seviyorum. Filmlerle bu insanların zihniyetine, güdülerine, bakış açısına girebiliyorsunuz. Bir aktör olarak farklı insanları oynamak dışında daha ne isteyebilirsin ki? Keza bir izleyici olarak da izlemek hoşuma gidiyor.
ANDREW SCOTT
Hepimizin içinde karanlık bir taraf var
◊ Orijinal filmde Matt Damon’ın Ripley rolünü unutup karakteri kendinize ait kılmak ne kadar zordu?
- İnsanların sevdiği bir film ve ben de o filmi ve filmdeki performansları seven insanlardan biriyim. Böyle bir projede yeniden yapım olduğu için endişeleniyorsun. Başka birinin zaten başarılı olan çalışmasını yeniden yapmanın ne anlamı var diyorsun. Fakat en başından beri senaryo yazarımız ve yönetmenimiz Steve Zaillian’ın niyetinin farklı olduğunu biliyordum.
Çok ünlü ve edebi karakterler söz konusu olduğunda, insanların gerçekten sahiplendiklerini görüyorsunuz. Haklılar da... Karakterin ünü ve türüyle aşırı derecede ilgileniyorlar. Sanırım ben karakteri çok spesifik yönleriyle teşhis etmekte isteksizdim. Zaten karakterin bu kadar ikonik olmasının sebebi onun hakkında çok fazla sorumuzun olması. Bu sorulara spesifik bir şekilde cevap vermek karakteri eksiltir. Karakterleri büyüleyici, korkutucu bulmamızın nedeni, onlar hakkında fazla bilgiye sahip olmamamız.
◊ Hayatınızda Tom Ripley gibi biriyle karşılaştınız mı?
- Karakterin bu kadar kalıcı olmasının nedeni aslında Tom Ripley’lerin bir parçasının hepimizin içinde olması. Toplum tarafından görmezden gelinen, inanılmaz derecede yetenekli bir adam. O bir dolandırıcı ve hayatta kalabilmek için sahtekârlığa başvuruyor.
İTALYANCA KONUŞMAK BÜYÜLEYİCİYDİ
◊ İtalya’da çekimler yapmak ve bazı sahnelerde İtalyanca oynamak nasıldı?
- Büyüleyiciydi. İtalyancada konuşarak oldukça fazla oyunculuk yapmak zorunda kaldım. Ve doğru yapmak istedim çünkü Tom’un bu konuda iyi olacağını düşünüyorum.
◊ Kariyeriniz boyunca çok çeşitli karakterleri canlandırdınız şimdi de Tom Ripley. Kötü adamı oynamak daha mı ilginç?
- Tom’u bir kötü adam olarak görmüyorum. Başkalarının ona kötü adam demeye hakkı var ama ben onun çok karmaşık olduğunu düşünüyorum. Amaç izleyiciye Tom Ripley olmanın nasıl bir şey olduğunu hissettirmek. Hepimizin içinde karanlık bir taraf var ve birçok yönden kendimiz için bile gizemliyiz.
◊ Robert Elswit’in çarpıcı siyah-beyaz sinematografisinden ve bunun hikâyenin ruh halini belirlemeye ve hikâyenin dönem ortamını geliştirmeye nasıl yardımcı olduğundan bahsedebilir misiniz?
- Siyah beyaz görseller dizinin tonu ve temposuyla uyumluydu. Tıpkı romandaki gibi büyülenmeye davet ediliyoruz. Steve (Zaillian) ilginç bir şey söylemişti: “Eğer Patricia Highsmith bunu bir film olarak düşünseydi, siyah beyaz düşünüyor olurdu.”
Paylaş