Paylaş
◊ “Crazy Rich Asians”, “Ocean’s 8”, “The Farewell” ve şimdi de “Jumanji”... Bu son filme nasıl dahil oldunuz?
- “Crazy Rich Asians” ve “Ocean’s 8” ikonik yapımlardı. Gişede çok iyiydiler. Sektöre girişimi o iki yapımla gerçekleştirmek şansına sahip olmak harikaydı. “The Farewell”, “Ocean’s 8”ten sonra geldi. Ne yapacağımı bilmediğim anda gelen bir teklifti. Oynadığım karakteri çok sevdim ve yaptım. Sonrasında yönetmenimiz Jake Kasdan, “Jumanji”de yer almam için aradı.
◊ Neler hissettiniz? Dwayne Johnson, Kevin Hart, Jack Black... Filmin ekibi oldukça sağlam...
- DJ çok sıcakkanlı bir insan. Jack Black harika dost. Kevin Hart ise komik. Onun yanında eğlenmemek mümkün değil.
DİŞİMİ KAYBETMEM GEREKSE BİLE HAYIR DEMEM
◊ Önümüzdeki yıl vizyona girecek birçok işiniz var. Sektöre çok iyi projelerle hızlı bir giriş yaptınız. Rol için fiziksel değişim yaşamanız gereken projelere hazır mısınız?
- Eğer hikaye iyiyse, karakteri seversem ve role inanırsam, seve seve yaparım. Dişimi kaybetmem gerekse bile hayır demem. Hiç önemli değil! Yeter ki hikayeye inanayım...
◊ Hollywood sonunda farklılıklara, çeşitliliklere daha açık bir hâl aldı, öyle değil mi?
- Öyle ama yine de şu anda bulunduğum noktaya bakınca ne çok kişinin buralara gelmek için uğraştığını düşünüyorum. Çok fazla yetenekli insan var ve çok kişi bir Hollywood yapımında en küçük rolde yer alma hayaliyle hayatını bu işe adamış durumda. Merak ediyorum “Neden ben?” diye. Nasıl ben oldum rolü alan o kişi! Çok sık duyduğum bir şey var. Başarıdan değil başarısızlıktan öğrenirsin. Hele ki bu sektörde! Uzun vadeli plan yapmak mümkün değil. “Bu yıl 5 film yapacağım, seneye şu kadar yapacağım” diyemiyorsun. Çoğu zaman ya işler üst üste gelir yoğun çalışırsın ya da evde bornozunla oturup telefonunun çalmasını beklersin. İki senaryoya da hazırlıklı olmak lazım.
KENDİME AİT BASİT ZEVKLERİMLE YAŞIYORUM
◊ Çok fazla aday olmasına rağmen rolü alıp sektöre girmeyi siz başardınız. Biraz da kamera arkasından, Awkwafina’nın bilinmeyenlerinden bahsedip hayatınızdaki değişimleri konuşalım mı?
- Brooklyn’de büyüdüm. Sonra kendimi Los Angeles’ta-Koreatown’da minik bir stüdyo dairede buldum. Bu gece ilk defa kendime ait evde uyuyacağım. Onun dışında çok fazla şey değişmedi. Hâlâ büyükannemi ziyaret edip onunla dertleşiyorum. Oldukça basit zevklerim var. Şehirde olmayı sevmiyorum, çok sosyal değilim. Kendime ait basit zevklerimle yaşıyorum.
◊ İlk evinizi mi satın aldınız?
- Evet.
◊ New York’ta mı?
- Hayır, Los Angeles’ta. Hâlâ dekore etmedim. Hâlâ büyüdüğümü ve ev sahibi olduğum kabul edemiyorum. Bu akşam ilk gecem evimde. Sana sonra söylerim nasıl geçtiğini. (Gülüyor) Büyümüş bir birey olduğumu anlamam lazım galiba önce.
