Ne kadar çok ağaç olursa Nil o kadar gülümser

YAĞMURLU bir İzmir akşamı... 23 Aralık, saat 21.30... Cıvıl cıvıl iki genç kız, Güzelbahçe’den Konak yönüne gidiyor. Her şey güzel, neşe doluyken acı bir fren sesi kapkaranlık gece gibi iniyor. Etraftan koşup gelenler, ambulans sirenleri...

Haberin Devamı

Arabayı kullanan arkadaşı, kazayı hafif atlatıyor. Anneannesinden dönen Nil ise sürücü koltuğunun yanındaki koltukta oturuyor, hava yastığı yok... Durumu ağır, çarpmanın etkisiyle beyin kanaması geçiriyor. Aile hastaneye koşuyor. Hastane nöbeti günler sürüyor. 15 gün boyunca herkes Nil’in geri dönmesini bekliyor. 2012’nin ilk günlerinde, 6 Ocak’ta, Nil’in gözlerini açmasını bekleyen annesi, ikinci beyin kanamasıyla beyin ölümünün gerçekleştiğini, geri dönüş olmadığını öğreniyor.

Ve Şennaz Anne; dokunmaya, bakmaya kıyamadığı kızıyla bir hastane odasında vedalaşıyor. 19 yıl büyütmek için canından can verdiği kızını başka hayatlarda yaşatmak için de organlarını bağışlıyor... Hayatının baharında trafik canavarına kurban giden Nil Buket Gülergin’in organları 7 hastaya naklediliyor.
Şennaz Şengül şimdi ise arkadaşlarının “Melek” dediği kızını, bir ormanda, ağaç dalları, kökleri arasında yaşatıp gülümsetmek için çalışıyor. O günden bu yana ilaçlarla, Nil’in ve kendi arkadaşlarının desteğiyle ayakta durabilen Şennaz Hanım’ın karşısında söz bitiyor, kelimeler düğümleniyor... O ise tarifsiz acısını, yaşadıklarını işte böyle cümlelere döküyor...

Haberin Devamı

Nil de böyle isterdi

Nil’e arkadaşları ‘Melek’ diyormuş ama sanırım artık gerçekten bir melek oldu Nil. Önce organlarını bağışladınız... O kararı verirken neler yaşadınız?
- Son gün akşam hastaneden ayrılırken, gözünü açması için ilaç verdiler. Doktorları, ‘Artık gözünü açması gerek. Onu bekleyeceğiz’ dedi. Biz, ‘Gözünü açacak, sabah Nil’i uyanmış bulacağız’ diye seviniyoruz aslında. Ancak akşam ikinci beyin kanaması başlamış. Beyin ölümü gerçekleşmiş. İnternete, her yere yayılmış. Kardeşim ve arkadaşları benden saklamış, interneti bile kapatmışlar. Sabah hastaneye gideceğiz, kardeşim, ‘Çabuk çabuk’ diyor... Ben de anlam veremiyorum. Hastaneye gittiğimde gerçeği öğrendim. Sonra doktorlar bizi bir odaya aldı. Organ bağışını anlattılar. Babası evrakları imzalamış. Ben kaldım. Ben hala doktorlara, “Bazen okuyoruz, komadan hayata dönenler var. Böyle bir şey olamaz mı, bir ümit yok mu” diye soruyorum. Doktorlar artık olmadığını söyledi. Meğer dokuları bozulmasın diye de bana acele ettiriyorlarmış. ‘Nil de böyle isterdi’ diye düşünüp imzaladım evrakları. Yanına vedalaşmak için girdiğimde, göğsü inip kalkıyordu. Sıcacıktı. Hala inanamıyorum zaten.

Haberin Devamı

Hiçbiriyle görüşemem

Organlarını bağışladığınız kişiler...
- O an hiçbir şey düşünemiyorsunuz. Kime gidecek? Ne olacak? Sadece, ‘Nil bunu ister miydi?’ diye düşünüp karar verdim. Anlık bir şeydi. İmzayı atarken, ‘Kimi kurtaracak’ diye düşünmedim. Sonradan öğrendim, organlarının hepsi uyum sağlamış. Bu güzel bir şey. Karaciğeri iki bebeğe hayat verdi. Kalbi İstanbul’da, onu da biliyorum. Bir de bir bey telefon açtı, ‘Kızınız sayesinde yaşıyorum, yoksa bugün ölmüş olacaktım’ dedi. Ancak hiçbiriyle görüşemem, konuşamam. ‘Kızımın kalbi orada atıyor’ diye düşünürüm hep, konuşurken...

