Ben hep küçük yaşadım

Göçebe hayat tarzını seçen insanların hikayesini konu alan “Nomadland”, Venedik ve Toronto film festivallerinin ardından geçen ay Altın Küre’de de “en iyi film” ödülünü kazandı. Jessica Bruder’ın 2017 yılında yayımlanan “Nomadland: Surviving America in the Twenty-First Century” kitabından uyarlanan filmde minibüste yaşayan Fern karakterini iki Oscar’lı yıldız Frances McDormand canlandırdı. Barbaros Tapan, ünlü oyuncuyla görüntülü olarak konuştu.

Haberin Devamı

Nereden bağlanıyorsunuz?

- Kuzey Kaliforniya.

San Francisco mu?

- Evet, San Francisco’ya yakın. Güney Kaliforniya’da yaşamıyorum, orada sadece çalışıyorum.

Bana göre “Nomadland” sinematik yılı kurtaran filmlerden biri oldu. Hem film hem de siz Oscar’a aday gösterildiniz, tebrik ederim. Kırsal alanda yaşayan gerçekten güçlü kadınlara birçok kez hayat verdiniz. Bu kadınların özünü nasıl bu kadar iyi yansıtıyorsunuz? Illinois’da doğdunuz, daha sonra Pensilvanya’ya taşındınız. Büyüdüğünüz yerin etkisi olabilir mi? Ya da ailenizin?

- İşçi sınıfı bir aileden geliyorum. Ailem çoğunlukla kırsal alanlarda ve küçük sanayi şehirlerinde yaşadı. Büyürken tanıdığım ve beni büyüten insanları temsil ediyorum.

Ben hep küçük yaşadım

Haberin Devamı

Biraz Fern’ü ve göçebe (nomad) insanları anlatır mısınız bize?

- Hikâyeyi anlatırken Chloe (yönetmen Chloe Zhao) ve benim ilgilendiğim kısım, izleyiciyi daha önce gitmedikleri ama aynı zamanda yabancı olmadıkları bir yere götürmekti. Nomad’ler çılgın seçimler yapan insanlar değil. Evet, seçimleri onları çılgın gösterebilir, bizi onlara karşı biraz daha endişeli veya stresli hale getirebilir. Çünkü alışılmadık bir yaşam sürüyorlar. Ama nomad’ler evsiz değil. Böyle yaşamak onların seçimi.Bence hikayemizin en ilginç yönlerinden biri, tüm hayatları boyunca çalışan yaşlı Amerikalılardan oluşan bir grubu da göstermesi. Bu şekilde yaşamak hâlâ bir seçenek. Eğer ülkeyi göreceğim ve her gittiğim yerde farklı göçmen işlerinde çalışmaya devam edeceğim diyorsan bu şekilde yaşayabilirsin.Bu insanlar çocuklarının kanepesinde uyumak istemeyen ya da zor kazandıkları paralarını kira veya ev ödemesi için kullanmak istemeyen insanlar. Hikayede aslında bir direnç de var. Her şeye karşı dayanıklılık anlatılıyor.

Siz Fern’ü oynarken nelere dikkat ettiniz?

- Fern’ü oynarken kocamla ne kadar süredir ilişki içinde olduğumu, bir anda kendimi yalnız bulmanın ne anlama gelebileceğini düşündüm. Dehşet ve özgürlük, üzüntü ve yalnız olmaya mecbur kalmak üzerine inşa ettiğim bir kadın Fern...

Haberin Devamı

NE KADAR AZ ŞEYE İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU DAHA İYİ ANLADIM

Çekimlerde siz de göçebelerle birlikte şehir şehir seyahat ettiniz mi, araçlarda yaşadınız mı?

- Hayır, tamamen değil. 28 kişilik bir ekiptik. En büyük bendim, 61 yaşındaydım ve en küçüğümüz 24 yaşındaydı. Sanırım 12 karavanımız vardı. Çoğunlukla otelde kaldık. Minibüste de kaldım gerçi ama çok değil. Minibüslerde yaşamadık ama bir yerden bir yere karavanda seyahat ettik.

Filmde göçebelerin minimal hayatlarını görünce, maddi şeylere ne kadar bağımlı olduğumuzu düşündüm. Giydiklerimiz, araba, ev... Siz nasıl değerlendiriyorsunuz yaşadığımız dönemin gösterişe dayalı değer yargılarını?

- Pandeminin başladığı geçen sene mart ayından bu yana neredeyse her ay yaptığım şeylerden biri, dolaplarımı, kilerimi ve çekmecelerimi temizlemek ve sadeleşmek. Ben ve ailem hep küçük yaşadık. Büyük gösterişli evler yerine hep apartman dairelerini tercih ettik. Şu andaki evim de 100 metrekare civarı. Küçük yaşıyoruz, o yüzden her zaman bir şeyleri temizlemek ve tasfiye etmek gerekiyor. Film için minibüste yaşamayı hayal etmeye başladığımda araçlarında yaşayan insanlarla tanışmaya başladım. Bu insanlardan biri, Toyota Prius’de yaşıyordu. Arabanın içini şimdiye kadar gördüğüm en zarif yaşam alanına çevirmişti. Küçücük arabaya mutfağını, uyku tulumunu, her şeyi elegan bir şekilde yerleştirmişti. Bu insanları gördükçe hayatta kalmak için gerçekten ne kadar az şeye ihtiyacımız olduğunu daha iyi anladım. Sanırım hepimiz kapitalist sistem tarafından manipüle ediliyoruz. Bu, insanlar için korkutucu bir durum ama daha iyi olacağız.