JLO’NUN YANINDA HEYECANLI VE SİNİRLİYDİM
◊ Sahne isminizi (Awkwafina) çocukken kendiniz bulmuşsunuz. Biraz o yıllara dönelim mi? Neler hatırlıyorsunuz çocukluğunuza dair?
Awkwafina: Endişe! Geleceğini göremeyen, sürekli endişe eden bir çocuktum. Geleceğimin karanlık olduğunu düşünürdüm. Hâlâ da fazla düşünüyorum. Ama elimde olmayan ve kaçınılmaz şeylere karşı artık daha açığım. Daha rahatım. Biraz daha optimist bir insan oldum. İyi yönde değişiyorum.
◊ Variety dergisinin kapağı için Jennifer Lopez ile kamera karşısına geçtiniz. Bodega mağazasında başlayan hikayeniz, dünyanın en önemli oyuncularıyla kapak çekimlerine kadar uzandı. Nasıl bir his bu?
- “Kahramanlarınla tanışma” derler. Benim için öyle olmadı. Büyürken kimi idol olarak gördüysem hepsiyle tanıştım. Özellikle Hollywood’da kadınlar arasında inanılmaz bir kardeşlik ve dayanışma var. Birbirlerini koruyup destekliyorlar. Kapak çekimlerine dönersem, tabii ki heyecanlı ve sinirliydim. JLo’nun yanında dikilirken kim rahat hissedebilir ki?
Kevin Hart: Ben daha büyümedim
◊ Sağlık durumunuzla başlayalım dilerseniz sohbetimize. Eylül ayında büyük bir kaza atlattınız. Nasılsınız şimdi, tamamen iyileştiniz mi?
- Hayır, tamamen iyileşmedim. İyileşme oranım yüzde 72... 2’yi ekledim, çünkü 70 en sevmediğim rakam. Yüzde 100’e de ulaşacağım ve tamamen kendime geleceğim. Gerçi tamamen iyileşme şansım olmasaydı da hayatta kaldığım için iyi olurdum.
◊ Kazadan sonra hayatınızda neler değişti?
- Her şey. Sağlıklı olan hiç kimsenin “hayat” denilen şeyin değerini gerçekten anladığını zannetmiyorum. Ne zaman ki hayatını kaybetmekle yüzleşirsin, o zaman hayatın önemini gerçekten anlarsın. Hastanedeyken eşim, çocuklarım, yakın arkadaşlarım yanımdaydı. Onların kıymetini, hayatın anlamını daha iyi anladım. Ve hayatımın kontrolünün aslında bende olmadığının farkına vardım.
◊ Tamamen iyileşmenize yüzde 28 kaldı yani...
- (Gülüyor) Evet. Hâlâ uğraşıyorum.
◊ Biraz hastane günlerinizi anlatır mısınız bize?
- Tabii... Vücudumun büyük bir kısmını kullanamıyordum. Popomu bile silemiyordum. Şaka yapmıyorum. Beni eşim yıkıyordu, giydiriyordu. Günlük hayatta yaptığım her şeyi hemşirelerin yardımıyla eşim yaptırıyordu. Yan yatıp televizyon izlemek, önemli bir görevi yerine getirmek gibiydi. Ama şuna inanıyorum; başımıza gelen her şeyin bir sebebi var. Bu kazanın başıma neden geldiğini zamanla daha iyi anlayacağım ama benim için ilk adım; hayatın değerini bilmek, anlamaya çalışmak ve şükretmek.
DWAYNE TAKIM ADAMIDIR EGOSU ÖNE ÇIKMAZ
◊ Gelelim “Jumanji”ye... Dwayne Johnson ile yakın arkadaşsınız. Arkadaşla rol arkadaşı olmak zor mu?
- Aksine! Dwayne takım adamıdır. Hiçbir durumda egosu öne çıkmaz. Her zaman “biz” ve takımın başarısı önceliklidir. O beni iyi gösterir, yüceltir, ben onu iyi gösteririm. İkimiz de cast’ın iyi olması için elimizden geleni yaparız.
