Dolunay halinde başımızın üstündeki yerini almıştı.
Elimle biraz uzansam tutacağımı zannettiğim bir mutlu andı.
Uzun uzun bakışmıştık dolmuş ay ile.
Bir ay vardı, bir ben, bir aşık erkek, bir de ona aşık arkadaşım.
Gözlerine bakarak, aşkını anlattı ona,
Ben şahit aşık dostlarıma,
Aşkı dinliyorum ay misali Kalkan’da.
Kadın anlatınca aşkı,
Cevap bekledik beraberce diğerinden,
Manzaraya karşı.
Durdu ve beklenmedik bilgece bir cümle kurdu anımıza.
‘Söylenen sözler niye önemlidir bilir misin’ dedi.
Söylediğin her kelime havaya yazılır aslında.
Sen farkında olmasan da,
Dudakların sonsuza satır yazar.
Sen gidersin,
Bir daha gelirsin,
Sözünü tutmazsan, söylenmişlerin gelir seni bulur.
Söylenen her şey havada asılı kalır,
Söz hele sevgi olmuşsa;
Evren seni bekler.
Seni izler, söz verilmiş sevgiler.
O sene içinde evlendiler...
1986 Ağustos, Kalkan
***
Havaya yazılan kelimeler!
O uzak anıdan sonra ben bu cümleyi hep hatırladım. Hızlı akan binlerce şeylerin arasında; durup aşık bir adamın evrene yazdırdığı bu garip inanış gelir aklıma. İnanırım, inanarak kelamlarımı havaya savurmadan önce bir nefes düşünürüm. Bu oluşumda, bu bedenimde şimdi ne yazdırıyorum acaba evrene diye.
Ağır geliyor aslında bilincine varınca.
Yaşamını düşününce insan ve de özellikle kızgınlık anları denen delice kanın lav olduğu anlarda!
Neler söyledik sevdik, sevmedik etrafa?
Bildik bilmedik kaç söz verdik dosta düşmana?
Kaç kere sevdik dedik ve vazgeçtik?
Kaç kez insan yüreğine baktık da, doğruyu söyledik dürüstçe,
Kimlere ne sözler verdik de unutmuşa, yapmamışa döndük işimize gelip,
Çıkarsız kaç doğru sevgi sözcüğü yazdırdık sonsuza?
***
Farkına varmak böyle bir biçim olsa gerek. Niye olduğumuzun cevaplarını ararken, hepimizin aynı çember içinde olduğumuzu unutmamak gerek bence. Yapılan her şey, iyisiyle, beteriyle hepimizin hanesine yazılıyor. Hele sevgi acısını, bence insan sevgisiz kalmak gibi ağır bir yok oluşla ödüyor. İşin sırrı sevgiyi bilmekte sanırım. Aşkı bol keseden dağıtılmış cümlelerde değil de, azında ve de özünde bulup paylaşabilirsek eğer daha SAHİCİ olabiliriz diyorum. O zaman sahici sözlerle buluşur belki dudaklarımız. Sahicikten severiz, sahici hayatlar yaşarız, kendimiz gibi oluruz hiiiç başkasına benzemeden! Sahici seçimler yaparız, gerçekten beğendiğimiz için gidip bir şey satın alırız ve giyinirken mutlu oluruz. Çünkü o bizim sahiden SEVEREK aldığımız bir şey olduğu için biz oluruz.
Sahiden güleriz, bir sabah vakti belki yalın ayak en yakın toprak parçasında iki dakika yürüyüveririz, sahiden kocaman severiz birini, birilerini, sevmediklerimizi de sahiden belirleriz ve yapmacıksız onları yargılamayız. Sözümüz de sahici olur ve evrene boşu boşuna çöp sözcük yollamayız böylece.
***
Havada uçuşan milyonlarca sözcüklere bakıyorum
Sahiplerinle bir şekilde, bir yaşamda buluşacak satırlar.