Haberin Devamı

Ben hep küçük yaşadım

ÇAMAŞIR, BULAŞIK YIKADIM BEBEK BAKICILIĞI YAPTIM

Fern, gittiği her yerde farklı işlere girip para kazanmaya çalışıyor. Onu izlerken, sizin hangi işlerde çalıştığınızı düşündüm açıkçası...

- Ben çalışmaya 15 yaşında başladım. Çoğu oyuncu gibi restoranlarda bulaşık yıkadım. Bebek bakıcılığı yaptım. Üniversitede, yüksek lisansta okurken de çok çalıştım. Kafeteryada, drama okulunda, set mağazalarında ve kostüm bölümünde... Okul tatile girdiğinde yazları bir çamaşırhanede şeflik yapardım. İnsanların çamaşırlarını yıkayıp katlardım. Bir keresinde bir kadının beyazlarını yıkarken içinde kırmızı bir çorap unutmuştum, her şey pembeye dönmüştü. Çamaşırlarını yıkatan kadın için felaketti ama yine de para ödemişti... Drama okulundan mezun olduktan sonra oyunculukla ilgisi olmayan sadece üç işte çalıştım. New York’ta bir restoranda kasiyerlik yaptım. AC/DC için hayran mektuplarına cevap verdim ve yazım yaptım. Sonrasında geçimimi oyunculuk yaparak sağlamaya başladım.

Haberin Devamı

 CHLOE İLE YOLUM KESİŞTİĞİ İÇİN GERÇEKTEN ŞANSLIYIM

 ◊ Chloe Zhao, bu sene en çok konuştuğumuz yönetmenlerden biri. 78’inci Altın Küre Ödül Töreni’nde ‘en iyi yönetmen’ ödülünü kazandı. 38 yaşında, bu kategoride ödül kazanan ikinci kadın ve ilk Asya kökenli yönetmen. Onunla nasıl bir araya geldiniz?

- Toronto Film Festivali’nde “The Rider”ı izledim. Filmden sonra kendi kendime konuşuyordum. “Kim bu yönetmen, neden ben bilmiyorum, neden tanımıyorum, daha fazlasını görmeliyim!” Ve etrafa bakıp onun hakkında kiminle konuşabileceğimi anlamaya çalışıyordum. Sonra Independent Spirit Award’a gittim. Ben bilmiyordum ama birçok bağımsız filmci Chloe’yi tanıyordu.Chloe ile yolum kesiştiği için gerçekten şanslıyım.Chloe daha önce profesyonel oyuncularla hiç çalışmamış. Bu film onun için de bir ilk.

Haberin Devamı

Ben hep küçük yaşadım
Frances McDormand, filmin yönetmeni Chloe Zhao ile...

NASIL ROL YAPILIR İYİ BİLİYORUM

Son birkaç filminizde acı ve kayıp yaşayan ama yıkılmayan kadınlara hayat verdiniz. Karakterlerin içindeki yalnızlığı özümseyebilmek için arkadaşlarınızdan ve ailenizden özel istekleriniz oluyor mu?

- 63 yaşındayım ve son 40 yıldır bu işi yapıyorum. Oyuncuların uyguladığı en önemli yöntemlerden biri, empati kurmak. Bir karakter oluşturmak için oyuncu kendi duygusal ve psikolojik hayatını ortadan kaldırır. Aynı zamanda kendi hayatını yaşar ve karakterin hayatına yayılmasına izin vermez. Bu kuralı çok erken öğrendim. Deliren bir oyuncu olmak istemiyorsan bu kuralı uygulamak zorundasın. Nasıl rol yapılır iyi biliyorum. Gerçekten iyi uyguluyorum.

 DOĞRUCA NEW YORK’A GİTSEM HAYATTA KALAMAZDIM

 ◊ Sadece Amerika’nın değil, dünyanın en başarılı okullarından birinden, Yale’den mezunsunuz...

- Evet, Yale’e gittim, Yale tiyatro okuluna... Ve mezun olduktan sonra yıllarca okul borcumu ödedim. Umarım yeni başkanımız Amerika’daki üniversite ücretlerinin affedilmesi için bir şeyler yapar.

Neler kattı size Yale?

- Yale’de sadece oyunculuk değil, birçok şey öğrendim. Orada bir hayatım vardı. Birçok işte çalışmak ve aynı zamanda oyunculuk pratiği yapmak zorundaydım.

Yani sizi zenginleştiren sadece Yale’de drama okumak değil, okul yıllarınızda elde ettiğiniz yaşam deneyiminiz oldu. Peki, ‘Frances McDormand’ olmanızda Yale diploması mı, yoksa zengin bir yaşam deneyimi mi etkiliydi?

- Hayalim, iş planım doğrudan New York’a gidip olabildiğince hızlı şekilde bir tiyatroya üye olmaktı. Her zaman hayalini kurduğum şey buydu. Bunun için eğitilmiştim. Ancak lisans okulumdaki hocalarım tarafından çok akıllıca ve çok haklı bir şekilde eğitime devam etmem konusunda tavsiye aldım. Doğruca New York’a gitmiş olsaydım hayatta kalamayacağımı biliyorlardı. Çok saftım. Bu dünya hakkında yeterli deneyime sahip değildim.Parçası olduğum yüksek lisans programı, bana zanaatı incelemem için daha fazla zaman verdi. Ama aynı zamanda para kazanmak zorundaydım.Kendi evimi buldum ve kendi yemeklerimi pişirdim, aynı zamanda akademik bir programa devam edip genç bir yetişkin olarak yaşadım.Connecticut’ın New Haven şehri, yaşamak için kolay bir yer değildi.

Yazarın Tüm Yazıları