Paylaş
HER gün yüzlerce kaçak göçmen deniz yoluyla ve insanlık dışı şartlarda kaçmaya çalışırken ya hayatını kaybediyor ya da canını zor kurtarıyor. Göçmen facialarının en büyük sorumlusu ise insan kaçakçıları. İzmir Emniyeti Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü verilerine göre, trafiğin en çok yaşandığı bölgelerin başında Ege geliyor. Ege’yi İstanbul ve Mersin izliyor. Emniyet yetkilileri, göçmen kaçakçılarının hangi yöntem ve yollarla umuda yolculuğa çıkan çaresiz insanları Türkiye’ye sokup kıyı illerine getirdiklerini anlattı.
BASMANE ÜS OLDU
Yetkililer, Basmane’nin üs haline geldiği belirtirken, terör örgütünün göçmen kaçakçısı suç örgütleriyle işbirliği yaparak, çaresiz insanları aldattıklarını ve bu faaliyetlerden finans sağladığının da altını çizdi. İzmir Emniyeti’nin raporlarına da giren tespitlerde şu bilgiler dikkat çekiyor:
“Suriye sınırlarımızda bulunan Hatay, Mardin, Kilis, Şanlıurfa ve Gaziantep illerinden giriş yapmış Suriyeliler; Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Mersin, Osmaniye, Şanlıurfa’ya sığınmacı olarak yerleştirilmiş olup, Avrupa’ya gitmek amacıyla organizatörler tarafından İzmir, İstanbul ve Mersin’e götürülüyor. Buradan Ege kıyılarına getirilen göçmenler, bot ve benzeri deniz taşıtları ile Yunanistan (Kos, Samos, Simi, Midilli, Rodos, Sakız) ve İtalya’ya bağlı adalara ya da tur amaçlı kullanılan yatlarla turist görünümü verilerek direkt olarak Yunanistan ve İtalya’ya götürülüyor. Ancak birçoğunun hayali daha başlamadan denizde sonlanıyor.”
YÖNTEM DEĞİŞTİRİYORLAR
Emniyet’ten alınan bilgilere göre göçmen kaçakçıları teknolojiyi kullanıp yöntem değişikliğine de gidiyor. Önceleri sürat tekneleri, motor yatlar, gezi yatları ile yaptıkları kaçış planlarını artık şişme botlarla değiştirdiler. Bunun nedeni ise tekneyi kullanacak bir kaptana ihtiyaç olmasıydı. Bu da yakalanma ve kaçakçıların ceza alma riski demekti. Özellikle geçen yıldan bu yana kaçakçılar şişme botlarla umut yolcularını taşımaya başladı. Ancak bunlar da risk taşıyordu. Batma tehlikesi ve daha çok ölüm onları ilgilendirmiyordu. Bu yöntemin risksiz olması önemliydi. Böylece kaçakçılar artık motor yatlar ve balıkçı tekneleri yerine kaptana gerek olmayan zodyak botları kullanmaya başladı. Bu botların fark edilmesi ve yakalanma riski daha az gibi gözükse de ölüm ve kaza riskini artırdı. Şişme bot yöntemindeki son yenilik ise internet üzerinden sipariş verilmesi oldu. Böylece karada dikkat çekilmiyor, bot taşıma sıkıntısı yaşanmıyordu.
Şimdilerde bir yöntem geliştiği de anlatılıyor. Birkaç kez kaçmayı deneyip başarılı olamayan ve organizatöre parasını kaptıranlar kendileri bir araya geliyor ve aldıkları botla kaçıyor.
TEK TEK BIRAKIP DÖNÜYORLAR
Son zamanlarda özellikle Bodrum’da bir yöntem daha gelişti. O yöntemle ilgili de kaçış hazırlığı yapan göçmenler şu bilgiyi verdi; “En garanti, ama en pahalısı jet-ski ile kaçış. Sürat teknesi de... Yakalanma ve facia şansı sıfır gibi. Kuşadası, Ayvalık, Bodrum gibi Yunan adasına yakın yerlerde jet ski ile tek tek bırakıp dönüyorlar. Kalabalık sahil güvenliklerin dikkatini çektiği için az kişi ve tek tek daha garanti oluyor. Ancak bunun tarifesi pahalı. Zengin Suriyelilerin parası buna yetiyor. 5 ile 10 bin Euro arasında değiştiğini biliyoruz.”
SURİYELİ KAÇAKÇILAR ARTTI
İzmir Emniyet Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre son operasyonlarda yakalanan Türkler şebekelerin şoför, yol gösterici, ulaştırma gibi konumlarındayken yönetici ve para trafiğinin başındakiler artık Suriyeli. Nedeni Suriyeli’nin Suriyeli’ye güveni. Daha önce dolandırılma, kandırılma, Yunan adası yerine başka bir kıyıya bırakılma gibi olaylar ortaya çok çıktı.
