Paylaş
◊ Merhaba, Los Angeles’ta mısınız?
- Mexico City’deyim. Meksika’daki evimize geldik. 3 aydır Los Angeles’ta karantinadaydık.
◊ Nasıl geçti son 3 ayınız?
- Oğlum Santi henüz okula gitmediği için şanslıydım. Çocukları evden eğitim almak zorunda kalan tüm arkadaşlarım neredeyse deliriyordu! Oğlum tam sevilecek ve oynanacak yaşta. Günlerimizi oyun oynayarak geçiriyoruz. Diğer yandan kitap okuyorum, film senaryoları ve televizyon senaryoları okuyorum.
İzleme fırsatı bulamadığım birçok dizi ve filmi izledim bu süreçte. Zaman geçirmek için değil ama. Ödev olarak izliyorum sevdiğim yazarların ve yönetmenlerin işlerini. En büyük terapim ise yemek pişirmek. Sosyal medyada beni takip ediyorsan yemek pişirmeyi sevdiğimi görmüşsündür.
◊ Takip ediyorum. Oğlunuzun doğum gününü karantinada kutladığınızı gördüm.
- Zaten büyük bir doğum günü planlamıyordum. Birinci yaş günü büyüktü. Bu kez evde ailemle pasta kesmeyi planlıyordum, öyle de yaptım.
OĞLUMDAN SONRA DAHA DÜZENLİ OLDUM
◊ Eğlenceli bir anne-oğul ilişkiniz var. Neler değişti Santi’den sonra hayatınızda?
- Zamanı boşa harcamayı sevmiyorum. Annemden bana geçmiş bu özelliğim. Planlı ve verimli biriyim. Öncelik sıralamasını iyi yaparım. Ailem birinci sırada. Sonrasında gelenler duruma göre değişir.Şu anda Searchlight için çekeceğim “Flamin’ Hot” filminin senaryosunu yeniden yazıyoruz. Universal için “24-7” adında başka bir filmi çekmeye hazırlanıyorum. Televizyon için birçok proje geliştiriyoruz. Öncelikli işlerim bunlar.Komik gelebilir ama anne olduktan sonra daha planlı ve düzenli bir insan oldum. Çünkü Santi’nin programı belli.Her sabah aynı saatte kalkar, aynı saatte kahvaltı yapar. Tüm günü planlı olduğu için ben zamanımı ve günümü daha iyi yönetiyorum. Her şey onun etrafında dönüyor. Onu yatıran da uyandıran da benimdir. Herkese tavsiyem hayatınızın duygusal envanterini alın ve o envantere göre önceliklerinizi belirleyin.
◊ Evdeki resmi dil İngilizce mi, İspanyolca mı?
- Kesinlikle İspanyolca. İngilizceyi nasıl olsa öğrenecek, o yüzden evde yüzde 80 İspanyolca konuşuyoruz.
İLK KEZ DÜNYA İÇİN ENDİŞELENDİM
◊ Genelde hangi kitapları okursunuz?
- Miguel Ruiz’in “Dört Anlaşma” kitabı yatağımın yanı başındadır. Dönüp dönüp yeniden okuduğum bir kitaptır. Deepak Chopra’nın yazdığı “Başarının 7 Spiritüel Yasası” da geri dönüp okuduğum bir kitaptır. Şu anda İsveçli istatistikçi Hans Rosling’in “Factfulness: Dünya Hakkında Yanılmamızın On Nedeni Ve Neden Herşey Aslında Sandığınızdan Daha İyi” kitabını okuyorum. Hepimizin kıyamet geldi diye düşündüğümüz şu günlerde dünyanın iyi durumda olduğunu ve fazla stres yapmamız gerektiğini anlatan bir kitap.Dünya hakkında bir şeyler öğreten kitapları seviyorum. Eckhart Tolle ve Malcolm Gladwell sevdiğim yazarlar arasında...
◊ Belirsizliğin yarattığı kaygı var mı?
- Çok fazla endişelenen bir insan değilim. İyimser bir yapım var. Fakat pandemi sürecinde ilk kez dünya için endişelendim. Evde kalabilecek kadar ayrıcalıklı olmayan, çalışmaya devam etmek zorunda kalan insanlar ne yapacaktı? Bu dönemde yardım kurumumda yaptığım işler daha fazla önem kazandı. Psikolojik sağlık odaklandığım ana konulardan biriydi. Çünkü pandemi aileleri ve evlilikleri de etkiledi. Ekonomik zorluklar insanları daha gergin yaptı ve stres yarattı.
◊ Strese karşı sizin uyguladığınız reçeteler var mı peki?
- Oğlum stres gidericim. Saf sevgi, eğlence ve sevinç kaynağım.
CHEETOS’U YARATAN KİŞİ OKUMA YAZMA BİLMEYEN BİR MEKSİKALI
◊ Prodüksiyon şirketinizin önceliği, sosyal açıdan önemli konuları geliştirmek. Doğru mu?
