Paylaş
◊ Filmi izlerken çok güldüm, fakat bazı sahneler oldukça duygusaldı. Mesela Rudy’nin kendi gibi olduğunda değil de sadece başka kişiliğe büründüğünde ilgi görmesi gibi...
- Evet! Televizyonda ya da sinemada gördüğün hiç kimse aslında izlediğin kişiler değil. Herkes, parlamak için başka kişiliğe bürünüyor.
◊ Neden Rudy Ray Moore’u oynamak istediniz?
- Daha oyunculuğa başlamadan önce filmlerini izleyip albümlerini dinlemeye başlamıştım. İlk izlenimim, komik olduğuydu. Zamanla filmlerinin ne kadar üstünkörü ve acemice yapıldığını anlamaya başladım. Albümleri de öyleydi. Ama bu, ona bir çekicilik katıyordu. Sonra onun filmlerini hatalarını bulmak için izlemeye başladım. Bazı sahnelerde mikrofon görünüyordu mesela. Kendim sektöre girip film yapmaya başlayınca, Rudy’nin hikayesini öğrendim. Bütün filmlerini ve albümlerini kendi parasıyla yapmış. Etkilendim... Bu sektördeki en özel insanlar hayalperest olanlardır. Onları hayalleri besler. Rudy en komik değildi, en iyi görünümlü de değildi, film yıldızı olacak nitelikleri de yoktu. Ama çok önemli bir şeye sahipti, kendine inanıyordu.
RUDY’NİN YETENEĞİ
LİMİTSİZ ÖZGÜVENİ
VE İNATÇILIĞIYDI
◊ Peki Rudy, yeteneği olmamasına rağmen neden bu kariyeri tercih etti sizce?
- Yeteneksiz demedim ama bir Richard Pryor da değildi. O güçte bir yeteneği yoktu. Seks sembolü görünümüne de sahip değildi. Bu sektörde kişiye artı olarak dönen birçok şeye sahip değildi. Ama kendine inanıyordu. Vazgeçmiyordu.
Onun yeteneği, limitsiz özgüveni ve inatçılığıydı. Başarısızlık, yüzüne kapanan kapılar onu sarsmıyordu. Birçok insan işler istediği gibi gitmediğinde umutsuzluğa kapılır, kendine güvenini kaybeder. Rudy’de ise ne olursa olsun güvenini kaybetmek ve vazgeçmek söz konusu değildi.
◊ Kendine güvenmekten bahsettiniz. Siz başarılısınız, yeteneklisiniz. Uzun aradan sonra “Dolemite is My Name” ile karşımızdasınız. Bu filmle birlikte hakkınızda çıkan tüm haberlerdeki başlık aynı: “Eddie Murphy geri döndü!” Ne hissediyorsunuz bu başlıkları okurken?
- Okumuyorum hakkımda yazılanları. 18 yaşında “Saturday Night Live”a başladım, 20 yaşında da film çekmeye. 40 yıldır bu işi yapıyorum.
Filmlerim dünya çapında 100 milyonlarca dolar gişe yaptı. Bazen yaptığımız filmler istediğimiz sonucu vermiyor. Filmin istediğimiz sonucu vermemesini kötü olarak nitelendirmiyorum. Olabilir, gayet normal. Birçok film istenilen sonucu vermiyor, birçok albüm satmıyor, bir sürü televizyon şovu sonlandırılıyor, çok fazla kitap yazılıyor ama okunmuyor ya da satmıyor. Eğer 40 yıldır bu sektördeysem, hâlâ bu işi yapıyorsam, istediğim sonucu vermeyen işlere odaklanamam...
◊ Siz filmde Rudy’nin hikayesini anlattınız. Bu senenin başlarında Elton John’ın biyografisi “Rocketman”i izledik. Bir gün sizin hikayenizi de beyazperdede izler miyiz?
- Benim hayatımdan izlemesi zevkli bir film olmaz. Biyografi filmlerindeki hayatlar daha dramatik. Uyuşturucu kullanmadım, trajik şeyler yaşamadım. Filmim sıkıcı olur.
GÜLDÜRME YETENEĞİMDEN EMİNDİM
◊ Rudy’nin kendine güveninden bahsettik, peki ya siz? İlk yıllarınızdaki özgüven durumunuz nasıldı?
