Paylaş
KÜÇÜK ama büyülü bir köy burası... Büyüsü sanki her taşın, her ağacın altına, her duvar dibine gizlenmiş... Bulmak için işte o taşlara dokunmanız, o ağaca sırtınızı yaslamanız, duvar dibinde soluklanmanız gerekiyor. Günübirlik heveslerle; park yeri aramakla, “Bir gözleme atıştırayım, bir de meyve şarabının tadına bakayım” iştahıyla o büyünün farkına varamıyorsunuz...
Şirince’ye kendi efsanesi yetiyor aslında. Kıyamet söylentisiyle, tavernalı eğlenceyle büyüyeceğini sanmak büyük hayal kırıklığı... Bu hayal kırıklığı etkileyici bir enerjisi olan Şirince’nin üzerinde olumsuz enerji yaratmadı da değil. Şirince adıyla bütünleşen Nişanyan Otel’i eski eşi Sevan Nişanyan’ın hapse girmesinin ardından devralan Müjde Tönbekici bu büyüyü canlandırıp herkese
yaşatmak istiyor.
Kavgacı dünyadan uzaklaşıp kendimize döndük
Müjde Tönbekici, 21 yaşında hayran olup sevdiği ve yerleştiği Şirince’yi anlattı bize. Onun sevdiği ve başkalarına da aktarmak istediği Şirince’yi ilk yaşayan biz olduk... Önce, kendi hazırladığı likör ve şerbetleri içtik... Mehmet Usta’yla taş fırında ekmek hikayeleri dinledik, güveç yaptık, 7 Bilgeler Şaraphane Oteli’nin beyaz, rose ve kırmızılarını tattık. Akşamüstü İlyas Tepe’de Nişanyan Otel’in bağ evleri arasında yağmurda gezinip Müjde’den hikayeler dinledik. Lavantaları, defneleri, dağ kekiklerini koklayıp, topladık. Şirince’ye tepeden bakıp soba başında şahane sohbetler ettik. Soba üstünde kestane, mandalina kabuğu kokusunu hatırladık. Sabah Müjde’yle kazların, tavukların, tavus kuşlarının yolcu etmesiyle dağ tepe aştık. Dağdan inen suyun izini sürdük. Kavgayı, bağırış çağırışları, yüksek sesleri unuttuk. Kendimize döndük.
Müjde Tönbekici, Şirince’de kendi yaşadıkları ve sevdikleri dünyayı başkalarının da yaşamasını istediklerini anlatırken, yüzü tepeden baktığımızda görünen birkaç çirkin yapılaşmanın canını nasıl yaktığını da yansıtıyor. Yıllar içinde ilmek ilmek dağları, tepeleri dokuduklarını bir yandan anlatıyor ve “Aslında Sevan tüm bunlar için şu an hapiste yatıyor” diyor. Oteli Sevan Nişanyan’ın 2 Ocak’ta hapse girmesinin ardından devralan Müjde Tönbekici‘nin yapmak istediği çok şey var. Mutfak atölyeleri, dağ yürüyüşleri... Biz sadece birkaçını yaşıyoruz.
Evlerin ve otelin hikayesi
“Vakti zamanında buraya üç katlı apartman dikmişler. Sonra bitiremediler, o inşaatı biz aldık. Bizi rahatsız etti biraz. Çünkü Şirince’de bütün evler yataydır, o dikey bina apartman görüntüsü veriyor ve çok çirkin görünü- yordu. Aylarca kafa patlattık bu yüksekliği nasıl kırarız diye ve şu an teras olarak kullandığımız kemerleri
yaptık. ‘Duvarları nasıl değiştirelim’ diye düşünürken, eski Efesliler buraya göçtüklerinde burayı ‘Dağlardaki Efes’ diye isimlendirmiş. Bu da bizim ilham kaynağımız oldu. Antik Efes’teki yamaç evlerinden esinlendik. Orada ne hoşumuza gidiyorsa, onu buraya aplike ettik. Eski insanlar bir binayı 3-5 yılda yapıyorlarmış. Şimdi koca gökdelenleri bir yılda bitiriyorlar. Yavaş yapmanın sindirmesi var. Sevan’la şunu anladık ki her şeyi iki kere yapıyoruz. Örneğin merdivenleri üç kere bozduk yaptık. Hiçbir zaman mimar kullanmadık. Şirince’ye geldiğimde ve yaşadığım evi aldığımda 21 yaşındaydım. Mimarlarla çalışmak hiç aklıma gelmedi. Şirince’nin kendisi inanılmaz bir etüt laboratuvar. Yıkılmış evler var, onlara bakıp yapı tekniklerini görüyorsun.
Bu evler yıkıldığında doğaya karışıyor ve hiç bir atık bırakmıyor. Yerel malzemeyle yapılması, malzemeyi katır sırtında buraya getirmen lazım. Benim çıkış noktam buydu. Benim kendi evim de ahırdı. Bunu tamir ederken Yahya Ustam vardı, hayatında elektrikli testere görmemiş. Biz onunla yavaş yavaş çalıştık, ben de teknikleri öğrendim.”
Ruhsal ve bedensel arınma
“Şirince’de 1923’e kadar 5 bin kişi yaşıyormuş. Girişteki büyük restoranın olduğu bina, bir okul aslında. Rivayete göre Türkler gelmiş, eski Efesliler göçmüş 11. Yüzyıl’a kadar. Esas ikinci büyük imar planı, 3. Selim zamanında oluyor. Yunanistan’dan çok insan getirilmiş. 1923’te mübadele oluyor gidiyorlar. Bizim Türk ahalinin 1940’larda Şirince’den Selçuk’a ters göçü oluyor. Buradan götürebilecekleri ne varsa;kapı, pencere... Hepsini götürüyorlar. Birkaç yüz aileden sadece birkaç aile kalıyor. Bastığımız yerlerin hep altında ev var. Bu evler doğaya karışıp kaybolmuş. Şirince’nin yeniden canlanması 1980’li yılların başında. İlyas Tepe’nin tam karşısına, ileriye baktığımızda Matematik Köyü’nü görüyorsunuz. Sevan, inşaatlarını yaptı, şimdi Nesin Vakfı’nda. Son zamanların en güzel kütüphanelerden biri oradadır. Biraz altında Tiyatro Medresesi ile Bilim ve Felsefe Vadisi var. Aslında Şirince’de yapmak istediğimiz yıllardır bu. Hem ruhsal hem bedensel arınma. Hem de tiyatro, bilim ve felsefe vadisi...“
Paylaş