Hafta sonu İzmir’deydim. 10’uncu Uluslararası İzmir Tekstil ve Hazır Giyim Sempozyumu’na davet edilmiştim.
Güzel ve sıcak İzmir’e kim gitmek istemez. Üstelik konuşma yapacağım konu da ‘Bir moda tasarımcısı gözü ile Türkiye de Markalaşma’ olunca, ver elini Çeşme Altın Yunus.
* * *
Otelden içeri girdiğimde, boyunlarında mavi kordonlar asılı yüzlerce insan ile karşılaştım. Üç salonda sürdürülen sempozyumun son günü olmasına karşın, arı misali telaşlı bir koşturma yaşanıyordu. Konuşmacı olarak yurt dışından da konularında uzmanlaşmış akademisyen ve profesyoneller de davet edilmişti. Sempozyumu Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü ve yine aynı Üniversiteye bağlı Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma-Uygulama Merkezi birlikte düzenlemişler. Sempozyumu destekleyen oldukça kalabalık uzunca bir liste var. Birlikler ve derneklerin dışında özel sektörden de destekleyen çok firma olduğunu görmek beni çok mutlu etti.
* * *
Ülkemizde tekstil sektörüyle ilgili herkesin neredeyse ismini görebileceğim kitapçığı incelerken, ister istemez nostalji bulutunun içerisine dalıvermişim. İlkler listem sıralanıverdi önümde bilgiç bilgiç. Ben moda tasarımcısı olmak istiyorum hayalleri, acaba hangi okula gitmeliyim endişesi, araştırma süreci, arada yakamı bırakmayan heyecan dalgaları, okul bulamam üzüntüsü, (Ben üniversite sınavlarına hazırlandığım 1980- 81 yıllarında Moda bölümü Türkiye de henüz yoktu. Bu tarihten bir iki sene sonra programa alınmıştı.
* * *
O dönemler Akademide yalnızca Sahne Sanatları bölümü vardı), derken bir mucize Vakko ve Vitali Hakko ile tanışma (Şu an okuduğunuz Hürriyet Gazetesi’ndeki bir iş ilanı sayesinde gerçekleşmişti!) ve çalışma, eğitilme, öğrenme ve sabretme dönemine başlama.
Tam 22 yıl. Şaka gibi! Düşününce , geçmiş ve gelecek birbirine karışıyor ve garip bir harman şeklinde avuçlarıma doluyor. Sevgi ile saklıyorum bu harmanı, içime saklayıp konuşma yapacağım salona doğru sıcak ekimin deniz kokusunu da alarak yürüyorum.
* * *
Aynı amaca ve aynı işe gönül vermiş kişilerle buluşmayı çok seviyorum. O kadar çok ortak nokta ve bir o kadar da çok farklı bakış açısını paylaşmak insanı hayata karşı iyi motive ediyor.
İnsanın en saydam noktası gözlerdir ve bakışlar en net halidir. İçinden geçenleri bir tek gözler perdeleyemez bence. O gün salonda benimle buluşan gözlerde ben hep aynı duyguyu gördüm.
* * *
Başarma isteği. Akademisyenler, öğrenciler, profesyoneller. Herkes başarma isteği ile beni dinlediler. Bu aktif enerjiden çok ama çok ekilendim. Beni bir an bile bırakmayan ve her fırsatta birikmiş onlarca sorularını benimle paylaşan gözleri ışıklı öğrenciler, sürdürdükleri öğretme ve eğitme platformuna sonuna kadar inanan ve gelecek için daha kalitelisini hayal eden öğretmenlerine bin kez daha saygı duydum. Moda tasarımcısı olmayı hayatına yazmış bir öğrencinin bana anlatmak istediği o kadar çok şeyi vardı ki.
Konuşmak yetmedi, hislerini bana sayfalarca mektuplar yazarak anında elime tutuşturdu. Ege Giyim Sanayicileri ve Ege İhracatçılar Dernekleri’nden yöneticilerin de gözlerinde aynı parıltı vardı. Haklıydılar o gün oradaki pozitif gelecek enerjisi her kişiyi öylesine sarmıştı ki; işte dedim kendi kendime gerçek bir kaliteli gelecek planlama platformu, yaşasın!
* * *
Avrupa Birliği, dilimize en çok dolanan bu iki kelime hakkında herkesin söyleyeceği bir yorum mutlaka vardır. Nacizane iki kelam edeyim dedim, bu önemli iki kelime hakkında. Son derece yalın bir cümle kuracağım. Amaç, birliğe girmenin ötesinde daha gerçekçi bir hedefe yönelmeli bence. Her ne yapıyor isek, hangi iş konusunda çalışıyorsak veya okuyorsak veya hangi ürünü tarlada yetiştiriyorsak veya memur isek her neresinde bu özel yurdun her ne dalda çalışıyorsak, daha kaliteli üretmeye çalışalım lütfen.
* * *
Kaliteli üretim kaliteli iş anlayışını, kaliteli iş anlayışı daha kaliteli insan ilişkilerini, daha kaliteli insan ilişlileri de daha algısı temiz, düşüncesi özgür, yaşam amacı ışıklı, evrene saygılı toplumları yaratır. Kaliteli Gelecek Platformu böyle oluşturulur.
Hedef, ulusça bu olmalıdır. Daha geniş düşünmeyi öğrendiğimiz gün, gerçekleri de daha net göreceğiz bence.
O gün pırıltılı bir gelecek modeli gördüğüm İzmir’ de herkesin gözlerinde aynı ışıltı vardı. