Paylaş
TAHA Aksoy, İzmir’de iş dünyasının yakından tanıdığı deneyimli yöneticilerdendi. 2004 yerel seçimlerinde ilk kez siyaset arenasına çıktı. Merhum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın karşısında, AK Parti’den rakip oldu. Ancak kaybetti. Aksoy, seçim sürecinin ardından, 2005’te yapılan 23’üncü Dünya Üniversitelerarası Yaz Oyunları (UNIVERSIADE) Genel Koordinatörlüğü ve İcra Komitesi Başkanlığı’nı başarıyla yürüttü. Ardından da 2007 genel seçimlerinde AK Parti’den İzmir milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. 2009 yerel seçimleri geldiğinde yeniden AK Parti’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterilen Taha Aksoy, bu kez de seçimi Aziz Kocaoğlu’na karşı kaybetti. Sonrasında adı kulislerde, EXPO 2020 adaylık sürecinde dümenin başına geçeceği yorumlarıyla konuşuldu. Ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Aksoy’un, Mersin’de yapılacak 2013 Akdeniz Oyunları’nda en üst nokta göreve getirildiğini açıkladı.
Kuşkusuz, Taha Aksoy denince en dikkat çeken, iki kez İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmesi ve iki önemli spor organizasyonun başına getirilmesi. Aksoy’un hala unutulmayan ve o dönemde çok konuşulan bir sözü var. Taha Aksoy, 2009 genel seçimleri öncesi, Fatih Altaylı’nın hazırlayıp sunduğu Teke Tek programında, “Aziz Başkan’ın dürüstülüğüne diyeceğim yok. Kendi kasamı teslim edecek kadar güvenirim” demişti. Mersin’de 17. Akdeniz Oyunları için gecesini gündüzüne katarak çalışan Aksoy’la hem hazırlıkları hem siyaseti hem de Kocaoğlu’nun 397 yılla yargılanacağı “Büyükşehir Davası”nı konuştuk. Ve sorduk, “Peki, bugün de Kocaoğlu’na kasanızı teslim eder misiniz?” İşte Taha Aksoy’un yanıtları...
Kasımdan beri Mersin’deyim
Mersin’de çalışmalarınız nasıl gidiyor?
- Haziran 2013’te yapılacak 17. Akdeniz Oyunları için Mersin, Şubat 2006’da başvurmuş. Oyunlar için Hırvatistan’ın Rijeka ve Yunanistan’ın Volos kentleri de adaylık başvurusunda bulunmuş. Ekim 2007’de yapılan oylama sonucunda ev sahipliği Volos’a verilmiş. Bunun üzerine Mersin, 18. Akdeniz Oyunları için başvuru yapmış. Ancak Yunanistan’ın içinde bulunduğu ekonomik bunalım, Volos’un yüklenimlerini yerine getirmesini engelleyince, oyunlar, Ocak 2011’de Volos’tan alındı ve Mart 2011’de Mersin’e verildi. Böylece, ev sahibi kentin normal koşullarda 6 yıla yakın olan hazırlık süresi, Mersin için 2 seneyi biraz aşan bir zaman dilimine sıkıştırılmış oldu. Başbakanımızın Akdeniz Oyunları Genel Koordinatörlüğü görevini üstlenmemi istediğini Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç bana bildirdi. Başbakanla yaptığım görüşme sonrasında Ekim 2011’de Mersin’e geldim ve Kasım 2011’de bu görevi üstlendim.
İzmir’i çok ama çok özlüyorum
İzmir’e sık gelebiliyor musunuz?
- İzmir’e, üzülerek söylemeliyim ki, istediğim sıklıkta gelemiyorum. Her ayın birkaç gününü İzmir’de geçirmeye çalışıyorum. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ndeki fahri danışmanlık görevimi aksatmamaya gayret ediyorum. Üniversite–iş dünyası ilişkileri konusunda yaptığımız çalışmaların çok olumlu sonuçları olacağına inandığım için bu görevi sürdürüyorum.
Özlüyor musunuz?
