Paylaş
◊ “The Irishman” 3.5 saatlik bir film. Fakat izlerken bana 3 dakika gibi geldi, zaman hemen geçti. Bana kısa geldi ama eminim sizin çekerken uzun set günleriniz olmuştur...
- Çok fazla sahne vardı. Çekerken bir sürü değişiklik yaptık. Farklı zaman dilimini çekmek zor bir iş zaten. Yine de Netflix’in desteğiyle mümkün olabilecek en rahat şekilde çektik.
◊ Netflix demişken, sinema deneyimini artık sinema salonlarının dışında dijital platformlarda da yaşar olduk. Neler düşünüyorsunuz teknolojinin getirdiği bu değişim hakkında?
- Değişim kaçınılmaz bir şey. Ya değişimi kabul edip hikayeyi hangi formda olursa olsun, nereden izlenirse izlensin en iyi şekilde anlatmanın yolunu bulacaksın ya da zamanın gerisinde kalıp yok olacaksın. “The Irishman” sinemada da gösteriliyor. Ben de teatral olarak sinemada izlemeyi tercih ediyorum. Ama değişim kaçınılmaz. Zamanın getirdiklerine karşı koymak imkansız.
KENDİMİ MERDİVENLERDEN AŞAĞI BIRAKTIM SONRA MARTYO SAHNEYİ KESTİ!
◊ “The Irishman”de sinemanın rüya takımı bir aradaydı; siz, Al Pacino, Joe Pesci, Harvey Keitel, Martin Scorsese... Nasıl bir ortam vardı sette?
- Set deneyimi de sonuç kadar önemliydi. Sürecin başından itibaren yaptığımız işin özel, insanlara etki edecek ve saygı görecek bir iş olduğunu biliyorduk. Set nasıldı sorusuna dönersem; güvenliydi! Güvendeydik, rahattık. Yönetmen Scorsese’ydi çünkü.
◊ Filmde yıllar önceki halinize döndünüz, teknolojinin yardımıyla genç halinizle oynadınız. Neler hissettiniz kendinizi izlerken?
- İlginçti... 10-11 yıl önce projeye başladığımızda genç halimizi oynayacak oyuncuları düşünüyorduk. Projenin başlangıcından çekimlere başlayana kadar biz daha da yaşlandık, teknoloji daha da ilerledi. “Genç aktörler mi oynasın, biz mi oynayalım” derken Marty (Martin Scorsese) genç halimizi de bizim oynamamıza karar verdi. Önce ekran testleri yaptık.
Neredeyse tüm filmi bu yaşta çekip genç halimizi oynamak hoşumuza gitti.
◊ Peki oyunculuk açısından fark hissettiniz mi?
- Bazen... Hareket koçumuz vardı. 76 yaşındayım ve 39 yaşındaki halimi oynadım. Filmde merdivenlerden inip Ray Romano ile buluşacağım bir sahne vardı. 76 yaşındaysan merdivenlerden dikkatlice inersin değil mi?
Ben de dikkatlice indim. Koçumuz “39 yaşındasın, kambur, tedirgin inemezsin merdivenlerden. 30 yıl önceki halini hatırla, aktif ol ve zıpla!” dedi. Sanki hatırlamak hareket etmeye yardımcı oluyormuş gibi. Ama aktörsen, rol için yapacaksın. Ben de öyle yaptım, kendimi merdivenlerden aşağıya bıraktım. Sonra ne oldu?
Marty o sahneyi kesti!
Robert De Niro, “The Irishman” filminin bir sahnesinde rol arkadaşları Al Pacino ve Ray Romano ile.
KENDİMİ MEŞGUL TUTMAYA DEVAM EDECEĞİM
◊ Martin Scorsese ile 9 film yaptınız. Sizinki için ‘en özel oyuncu-yönetmen ilişkilerinden biri’ diyebiliriz. Biraz bahseder misiniz Scorsese ile arkadaşlığınızdan?
- Uzun uzun bir tarihi paylaştık Marty ile. Şanslıyım! Sette yönetmene ne kadar güvenirsen o kadar vermek istersin. Seni anlayan insanlarla çalışmak, yaratmak bizim işimizin verdiği en güzel his.