TARİFE DEĞİŞİYOR
Basmane’de konuştuğumuz gençler tarifeyi şöyle anlatıyor: “Afrikalıların parası olmadığı için onlardan daha az alınıyor. Ama Suriyeliler’den 1000-1500 Euro civarı. Bu botun şekline göre değişiyor. Motoru olan şişme botlar var, kürekle gidilenler var, büyük şişme botlar var, küçük şişme botlar var. Tarife bu ayrıntılara göre değişiyor. Ama en önemlisi herkes güvendiği bir kaçakçı istiyor. Organizasyonun el altındakiler adam buluyor. Organizatöre bildiriyor. Grup toplanınca telefonla gelecek haber bekleniyor. Grubu organizasyonun getir-götürcüsü, bırakılacak noktaya götürüyor. Burada organizasyonun bottan sorumlusu botu şişirip, yolculara yön tarifini yapıp adaya doğru gönderiyor. Tabii ki bu büyük mafya. Bunun kendi ülkenden kaçış noktalarındaki ayaklarını ve vardığın ülkedeki ayaklarını da düşünürsen. Büyük bir uluslararası organizasyon.”
EMANET KASALAR
Geliştirilen yöntemler arasında son zamanda sıkça rastlanan emanet ya da kasa diye adlandırılan organizasyonlar bulunuyor. Bunlar kasa görevinde oluyor. Kaçacak yolcu parayı onlara emanet ediyor. Karşıya geçtiğinde arıyor, şifreyi söylüyor, onu karşıya geçirmeyi başaran diğer organizasyon elemanı kasadan bu şifreyi söyleyip parasını alıyor. Kasa toplam ücretten yüzde 10 alıyor. Yolcu bulan elemanın da yine aldığı komisyon yüzde 10 olarak aktarılıyor.
PARASINI KAPTIRAN KAÇAKÇILIĞA BAŞLIYOR
Son dönemde İzmir Emniyeti Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün yaptığı önemli operasyonlardan biri bu yeni yöntemlerin ortaya çıkmasını da sağladı. Suriyeli insan kaçakçısı Said S.’nin ‘Sahil Turizm’ ismiyle kurduğu şirket üzerinden 400 milyon liralık para transferleri yaptığı anlaşıldı. Aramalarda, para miktarlarının yazıldığı ajandalar ve para sayma makineleri ele geçirildi. Çökertilen şebekenin Mersin ve İstanbul’da da göçmen kaçakçılığı yaptığı belirtilirken 11 kişiden biri ve elebaşı olan G.K.’nın hikayesi ise Oscar’lı filmlere taş çıkaracak cinstendi. Çetenin elebaşısı G.K. , emniyetteki ifadesinde savaş öncesinden başlayarak nasıl insan kaçakçısı olduğunu anlattı. G.K.’nın etkileyici hikayesi hem savaşın, hem de insan kaçakçılığının geldiği boyutları bir kez daha göz önüne serdi. G.K. hikayesine savaştan önce Suriye’de bir ayakkabı fabrikası olduğunu anlatarak başladı: “Savaşla birlikte şartlar zorlaştı. Fabrikamı bırakıp Türkiye’ye kaçtım. Önce İstanbul’a gittim. Burada ayakkabıcılarda çalıştım. Bulunduğum yerin zenginlerindendim. İstanbul’da zorlanınca İzmir’e geldim. İzmir’de ayakkabıcılık işi yapmaya başladım. Çok zorluk çekiyordum. İnsan kaçakçılığında iyi para olduğunu duydum. Bu işi yapmaya karar verdim.” Bu olayın ardından ya parasını kaçakçılara kaptıran ya da burada geçinemeyip insan kaçakçılığına başlayan Suriyeliler’in hikayelerinin çoğaldığı da ortaya çıktı.
150 MİLYAR DOLAR GETİRİSİ OLAN SEKTÖR
Amerika Dışişleri Bakanlığı Temmuz sonunda Yıllık İnsan Kaçakçılığını Önleme Raporu’nu yayınladı. Raporda, dünyanın hemen her ülkesinde milyonlarca kişinin insan kaçakçılarının eline düştüğü belirtiliyor. Raporda; fuhuş, uyuşturucu ticareti, terör, çocuk köleler ve göçmen ticaretinin oluşturduğu genel insan kaçakçılığı verileri bulunuyor. Raporda Türkiye ile ilgili de bölüm dikkat çekiyor. Durumu “modern kölelik” olarak tanımlayan raporu açıklayan Dışişleri Bakanı John Kerry, insan kaçakçılığı ve modern köleliğin yıllık 150 milyar dolar getirisi olan bir “sektör” olduğunu söyledi.
2015’TE PATLAMA
İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün verilerine göre son üç yılda göçmen kaçakçılığı istatistikleri şöyle:
2013 YILI (TAMAMI) İL GENELİ İSTATİSTİĞİ
TARİH OLAY SAYISI ŞÜPHELİ TUTUKLU
01.01.2013
31.12.2013 22 80 39 26 TÜRK
13 SURİYE
-----------------------------------------------------------------------------------------------
2014 YILI (TAMAMI) İL GENELİ İSTATİSTİĞİ
TARİH OLAY SAYISI ŞÜPHELİ TUTUKLU
01.01.2014
31.12.2014 47 168 80 52 TÜRK
24 SURİYE
2 AFGAN
1 TUNUS
1 FİLİSTİN
-------------------------------------------------------------------------------------------------
2015 YILI (01.01.2015 – 08.09.2015 TARİHLERİ ARASI) İL GENELİ İSTATİSTİĞİ
TARİH OLAY SAYISI ŞÜPHELİ TUTUKLU
01.01.2015
08.09.2015 156 261 133 103 TÜRK
30 SURİYE
YARIN: KAÇAK PAZARI
Paylaş