Paylaş
Kim istemez henüz birkaç saat önce tarladan kopup gelmiş biberi, domatı pazar çantasına doldurmayı? Yerdeki sergiye dizilmiş birkaç avuç biber, birkaç tutam taze ot satan köylü teyzeyle hem sohbet edip hem alışveriş yapmayı? En hormonsuzundan sebzeyi meyveyi gönül rahatlığıyla almayı... Bir de nostaljisine kaybolduğunuz kadın el işleri, unutulmuş zanaatlar varsa o pazara doyulmaz.
Salı günleri kurulan Tire pazarı işte böyle bir yer. Bölgenin hatta Türkiye’nin en büyük üretici pazarı olduğu söyleniyor. Dört bin tezgah kurulan pazar için çevre il, ilçe ve köylerden binlerce üretici ve pazar esnafı geliyor. Belediye Başkanı Tayfur Çiçek, ilçeye üretici, pazarcı ve alışveriş etmek için gelen vatandaş ve turistler olmak üzere 25 bin civarında giriş yapıldığını söylüyor. Pazarı dünyaya açmak için projeler geliştiriyor.
Bir salı sabahı biz de tutuyoruz Tire’nin yolunu… Kayboluyoruz sokaklarda. Tire pazarı öyle büyük ki neredeyse tüm esnaf salı gününün gelmesini iple çekiyor. Tüm hazırlığını pazara göre yapıyor. Tire merkezin büyük bölümünü kaplayan pazara turlar düzenleniyor. Elinde fotoğraf makinası ve rehber eşliğinde gezen Japon, Alman, Fransız turistlere rastlamak o kadar olağan ki! Bir de çevreden, tatil merkezlerinden gelen yazlıkçı turizmi var. Pazarda iğne atsan yere düşmüyor. Her meyvenin, her sebzenin en al benilisi buraya toplanmış sanki! İnsan hangi tezgahtan alışveriş edeceğine karar veremiyor. Çünkü hepsi taze, hepsi diri, hepsi kaliteli.
El işi göz nuru
Ara sokaklardaki üretici tezgahları daha da albenili. Yere tezgahını örtüsünü sermiş teyzeler amcalar bahçelerinden getirdikleri taptaze ürünleri satıyor. Kimi bir avuç kimi bir kucak, kimi bir sepet... Ama hepsi mis gibi. En çok da otlar ilgi çekiyor. Ege’nin şifası bol onlarca otu bu tezgahlarda bulunuyor.
Bu pazarda saatlerce kaybolmuş gibi geziyor insan. Bir ara hem sıcak hem yorgunluk çökünce meşhur buz gibi koruk suyundan içip nefesleniyoruz. Sonra ver elini el emeği göz nurlarının satıldığı tezgahlar. Rengarenk iğne oyaları, tülbentler, masa örtüleri, havlular, çarşaflar, peştameller… İnsan bu el emeklerine dokunmaya kıyamıyor. Bir de tahta oymacılar var bu bölümde. Unutmaya yüz tutmuş elekler, oklavalar, sofralar, kaşıklar… Hepsi boy boy dizilmişler alıcı bekliyor.
Tire’ye gelip de “Semerciler sokağını görmeden olmaz” diyorlar. Bakırcılardan antikacılara keçecilerden semercilere, eğercilere ne ararsanız var bu sokaklarda da. Tüm unuttuğunuz eşyalarla Tire pazarında bir salı günü tekrar buluşabilirsiniz.
Tire Belediye Başkanı Tayfun Çiçek, hinterlandı en büyük pazara sahip olduklarını söylüyor ve artık dünya pazarı olma yolunda ilerlediklerini projeleri sıralayarak aktarıyor; “Ege’nin hatta Türkiye’nin en büyük pazarı. Özellikle de üretici pazarı olarak öne çıkıyor. Ayrıca burası geleneksel bir pazar. 600 yıllık, Beylik Dönemi’nden bu yana kesintisiz en büyük Pazar. O zamanlar bereket dualarıyla açılan tek pazarmış. Cumaları da küçük bir pazarımız kuruluyor. Ancak ‘Salı Pazarı’ artık sınırları aştı. Bu pazara sadece esnaf değil köylü kadınlar, köylüler de kendi ürünleriyle katılıyor. Dört bin tezgah kuruluyor. Bu demektir ki 20 binden fazla insan geçimini bu pazardan sağlıyor. Tire’nin nüfusu 54 bin ancak pazarın olduğu günler bu nüfusa 25 bin civarında kişi ekleniyor. Dağlardaki üreticiden ovalardaki köylüye kadar neredeyse tüm çevre buraya toplanıyor. Bir de alışveriş için gelenler var. Köy ve ilçeler dışında bir de turlarla gelen yerli ve yabancı turistler var. Yaz aylarında da çevredeki tatil yörelerinden sitelerden buraya otobüs kalkıyor. Pazarın adını artık dünyaya duyurmak, tanıtmak istiyoruz. Bunun için projeler geliştiriyoruz. Web sitemizi ve interneti bu konuda etkin kullanacağız. Bir de bu pazarın önemli özelliklerinden biri unutulan el sanatlarının ve zanaatkarların hala yaşıyor olması. Kent Müzesi kuruyoruz. El sanatları ağırlıklı olacak. Dokuma tezgahları, nalıncılar, yorgancılar, mutaflar, semerciler, ipekçiler, keçeciler hala mevcut. Örneğin Osmanlı’nın bile iç çamaşırları eskiden burada dokunurmuş buna beledi dokuma deniyor. Bu sanatları yaşatacağız. Urgan ve halatçılık da hala burada yaşıyor. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u alırken gemilerin çekildiği halatlar Tire’den gitmiş. Günümüzde de en büyük urgan ve halat fabrikalarından biri hala burada. 23 ülkeye ihracat yapıyorlar. Tüm bu özellikleri projelerle destekliyoruz. Pazar çevresindeki bedesten ve hanların projelendirilmesiyle farklı bir boyut kazanacak. Projeler hazır, yapım ihaleleri olduğunda pazarımız daha büyümüş olacak.”
Paylaş