Marty ile o hissi yaşıyorsun. Dediğim gibi şanslıydım, hâlâ da şanslıyım. Umarım onunla birlikte çalışmaya devam ederiz.
◊ Aktörlüğe devam edeceksiniz yani?
- Başka ne yapabilirim?
◊ Bilmiyorum, emeklilik planınız yok mu?
- Yok! Emekliliğin anlamı nedir? Daha az çalışmak. Çalışmamak! Bana uymuyor. Ben kendimi meşgul tutmaya devam edeceğim. Onun dışında başka planım yok.
EN İYİLER LİSTESİNE GİRECEK NİTELİKTE MİYİM, BİLMİYORUM
◊ Sinema yıldızı ve aktör... Böyle bir ayrım var. Ama sizde hem sinema yıldızlığı hem de aktörlüğün en üst seviyesi mevcut. Peki sizin örnek aldığınız ya da size göre Hollywood’un en iyi aktörleri kimlerdi?
- Ben o en iyiler listesine girecek nitelikte miyim, bilmiyorum. Ama benim için en iyisi Marlon Brando’ydu. Onun dışında Greta Garbo oldukça iyiydi...
◊ O niteliklerin en iyisine sahip olduğunuzu, gelmiş geçmiş en iyi aktörler arasına Robert De Niro isminin kazındığını sağır sultan bile duymuştur eminim. Peki eski performanslarınızı izlerken neler hissediyorsunuz?
- “Daha iyisini yapabilirdin!” diyorum.
◊ Gerçekten mi!
- Evet.
LAFTA KALMADI, GURUR DUYACAĞIMIZ O FİLMİ YAPTIK
◊ Sinemada bir döneme damga vuran Al Pacino ve Robert De Niro’ya geri dönelim. Bu ikiliyi bu kadar özel yapan nedir?
- Al ile birbirimizi 20’li yaşlarımızdan beridir tanıyoruz. Yıllar içinde zaman zaman bir araya gelip muhabbetler ettik. Başka insanlarla konuşamadığımız şeyleri de paylaştık. Çünkü ikimizin de ortak noktaları fazla. İkimiz de birbirimizi anlıyoruz. Bu noktaya gelmemiz uzun zaman aldı.
◊ Hangi noktaya?
- “The Irishman”den bahsediyorum. 13-14 yıl önce Al ile bir film prömiyerinde bir araya geldik. Fanların ilgisi inanılmazdı. Senin de dediğin gibi özel hissettirdiler. Sevgi selini en derinden hissettiğimiz o gün, gerçekten gurur duyacağımız, fanlarımızın bizden beklentisini
karşılayacak bir film yapmamız gerektiğini konuştuk.
Daha “The Irishman” ortada yoktu bile. Al’ın son çekim gününde “Hatırladın mı, birlikte gurur duyacağımız bir film yapmayı konuşmuştuk, işte yaptık” dedim. Sadece lafta kalmadı!
ROL YAPIYORMUŞUM GİBİ DÜŞÜNMEM, ANI YAŞARIM
◊ Role nasıl hazırlanırsınız?
- Anı yaşarım. Rol yapıyormuşum gibi düşünmem.
◊ Nasıl karar verdiniz oyunculuk yapmaya? Başlarken dünyanın en önemli aktörlerinden biri olacağınız aklınızdan geçmiş miydi?
- Çocukken karar verdim. Evde televizyon izliyordum. Kendi kendime “Eğer televizyondaki o adam yapabiliyorsa ben de yapabilirim” dedim.
◊ Hatırlıyor musunuz hangi şov olduğunu?
- Vahşi Batı şovuydu sanırım. Çok özel bir şey de değildi ama beni etkilemişti.
ORTAKLIK DEVAM EDİYOR
◊ Nobu ile ortaklığınız devam ediyor mu?
- Evet. Geçen gün oradaydım. Wagyu beef yedim. İnanılmaz bir şey. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor.
◊ Ne sıklıkla gidiyorsunuz?
- Sürekli. Çocuklarım da seviyor Nobu’da yemek yemeyi. O yüzden uğrak yerlerimden.
Paylaş