Nil’in spiker olmak istediği, iyilik meleği gibi olduğu haberlerini okuduk hep... Siz, Nil’i nasıl anlatırsınız?
- Arkadaşlarının dediği gibi melek gibiydi. Herkese koşardı. Cebinde 50 lira olsun, arkadaşı 10 lira istesin o hepsini verirdi. Kaç arkadaşı, ‘Hayatımı kurtardı’ diye geldi. Ondan zaten lakabı ‘Melek Nil’di. Babsıyla, Nil 8 yaşındayken ayrılmıştık. O zamandan bu zamana beraber hayat mücadelesi verdik. Sanki evin annesi oydu. Onu kaybettikten sonra annemin yanına yerleştim. Kız kardeşim, erkek kardeşim hepimiz bir yere toplandık. Hayvanları, yaşlıları çok severdi. Cenaze namazını kıldıran hoca bile tanıyordu. Herkesle barışık, arkadaştı. Cenazesinde çok büyük kalabalık olmuş. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Gözüme perde indi. O an sadece, ‘Kızım benden önce toprağa giremez. Ondan önce ben gireyim. Ben yaşamamalıyım’ diye düşünüyorsunuz. Hala zaman zaman böyle patlamalar yaşasam da Nil için yapacaklarımı düşünüp kendime geliyorum.

Haberin Devamı

Sayı artsın istiyoruz

Hatıra ormanı düşüncesi nasıl çıktı?
- Fikir arkadaşlarından çıktı. Sonra benim okul arkadaşlarım da destek verdi ve büyüdü. Facebook’taki sayfanın üye sayısı 7 bini geçti. Önce Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na başvurduk, sonra Ege Orman Vakfı’na gittik. Ege Orman Vakfı’yla yapıyoruz. Birkaç yer gösterdiler. Çeşme Ildırı’daki alana karar verdim. Büyük diye... Belki zamanla çok daha büyür. Ne kadar çok ağaç olursa, kızım o kadar çok gülümser diye düşünüyorum. İlk fidanlar 1.5 ay önce dikildi. Şu an bağışlar 9 bin civarında. Sanatçılara ulaştım, arkadaşlarım Türkiye’nin her yerinde etkinlik düzenliyor. İstanbul Valililği 500 fidanla destek verdi. 

Haberin Devamı

 Tören ne zaman olacak?
- 10 bini geçmemiz gerekiyor. Ama neden 40-50 binleri geçmesin? Büyütebildiğimiz kadar büyütmek istiyoruz. Çeşme’ye, İzmir’e nefes verecek sonuçta bu orman. 27 Mayıs’ta sembolik ağaç dikme töreni olacak. Sanırım bazı sanatçılar da katılacak. Bengü ve Yeşim Salkım da çok ilgileniyor. Nil’in tişörtlerinden giyecek herkes, belediyelerden otobüs isteyeceğiz. Sosyal paylaşım sitelerinde yavaş yavaş yayılıyor. Turnuvalar, etkinlikler düzenleniyor arkadaşlarım sayesinde. Hatta başka illerde de “Melek Nil” ormanları olsun diye öneri getiren arkadaşlarımız var. Önce bu ormanı büyütmeliyiz.


Rüyamda fidan sayıyorum

Başka yapmak istedikleriniz var mı?
- Kızım yaşarken yapmak istediği şeyler vardı. Küçüklüğünden beri, ‘Anne çok paramız olduğunda yoksullara yardım edelim. Yoksul öğrencileri getirip burada okutalım. Kimsesiz yaşlılara bakalım. Hayvan barınakları kuralım’ derdi. Arkadaşalarım, ‘Dernek kuralım’ diyor ama ben şimdi hiçbir şey bilemiyorum. Ormanın gerekli sayıya ulaşmasını istiyorum. Geceleri rüyamda bile fidan sayıyorum. Geçen sene üniversite sınavında Ege Üniversitesi Çalışma Ekonomisi’ni kazandı ama sonra istemediği bölüm olduğu için gitmedi. Yeniden üniversite sınavına girecekti. Radyo-televizyon okuyup spiker olmak istiyordu. Bununla ilgili de düşündüm ama... Şimdi isteyip de yapamadığı için düşünmüyorum. Nil’i kaybetmeden önce hayat benim için başkaydı. Şimdi ise bambaşka bir gözle bakıyorum. Hiçbir şeyin önemi, değeri yokmuş. Önemli olan hayatta, geride birilerine bir şeyler bırakabilmekmiş...

Haberin Devamı


Bağış için

Şennaz Şengül, fidan bağışı yapmak isteyenlere bilgileri hatırlattı: Alıcı: Ege Orman Vakfı
Hesap numarası: IBAN: TR47 0013 4000 0042 5403 9000 01
Açıklama kısmına “Nil Buket Gülergin Ormanı” denilmesi ve isim, adres, telefon numnarası da belirtilmesi gerekiyor.
1 fidan sadece 4 TL.

 

Yazarın Tüm Yazıları