Paylaş
Bakanlık kurulduktan kısa süre sonra anlaşıldı ki, adındaki sosyal politikadan anladıkları, kadın cinayetlerini, kadına şiddeti, çocuk suiistimalini, çocukların evlendirilmesini, çocuk işçileri, ensesti bitirmek değil, kadına ille de 3 çocuk doğurtmak. Yetmedi bizzat Cumhurbaşkanı çocuk yeter sayısını 4 olarak belirledi. Şimdi de nur topu gibi bir teşvik paketimiz var.
Başbakan Davutoğlu, bugün detaylarını açıkladığı aile destek paketiyle müjdeyi verdi: Doğuran kadına ilk altın bizden! Sanki Türkiye 70 milyonluk bir düğün salonudur da, devlet de düğünün baş davetlisi, bu dev köyün ağa babasıdır. Cömert elini, mümkün olduğunca fazla çoğalmak koşuluyla uzatmaktadır.
Çocuk yapana tek güzellik bu değil elbette. Paket yürürlüğe girdiğinde, 16 haftalık doğum izninden sonra buna yarım gün izin eklenebilecek. Kadın isterse çocuk 5.5 yaşına gelene kadar haftada 30 saat çalışıp tam ücret alabilecek.
İlk bakışta kadın (pardon anne) taraftarı, muhteşem düzenlemeler gibi görünüyor değil mi?
Peki özel sektörde çalışan kadınların durumu ne olacak? Hangi işveren bu koşullarla bir kadını çalıştırmayı kabul edecek? Açık pozisyon olduğunda erkeği kadına tercih etmesine kim engel olacak? İş hayatında fırsat ve ücret eşitliğinin garantisini kim verecek? Mesela iş yerlerine zorunlu kadın kotası mı getirilecek?
Merak ediyorum, acaba bu düzenlemeler, yüzde 10’u aşan işsizlikle mücadelenin bir yöntemi mi? Nihai hedef, kadını kademeli olarak iş hayatından uzaklaştırıp, erkeklere yer açmak mı? Bakan Mehmet Şimşek kendi ağzıyla dememiş miydi, “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek” diye? Ne uğraşacaksın el alemin ağız kokusuyla, nasıl olsa annelik en yüksek kariyer. Şu dünyada en büyük eserin çocukların olsun. Bu koşullarda doğurmayan enayidir!
Hem sonra kadının çocuk doğurmaya karar verirken tek kriteri, ne kadar altın takılacağı, çocuğu büyütmek için iş hayatından ne kadar ayrı kalacağı mıdır? Kadın bebek entegre tesisi midir?
Paylaş