Alaçatı mahalle değil ilçe olsun

Alaçatı... Başka bir ülkeye geldiğiniz hissini uyandıran taş evleri, sakin sokakları, mavi sularında salınan sörfleri, kafeleri, butik otelleri, hiç yorulmadan dönüp duran yel değirmenleriyle son yılların dünyaca ünlü turizm merkezi.

Haberin Devamı

Dünyanın sayılı sörf merkezleri arasında bulunan Alaçatı bundan 10 sene önce pek de bilinmezken, 2000’li yılların başından itibaren hızlı ama düzenli bir yükselişe geçti. Bu yükseliş model olarak gösterildi. Çünkü turizm cennetlerinin gözde olmasıyla birlikte başlayan curcuna Alaçatı’da öne çıkmadı.
Belediyenin korumacı anlayışla getirdiği ‘Alaçatı Yasa’ları, Alaçatı’yı korudu. Planlı gelişen, kuralları bozulmayan bir cennet oldu. Plastik masadan tutun da renkli şemsiyeye, yüksek sesli müziğe, hanutçuluğa kadar birçok şey Alaçatı’nın olmazları, taviz verilmeyen özellikleri olarak kabul edildi.
33’üncü ilçe olalım
Ancak bugünlerde Alaçatı’da bir hareket, bir itiraz var. Önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelmesi beklenen, 13 ilin büyükşehir ilan edilmesini de içeren Büyükşehir Yasa Tasarısı, Alaçatı’yı hareketlendirdi. Son yasa tasarısında Çeşme’ye bağlanacağı konuşulan Türkiye’nin dünya turizmde marka haline gelen beldesi Alaçatı, İzmir’in 33’üncü ilçesi olmak için harekete geçti.
Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, beldenin sekiz yılda geldiği noktaya dikkat çekerek, ilçe olmayı çoktan hak ettiklerini söyledi. Yaz nüfusunun 150 bine ulaştığını belirten Dalgıç, “Yasa çerçevesinde yaklaşık bin 21 belediye kapatılacak. Biz de bu süreçte Alaçatı niye ilçe olmalı diye anlatmaya çalışıyoruz. Alaçatı, Side, Göcek, Belek, uluslararası marka olma değeri taşıyan beldeler. Ülkenin tanıtımı için itici güç olanların kapatılmamasını söylüyoruz. Bunları anlatmaya çalışıyoruz hükümet nezdinde de” dedi.
Yapılanlara yazık olacak
İlçe olmak istediklerini kamuoyuna anlatmaya devam edeceklerini kaydeden Başkan Dalgıç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alaçatı’da da herkes, sivil inisiyatiften siyasal kesimlere, vatandaşa kadar bu işin arkasında. Alaçatı, kaçak yapılaşmanın olmadığı, butik otelleri, restoranları, taş evleri, yel değirmenleri, festivalleri ve binlerce dönüm turizm gelişim alanlarının yanı sıra aynı çapta turizm yatırım alanlarının bunulduğu bir yer. Port Alaçatı Projesi de dahil, rüzgar sörfü için dünyanın en gözde merkezi olması ve diğer artılar gözetildiğinde Alaçatı kesinlikle ilçe olmayı hak ediyor. Özel ya da kamuda kimseye de tek kuruş borcumuz yok. 30 odadan 3 bine çıkan konaklama kapasitesiyle Alaçatı, gelişiminin yüzde 40’ını tamamlama aşamasında. İlçe olursak bu gelişim şahlanır ve Türkiye’de örnek oluruz. İlçe adayı yerleşim merkezleri, model olarak alabilecekleri bir yapıyı görürler. Hatta mevcut ilçeler bile bizim izlediğimiz yolda ilerleyebilir. Bu örnek, turizmci için büyük bir fırsat. Eğer başka bir belediyenin mahallesi konumuna düşersek tüm bu yapılanlara yazık olacak ve bir marka kaybetmiş olacağız. Kapatılırsa Türk turizmi büyük emeklerle elde edilmiş uluslararası üne sahip bir merkez ortadan kaldırılmış olacak. Bu, markalaşma sürecini
hızla devam ettiren bir ismin yok olması demek. Ülke ve İzmir turizmi için bir kayıptır. Demokrasinin de temel kuralı yerinde yönetimdir.”

Haberin Devamı


Alaçatı kanunları
Bu kanunlara göre; Alaçatı’da sabaha kadar yüksek sesli müzik yayını yapan bar veya diskotek yok, sokaklarda canlı klasik müzik dinletileri var. Akşam yemeğinizi yerken duyacağınız, melodileri rüzgârın taşıdığı arp ve keman konserleri var. Plastik sandalye ve masalar yok, güzel sanatlar fakültesi öğrencileri tarafından hazırlanmış hepsi birer sanat eseri olan dükkan tabelaları var. Dünyaca ünlü heykeltıraşların katıldığı çalıştaylar ve meydanlarda onların ortaya koydukları eserler var. Her dükkanın, restoranın önünde mutlaka çiçek var. Geçmişleri yaklaşık 100-150 yıllık, öteden beri çok iyi korunmuş ve şimdi de korunan bin 300 taş ev var.

Yazarın Tüm Yazıları