- Yaşamımın değişik dönemlerinde İzmir’den uzak kaldım. Önce üniversite öğrenciliği nedeniyle Ankara’da, sonra öğretim üyesi olarak yurt dışında ve nihayet milletvekili olarak yeniden Ankara’da yaşadım. Nedenini açıklayamıyorum ama, hiçbirinde İzmir’i bu kadar özlediğimi hatırlamıyorum. İzmir’i seviyorum ve niçin sevdiğimi çözümlemeye çalışmıyorum. Yaşadığım şehri sevmek ya da sevdiğim şehirde yaşıyor olmak bana yetiyor. Evet, şimdilerde İzmir’i çok özlüyorum. Bu da çok güzel. Özlem sevgiyi daha da yoğunlaştırıyor.
UNIVERSIADE tecrübenizin çalışmalarınıza ne gibi katkıları bulunuyor?
- UNIVERSIADE, bu projede çalışan herkes için çok değerli bir tecrübeydi. Bu tecrübe hem Erzurum’da yapılan UNIVERSIADE Kış Oyunları’na hem de Trabzon’daki Gençlik Olimpiyatları’na yansıdı. İzmir’de sağlanan başarı büyük spor organizasyonlarının Türkiye’ye getirilmesini kolaylaştırdı. Edinilen tecrübe de bu projelerde çalışanların işlerine çok yaradı. Şimdi Mersin’deki ekibimizde bu büyük organizasyonlarda çok önemli görevler üstlenmiş arkadaşlarımız var. Birlikte Mersin ve Türkiye için çok önemli olduğuna inandığımız bu organizasyonu başarı öyküsüne çevirmeye çalışıyoruz.
EXPO hedefine kenetlenilmeli
İzmir’e tekrar böyle bir büyük organizasyon kazandırılmasını gündeme getirmek aklınızdan geçiyor mu?
- Ben bu tip büyük organizasyonların yapıldıkları şehirler için birer tekil proje olarak ele alınmalarının doğru olmadığına inanıyorum. Başarıyla tamamlandıktan sonra, geride yeni yapılmış veya yenilenmiş spor tesisleri ve bir kent altyapısı, kentin tanıtımı ve oyunlar sırasında sağlanan ekonomik faydalar elbette çok önemli. Ancak, bunlarla yetinilmemeli diye düşünüyorum. Büyük organizasyonlar yapıldıkları kentin kendisine biçtiği vizyona giden yolda önemli adımlar olarak ele alınmalı. Bu bakış açısı ve buna göre davranılması sağlanacak her türlü faydanın kalıcı olmasını sağlar. İzmir büyük organizasyonlara ev sahipliğini en mükemmel biçimde yapabilecek şehirlerimizden bisi, belki de birincisi. EXPO 2020, anlatmaya çalıştığım vizyona doğru yürüyüşte çok önemli bir aşama olabilir. Bana göre İzmir bu proje üzerinde yoğunlaşmalı, gücünü bu hedefe yöneltmeli ve bu projeyi başka konuların üzerine çıkarmalı.
İzmir’in EXPO 2020 adayı gösterilmesi konusunda çabalarınız oldu. EXPO 2020 Genel Sekreterliği için adınız geçti. EXPO 2020 için ne dersiniz?
- Yalnız benim değil, o dönemdeki tüm milletvekili arkadaşlarımın yoğun çalışmaları oldu. Yeniden aday olduğumuzda, EXPO 2015 oylamasından sonra yaşadığımız derin hayalkırıklığı ortadan kalktı, çünkü artık yeni bir hedefimiz olmuştu. Ben, EXPO 2020’nin İzmir için görüldüğünden daha önemli olduğunu ve bizi görülenin çok daha ötesindeki hedeflere taşıyabileceğini düşünenlerdenim.
Çalışmaları, süreci ve Mahmut Özgener’in Yürütme Komitesi’nin başına getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Büyük sevinçle karşıladım. Mahmut Bey, bilgisi, becerisi, enerjisi, insan ilişkilerindeki başarısı ve yüreğindeki İzmir sevgisiyle çok isabetli bir tercih. Ama unutmamamız gereken şey, hiç kimsenin tek başına böylesine büyük bir projeyi başarıya ulaştıramayacağı. İzmir tüm gücüyle Mahmut Bey’in yanında olmalı ve ona destek vermeli.
