Deloitte araştırmasının ortaya çıkardığı gerçek Türk erkekleri kadınlara hediye almayı bilmiyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Türkler’in hediye alışverişi davranışlarını incelemeye bu hafta da devam ediyoruz.
Geçen hafta Visa’nın elde ettiği araştırma sonuçlarından bahsetmiştim. Bu hafta elimizde Deloitte’in 14 ülkede, 10 bin kişiyle yaptığı araştırmanın sonuçları var.
Deloitte, denetim, vergi, yönetim danışmanlığı ve kurumsal finansman hizmetleri veren bir kuruluş. Hizmet alanını listelerken bile aklım karıştı, içim sıkıldı. Hemen alışverişle ilgili bölüme geri dönüyorum.
Araştırma aralarında Belçika, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Portekiz, İspanya, Yunanistan, Rusya, Güney Afrika ve Türkiye’nin bulunduğu ülkelerde yapılmış. Türkiye’de ağırlıkla batı bölgelerinden, çoğunlukla eğitim ve gelir düzeyi orta veya üst seviyedeki 821 kişiyle görüşülmüş.
İşte elde edilen sonuçlardan ilki: Türk erkekleri kadınlara hediye almayı bilmiyor! Pek şaşırtıcı bulmadım açıkçası. Hepimizin bildiği, en azından hayatın öğrettiği bir gerçek. Fakat araştırmaya katılan kadınlardan bazıları, kocalarının veya sevgililerinin yiyecek içecek hediye etmesinden rahatsız olduklarını söylemiş. Ne yani, bu adamlar kasayla portakal, bir bidon şalgam suyu filan mı hediye ediyor acaba? Kimse şampanya ve çikolatadan rahatsız olmaz sanırım.
En fazla hediyeyi arkadaşlara, ardından çocuklara alıyormuşuz. Bu yılbaşında hediye alma alışkanlığı olan Türk tüketicilerinin ortalama 11 hediye alması, bunların üçünü çocuklara, sekizini ise yetişkinlere vermesi bekleniyor.
Avrupa’da 12 yaşın altındaki çocuklar hediyelik olarak en fazla video oyun istiyormuş. Türkiye’de ise kitap! Şimdi bu sonuç pek bir ideal görünüyor ama bana biraz kuyruklu yalan gibi geldi. Çocuklara soru sorulurken yanlarında öğretmenleri filan vardı belki de. "Hayır anneciğim hayır, video oyunları gelişimim açısından hiç sağlıklı değil. Onun yerine hayal dünyamı geliştirecek kitaplar almanı tercih ederim" mi diyor yani bizim veletler.
Son bir veri: Türkler yılbaşı alışverişine her milletten daha geç başlıyormuş. Sonra da, son dakika hücumu sırasında ortalığın kalabalık olmasından şikayet ediyorlarmış. Araştırma sonuçlarına göre tüketicilerin yüzde 42’si ortamın kalabalık olmasından, yüzde 42’si uzun kuyruklardan, yüzde 33’ü personel eksikliğinden, yüzde 30’u ise aradığı ürünü bulamamaktan şikayet ediyor.
Enteresan bir milletiz biz, çok enteresan.
İyi tarafından bak gününüz kutlu olsun
Deliye her gün bayram sözünü şiar edindiyseniz sorun yok. Ama değilse, Amerikan icadı özel günlerden faydalanabilirsiniz. Örneğin önümüzdeki perşembe (21 Aralık) Dünyaya İyi Tarafından Bak Günü. Bir gün olsun hayata olumlu bakabilmek için kutlanıyor. Güzel bir girişim, desteklemek lazım.
Hatta Bilstore desteklemeye başlamış bile. O gün için sloganları Pembe Gözlüğünüzü Takın. 21 Aralık’ta Bilstore mağazalarını ziyaret edenler, çeşitli sürprizlerle karşılaşacaklarmış. Sürprizlerin ne olduğunu merak ettiyseniz Nişantaşı ve Kanyon mağazalarına uğramanız gerekiyor.
Bu arada haberiniz olsun, dünya üzerinde Kırmızı Bir Elma Ye, Kahverengi Ayakkabı Giy, Küvet Partisi Ver, Mektup Yaz, Pamuk Şeker Ye, Ölü Balinaların Ruhu Şadolsun günlerini kutlayan insanlar var.
Uzmanından markette alışveriş dersleri
Dilara Koçak bir beslenme uzmanı. Sağlıklı beslenmenin market alışverişi sırasında başladığını, dondurulmuş gıdaların eve nasıl taşındığının bile önemli olduğunu söylüyor. Geçenlerde Migros müşterileri için bir eğitim semineri verdi. Öğrendiklerimi kısaca listeledim:
Markete giderken alışveriş listesi yapın, taze meyve ve sebzeleri almaya özen gösterin, etiketleri okuma alışkanlığı edinin, ekonomik boy veya aile paketlerini inceleyin, farklı markaları birim fiyatlara göre karşılaştırın, ekmekleri dilim alıp buzdolabında bekleterek kullanmayı tercih edin, sebze meyvelerin çürük, ezik ve topraklı olmayanlarını seçin, patates ve soğanın nemsiz ve kuru ortamda bekliyor olmasına dikkat edin ve filizlenmemiş olmasına önem verin, temizlik ürünleri ile gıda ürünlerini ayrı ayrı poşetlere koyun ve birbiri ile temas etmesine müsaade etmeyin, dondurulmuş ürünleri market arabasına en son alın ve mümkünse soğuk muhafazalı poşet içinde eve kadar taşıyın. Tüm soğuk besinleri aynı pakete koymaya çalışın, dondurulmuş ürün satın alıyorsanız 30 dakika içine buzdolabına yerleştirin.
ETİKETLERİ NASIL OKUYACAĞIZ
Bir markette alışveriş arabasıyla dolaştığınızı düşünün. Bazı meyve sularının kutularının üzerinde "şekersiz" yazıyor. Bazı kahvaltılık tahıl ürünlerinin üzerinde "yüksek posalı", bazılarının üzerinde "zenginleştirilmiş". Süt kutularının üzerindeki "yüksek kalsiyumlu" yazısı gözünüze takılıyor. Bisküvi kutularının üzerinde ise "düşük kalorili" uyarısı var. Tüm bu yazılanlardan ne anlamamız gerekiyor? İşte birkaç örnek:
Düşük yağlı yoğurt almak için 100 gramında 3 gramdan daha az yağ olanları tercih edin. Düşük kalorili bisküvi almak istiyorsanız bu defa etiketinde 100 gr için 40 kaloriden daha az olan bisküvileri bulmanız gerekiyor. Aynı zamanda yağa da bakın, bu ürün sadece düşük kalorili olup yüksek yağlı olabilir.
MEYVE SEBZEYİ NASIL SEÇECEĞİZ
Muzu hevenkle alacaksanız hepsinin aynı büyüklükte olmasına ve kabuklarının lekesiz olmasına dikkat edin. Greyfurtu sert, ince kabuklu, renkli ve ağır olanlardan seçin. Brokoli ve karnabaharın sert, sıkı, parlak olanları makbul. Salatalığın da sert, koyu yeşil kabuklu, ince ve düzgün şekilli olması gerekiyor. Lahana sert ve ağır, dış yaprakların rengi güzel ve lekesiz olsun. Mevsimi geçti ama karpuzun da sapı kuru ve kahve olanlarını arayın.