Hiçbir film, tek bir kişinin uğraşmasıyla başarılı olamaz. Filmin başarısı birçok kişiye bağlı. Dwayne ile çalışacağım zaman, projenin başından sonuna kadar harika bir takım arkadaşıyla çalışacağımı biliyorum.
Her şey bir tarafa... Film dünyası çok soğuk olabilir. Setler, set ekipleri çok soğuk olabilir. Bu sektörde kendinle uyumlu, çalışmaktan zevk aldığın partner bulduğunda ise sette her gün iyi gün olur. Çalışma saatleri uzun olsa da uzun ama iyi bir gün olur.
DJ ile ilk “Central Intelligence” filminde birlikte çalışmıştık. Daha o zamanlarda bile sahne aralarında karavanlarımıza koşmazdık. Sette kalıp uzun uzun muhabbet ederdik. O bana komediyi sorardı, ben ona güreştiği günleri. Yaşadığımız zorlukları paylaşırdık, dertleşirdik. Hâlâ da öyle.
◊ Hem oyunculuk hem de stand up kariyerinizde işler yolunda. Fakat ben yapmadıklarınızı merak ediyorum. Yapmayı hayal ettiğiniz şeyler var mı?
- En üst seviyede olduğunuzu zannettiğiniz anlarda bile hayat karşınıza öyle şeyler çıkarır ki, yeniden yapılanmanız gerektiğini anlarsınız. Mükemmel seviyesine ulaşmak için çok çalışmak gerekiyor, ki mükemmel bence göreceli bir kavram.
Hayatımda öyle bir noktadayım ki her şeyi farklı gözle görüyorum ve algılıyorum. Hayatın ve varlığımın daha bir farkındayım. Farkına vardığım en önemli şey ise gelişmenin ve öğrenmenin asla bitmediği ve bitmeyeceği.
Geçen gün Danny Glover ve Danny DeVito filmin basın turları için röportaj veriyordu. Gazeteci, ikisine de uzun kariyerin sırrını sordu. Biri “Nezaket” dedi, diğeri “Nezaket ve iyi insan olmak” dedi. Sinemanın iki ikonik aktörü, iki efsanesi, iki duayeni uzun yıllar bu işi yapmanın sırrını dünyanın en basit iki kelimesiyle açıkladı. Neyi yapamadığımı sorduğunda, onların o soruya cevap verdikleri an gözümün önüne geldi.
Daha büyümedim ben. Gelişmedim, öğrenmem ve anlamam gereken çok şey var. Dünyanın en güzel hissi; tüm dünyanın gözünde en iyi komedyenlerden biri olsam da aslında daha olgunlaşmadığımı anlamanın ve bilmenin farkına varmak...
SADIK BİR İNSANIM
◊ Sizi sosyal medyadan takip eden biri olarak kılık kıyafetinize ne kadar önem verdiğinizi biliyorum...
Kevin Hart: Evet! Giyinmeyi seviyorum. Stil danışmanım 14 yıldır benimle birlikte. Parasızken, işsizken de onunla çalışıyordum, şimdi de. O zamanlarda bile iyi görünmenin yollarını arardık birlikte. Kariyerim değişti, gelir seviyem değişti, daha iyi şeyleri alma imkanım doğdu, istediğim stil danışmanıyla çalışma şansım oldu ama ben hâlâ onunla çalışıyorum. Sadık bir insanım.
◊ Nasıl tanımlarsınız stilinizi?
- Klasik ama kendi içinde değişime uğramış görünümleri seviyorum. Rahatlık alanımdan çok çıkmıyorum. Çılgın şeyleri denemiyorum. Ben olgunlaştıkça gardırop seçimlerim de benimle paralel olarak olgunlaşıyor, gelişiyor ve değişiyor.
Paylaş