Büyükşehir’e adaylığı bir daha düşünmüyorum
Şimdiden kimi zaman seçim kulisleri kızışıyor, isimler, hatta sizin adınız da geçiyor. Yeniden adayı olmayı düşünür müsünüz?
- İki defa bu önemli göreve aday olmuş birinin isminin kulislerde dolaşmasını olağan karşılıyorum. Ama ben yeniden aday olmayı düşünmüyorum.
Siyaseti tekrar düşünüyor musunuz?
- Şu anda Mersin’de yapılacak Akdeniz Oyunları’nın başarıya ulaşmasına çalışmaktan başka bir projeye zihnimde ve yüreğimde yer vermek istemiyorum. Pek çok açıdan İzmir’e benzeyen dünya cenneti bu güzel kentin bu başarıyı hak ettiğine inanıyorum. Mersin’den İzmir’e döndüğümde, aktif siyasi görevlerde bulunan arkadaşlarıma nasıl yardımcı olabileceğimi değerlendiririm.
Yaşananlardan büyük üzüntü duyuyorum
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar ve 3 Nisan’da başlayacak davayı nasıl yorumluyorsunuz?
- Hem bu konular özelinde ve hem de hukuki süreçler konusunda bilgimin yorum yapmaya yetmeyeceğini biliyorum. Ancak genel anlamda birkaç noktaya değinmek isterim. Birincisi, yargılama kesin sonuca ulaşmadan, resmi bir makam tarafından suçlanıyor olsalar bile, insanları suçlu görmek ve buna göre davranmak çok yanlış olur. İkincisi, insanların daha yargılanmadan suçlu olduklarının bir şekilde belirlendiği ve bu nedenle de cezalandırılmakta oldukları izleniminin uyanması, çok önemli olduğuna inandığım “adalete güven” duygusunu zayıflatır. Adalete güvenin az ya da yok olduğu bir toplumda yaşamak herkes için çok zor olur. Üçüncüsü, yapılacak tüm yasal işlemleri, kamuda görev yapan ve yapacak olan insanların şevkini kırmadan yapmanın yollarını mutlaka bulmalıyız diye düşünüyorum. Sorumluluktan kaçan insanlarla dolu bir devlet mekanizması yaşamımızı zindana çevirebilir. Son olarak, yalnızca kendimizin değil, başkalarının da özgürlüklerini, onurlarını, itibarlarını korumaya özen gösterdiğimizde daha güçlü bir toplum yapısı oluşturabileceğimize inanıyorum.
Başkan Kocaoğlu’nun 397 yılla yargılanmasını ve yaşananları görünce, “İyi ki seçilmemişim” gibi düşünceler geçiyor mu aklınızdan? Neler hissediyorsunuz?
- Büyük üzüntü duyuyorum. Yargı sürecinin bir an önce adil bir sonuca ulaşmasını diliyorum. “İyi ki seçilmemişim” düşüncesinin geldiği zamanlar oldu ama aklımdan hemen uzaklaştırmaya çalıştım. Çünkü bizler doğru bildiklerimizi yapmakla yükümlüyüz. Neyin hakkımızda hayırlı sonuç getireceği bilgisine sahip değiliz.
2009 yerel seçim yarışında Başkan Kocaoğlu’yla katıldığınız bir televizyon programında, “Aziz Bey’in dürüstlüğüne hiçbir diyeceğim yok. Kasamı emanet ederim” demiştiniz. Düşünceleriniz değişti mi?
- Fatih Altaylı’nın yönettiği bir programda Aziz Kocaoğlu’yla birlikte yer almıştık. Ben, ‘güven’ konusunu irdelerken üç çeşit güvenden birincisinin kişisel güven olduğunu söylemiş ve bu konuda Kocaoğlu’na güvendiğimi anlatmıştım. Mesleki güven, yani insanın icra etmeye talip olduğu iş konusundaki bilgi ve becerisine güvenle stratejik güven, yani insanın yönettiği kurumu hedeflerine ulaştıracağına olan güven konularında ise hiç rahat olmadığımı söylemiştim. Bu düşüncelerimde değişiklik olmadı.
Peki Aziz Kocaoğlu’na bugün de kasanızı emanet eder misiniz?
- Evet.
Paylaş