- Prodüksiyon şirketimin mottosu amaç doğrultusunda üretmek. Neden bu hikayeyi anlatmalıyız? İzleyen insanlarda değişim yarattığından emin olmalıyım. İzleyici “Hiçbir bilgim yoktu bu konuda” demeli. Yöneteceğim film “Flamin’ Hot” dünyanın 1 numaralı atıştırmalığı Cheetos’u yaratan Meksikalı hademe-temizlik görevlisi hakkında. Kimse Cheetos’u yaratan kişinin okuma yazma bilmeyen bir Meksikalı olduğunu bilmiyor. Bu hikayeleri anlatabilecek konumda olmak önemsediğim bir şey. Çünkü bu hikayelerin toplumun düşünce yapısını etkileme potansiyeli var.
◊ Latin toplumunda oldukça etkili bir figürsünüz. Hiç politikayı iş olarak düşündünüz mü?
- Bence vatandaş olarak politikacılardan daha çok gücümüz var. Sade vatandaş olarak aktivizme devam edeceğim. Kanunları değiştirmeden önce toplumu ve kültürü değiştirmeye ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Kendi içindeki gücü bulmak ve kendin için konuşabilmek... Latin topluluğu için konuşmadığımı söylüyorum her zaman. “Kendiniz için konuşun” diyorum.
DOKTORA “ÖLÜYORUM!” DEDİM
◊ Geçen yılki Cannes Film Festivali’nden bir paylaşım yaptınız. Festivalin ortasında hastalandınız mı, neler oldu?
- Eğer iptal edilmeseydi, bu yıl Cannes’da 15’inci yılım olacaktı. Neyse... Geçen sene L’Oreal için 3. kez yönetmenlik yapacaktım. Reklamımdaki herkes oradaydı; Elle Fanning, Helen Mirren, Amber Heard... Herkes “Erken gel” deyince ben de festivale erken gittim. Otele yerleştim ve hemen koşuya çıktım. Jet-lag’e karşı koşu iyi geliyor. Akşam 6 gibi iyi hissetmiyorum dedim. Oğlum 9 aylıktı henüz. Onu yürüyüşe çıkardım, geri geldim. Hâlâ iyi hissetmiyordum. Sonra yemeğe gittim ve halen kötüydüm. Yediğim bir şey dokundu diye düşündüm. Sabaha karşı 3’te artık dayanamadım.Hiç kimse duymadan beni hastaneye kaldırdılar. Doktora “Ölüyorum!” dedim. Meğer apandisitmiş. Acil ameliyata aldılar. Ameliyat sonrası hastanede 3 gün kalmamı istediler. “Kesinlikle kalamam!” dedim. Birincisi kırmızı halıda yürümem gerekiyordu, ikincisi yönetmem gereken bir reklam filmim vardı.Hastaneden çıktım. Antibiyotik dolu serumları bile otelimde taktırdım. L’Oreal yöneticileri “Lütfen bunu yapma, başka bir yönetmen getirelim” dedi. Onlara “Bu reklamı yönetecek tek kişi benim” dedim.Kırmızı halıda da yürümeliydim, çünkü eğer yürümesem kötü hissedecektim. Ne tasarımcımı ne de L’Oreal’i hayal kırıklığına uğratabilirdim.Saç, makyaj yapıldı, kırmızı halıda yürüdüm ve odama gidip yığıldım. Ertesi güne kadar kalkamadım. Sonraki 3 gün reklamı çektim.Cannes’ı bitirdikten sonra yaklaşık 2 hafta uyudum. Hepsini yaptığıma hâlâ inanamıyorum. Şimdi düşündüğümde “İyi bir fikir değildi” diyorum ama...
◊ Gerçekten iş ahlakınız takdiri hak ediyor.
- Kimse kırmızı halıda giydiğim pembe elbisenin içinde yürürken acı çektiğimi bilmiyordu.
KENDİ PİŞİRDİKLERİMİ YEMEKTEN BIKTIM
◊ Dünya yeniden güvenli bir yer olduğunda ilk yapmak istediğiniz şey nedir?
- Sinemaya gitmeyi özledim. Ve restorana gitmeyi... Yemek yemek hayatımın büyük bir parçası. Restoran ambiyansını özledim. Başka birinin bana yemek yapmasını özledim. Kendi pişirdiklerimi yemekten bıktım.
BİR HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRİP SONRAKİNE GEÇİYORUM
◊ Ne kadar çok işi bir arada yapıyorsunuz...
- Çalışmaya ve gelişmeye devam ediyorum o kadar. Oyunculuktan yapımcılığa, yapımcılıktan yönetmenliğe geçtim. Şimdi üçünü bir arada yürütüyorum. İnsan olarak da geliştim.
“Umutsuz Ev Kadınları”nı yaptım. Harikaydı. Bitti. Sıradaki ne olmalıydı? Yönetmenlik yapmak istedim, 10 yıldır televizyona yönetmenlik yapıyorum. Sıradaki neydi? Sinema filmi yönetmek. Onu da yapıyorum. Sürekli ilerliyorum. Hedeflerimi sıradaki heyecan verici şeye taşıyorum. Bir hayalimi gerçekleştirip sonrakine geçiyorum. Yaratmayı ve çalışmayı seviyorum. Çok çalışkan biriyim.
Paylaş