Paylaş
◊ “The Bodyguard”ın böylesine ses getireceğini tahmin etmiş miydiniz?
- İzleyicinin reaksiyonunu tahmin etmek o kadar zor ki... Ama bu kadar sevilmesi ve ilgi görmesi bizi çok mutlu etti tabii. 6 bölümü 5 ayda çektik. Çekimler başladığı andan itibaren normal hayat diye bir şey kalmamıştı. İş dışında hiçbir şeye vakit kalmıyor. O kadar yoğun çalıştıktan, o kadar emek harcadıktan sonra karşılığını almak muhteşem bir his. İzlenme rakamlarını söylüyorlar, bazen ben bile inanamıyorum... Müthiş!
◊ Diziden sonra günlük hayatınız değişti mi?
- Her şey çok yeni. Diziden sonra “Rocketman”in çekimlerine başladım. “The Bodyguard” ile gelen ilginin içine dalmadım, onunla ilgilenmedim, düşünmedim, direkt kendimi yeni işime verdim.
JAMES BOND DEDİKODUSU GURURUMU OKŞADI
◊ Dizide kültürel, politik ve sosyal anlamda aynı fikirde olmadığınız bir kadını korumakla görevlendiriliyorsunuz. Oysa gerçek hayatta fikirlerin uyuşmadığı biriyle çalışmak çok zor!
- Çoğu zaman işimle görüşlerimi karıştırmıyorum. Çalışırken sorunlardan uzak durmanın bir yolu da farklı fikirleri, özellikle de politik görüşleri tartışmaktan uzak durmak. Düşünsene, farklı bakış açıları yüzünden set arasında tartışmışsın, sonra aşk sahnesi çekmen, belki de öpüşmen gerekiyor. Zor olmaz mı? (Gülüyor)
◊ “The Bodyguard”dan sonra yeni James Bond’un siz olacağınız yönünde söylentiler çıktı, duydunuz mu?
- Adımın geçmesi bile gururumu okşadı. Evet ben de duydum! Ama sanırım hepsi dedikodudan ibaret. Çünkü bunun dışında bir sürü başka söylenti de duydum.
◊ James Bond olmak ilginizi çeker mi?
- Ne söyleyebilirim bilemiyorum. Cevaplaması zor bir soru. Konuşmamayı tercih ederim.
◊ Başkasının hayatını kendi hayatınızdan çok önemseme fikri ile bağlantı kurabiliyor musunuz?
- Kesinlikle evet! Ailemin hayatı için kendi hayatımı hiçe sayabilirim. Onlar kendimden önce gelir, o yüzden cevabım evet.
ROL ARKADAŞINLA AŞK YAŞAMAN İYİ FİKİR DEĞİL
◊ Diziden sonra haberleri başka bir gözle izlemeye başladınız mı peki?
- Haberler ne demek, ben direkt Londra’ya farklı gözle bakmaya başladım. Kontrol noktalarını, polisleri, sirenleri daha iyi anlıyorum. Birçok konuda farkındalığım arttı. Özel kodlar, ihbarlar; bir sürü detay öğrendim çünkü. Ama bazı konularda az bilmek daha iyi...
◊ Neden?
- Özellikle böyle konularda çok şey bildiğinizde hayatınız etkilenebilir. Ben hayatımın etkilenmesine izin vermedim çünkü bu bilgilerden etkilenirsem ne metroya binebilirim ne de Londra’nın tadını çıkarabilirim. Bu şehri çok seviyorum ve sırf bazı şeylerin farkında olduğum için buradan kopmak istemiyorum.
◊ Oyuncuların rol arkadaşlarına âşık olmaları sık rastlanan bir durum. Siz hiç rol arkadaşınıza âşık oldunuz mu? Yoksa bu konuda katı kurallarınız var mı?
- Hiç olmadım ama kuralım yok. Yine de bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Hangi iş dalında olursa olsun işle özel hisleri karıştırmayı doğru bulmuyorum. İş arkadaşlarım ile güvene dayalı bir iş ortamı yaratmayı, duygusal olarak yakınlaşmaya tercih ederim.
◊ Peki sizin hiç bodyguard’a ihtiyacınız oldu mu?
- Comic-Con’larda bodyguard olmadan bir yerden bir yere gidemiyoruz. Ama aslında çok komik bir bodyguard hikayem var...
BODYGUARD ENSEMDEN TUTUP ARKA KOLTUĞA ATTI
◊ Bizimle paylaşır mısınız?
- Yıllar önce basın turu için Mexico City’ye gitmiştim. İki metreden uzun bir kadın korumam vardı. O etrafımdayken kendimi bayağı güvende hissediyordum (gülüyor). Bir gece partideyiz, kavga çıkmış. Kavgaya silahın dahil olup olmadığı da bilinmiyormuş. Kadın daha ben kavganın farkına bile varmadan ensemden yakaladı, kulüpten dışarı sürükleyip aracımızın arka koltuğuna attı. Kendi de öyle aceleyle bindi ki üstüme oturdu. Elimdeki içkiden üstüm başım berbat olmuştu. Sağ olsun korumam sayesinde Meksika’da unutulmaz bir parti yaşamıştım...
◊ The “Bodyguard”ı bu kadar gizli çekmeyi nasıl başardınız? Çekimlerden hatta projeden kimsenin haberi bile olmadı...
- Londra’da çektik. Harika bir lokasyondu, bunu başarmak zordu ama değdi. Gizlilik kısmına gelirsem, tanınmayacak şekilde giyindim.
Dizi başlamadan hiçbir fotoğrafın ya da bilginin basına yansımasına da izin vermedik.
UTANGAÇ OLDUĞUM İÇİN OYUNCULUĞA BAŞLADIM
◊ Dizi bu kadar ilgi görünce, izleyici ikinci sezonun olup olmayacağını merak etmeye başladı...
- Karakter ne yöne gider bilemiyorum. Yaratıcımız Jed Mercurio’nun aklında yüzlerce farklı fikir vardır.
◊ Peki siz açık mısınız ikinci sezona?
- Evet... Çekerken çok zevk aldığım, tüm ekiple harika vakit geçirdiğim bir iş oldu. Devam etmek isterlerse neden olmasın...
◊ Oyuncu olmak için ilk adımınız neydi?
- Utangaçtım, huzurlu değildim. Çocuk tiyatroları ile başladım. Sahnede seyircinin önünde dikilip rolümü oynamak kendime güvenimi artırdı. Sanırım kendimde güvenmek, bir şeyi iyi yapabildiğimi görmek hoşuma gitti.
◊ Kabuğunuzu kırdığınız ilk rol neydi?
- İlk filmim “Complicity”de rol aldığımda 11 yaşındaydım. 11 yaşında tecavüze uğrayan çocuğu oynuyordum.
◊ Utangaç, özgüvensiz bir çocuk olarak ilk sinema filminde böyle zorlu bir rol üstlenmek zor değil miydi?
- İşim verilen rolü yapmaktı. Evet utangaç bir çocuktum, ama sete gidip bana verilen rolü yapmak hele iyi yapmak heyecan vericiydi.
Paylaş