- Komik olduğumu, seyirciyi güldürebileceğimi her zaman biliyordum. Çok erken yaşlardan itibaren bu işi yapabileceğimi de. “Acaba komik miyim” diye düşündüğüm bir dönemi hiç yaşamadım. Yaptığım film istediğim gibi olmasa bile güldürme yeteneğimden hep emindim.
◊ Sizi ne güldürüyor?
- Çok fazla şey. Herhangi bir şeye gülebilirim. Onun dışında çocuklarım beni çok güldürüyor. Özellikle kızım. Farkında bile değil ona ne kadar çok güldüğümün.
◊ İnsanları sürekli güldürme zorunluluğu hissediyor musunuz?
- Hayır. Etrafımdaysan, görüştüğüm biriysen spontane olarak komik bir şey söylerim ve gülersin. Baskı hissettiğim için değil. Zaten etrafımdaki şeylerin komik tarafını görüyorum. Gerçekten söylemek istediğim için de söylüyorum.
◊ Stand up yapacak mısınız?
- Evet, önümüzdeki yıl.
◊ “Coming 2 America”yı çekiyorsunuz, Arnold Schwarzenegger “Terminator”ü yeniden çekti. Hollywood’un eski filmleri yeniden çekmesi geleneği hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Bu sektörün en sevdiği şey, film başarılıysa yeniden çekmek, tekrar tekrar yenisini yapmak...
EVDEYKEN SADECE
KOLTUKTAKİ BABAYIM
◊ Uzun süre çalışmadınız. Neler yaptınız o dönem?
- Normal bir hayatım var. Evdeyken sadece koltuktaki babayım. Şov dünyası evimden içeri girmiyor. Koltukta oturan bir adam ve baba. O kadar!
◊ Dünya değişiyor, gelişiyor. Akıllı telefonlarla dünyayı takip edebiliyoruz artık...
- Hiç alakam yok o tür şeylerle. Akıllı telefonu yeni aldım. Hâlâ bilgisayarım yok. Sosyal medya kullanmıyorum.
◊ Hiç merak etmiyor musunuz?
- Hiç. Takip edilmek istemiyorum. Bazen duyuyorum “Oo milyonlarca takipçisi var” diye. Ne kadar korkutucu! Milyonlar seni takip ediyor. Neden? Seni seviyorlar. Bu daha da korkutucu!
HİÇBİR ÇOCUĞUM KAZAYLA OLMADI
◊ 10 çocuğunuz var. Nasıl başa çıkıyorsunuz 10 çocukla?
- Çocuklarımın çoğu yetişkin. En büyüğü 30 yaşında, en küçüğü 10 aylık. Bir de 3 aylık torunum var. En büyük oğlumun çocuğu.
◊ Tüm çocuklarınızı isteyerek mi yaptınız, yoksa kazayla olanlar var mı?
- (Gülüyor) Hiçbiri kazayla olmadı.
◊ Hepsi planlıydı yani...
- Planlama yapmadım. Ama ne yaptığımı biliyordum. Bebek ortaya çıkınca “kaza oldu” diyemeyeceğimi de... “Büyük aile” fikrini her zaman sevdim. Kaç çocuğum olsun diye düşünmedim. Çok olacağını biliyordum ama aklımdan geçen bir sayı yoktu.
ÇEŞME GİBİYİM ANINDA AÇILIP KAPANABİLİRİM
◊ Filmlerinize nasıl hazırlanıyorsunuz?
- Hazırlanmıyorum. Senaryoyu okuyorum. Hafızam oldukça iyi. Okuduğum anda zaten kafamda bir şeyler canlanıyor. Sahneleri ayrıca çalışmıyorum. Sete gidiyorum, “Hangi sahneyi çekiyoruz bugün” diyorum, herkes “Ne demek istiyorsun” bakışı atıyor. “Tamam, dediğiniz sahneyi çekelim” diyorum. Çeşme gibiyim, anında açılıp kapanabilirim. Yönetmen “aksiyon” dediği an roldeyim, “kes” dediği an rolden çıkarım. Bir metodum da yok.
Hafızam
normal insan
hafızası gibi değil
◊ “Rudy’nin en büyük yeteneği hayallerinin peşinden gitmesiydi” dediniz. Sizin güldürmek dışında en büyük yeteneğiniz nedir?
- Hafızam... Normal insan hafızası gibi değil, çok farklı bir seviyede. Okuduklarımı, kelimeleri, detayları ilgimi çeken şeyleri asla unutmam ve beynime hapsederim.
Paylaş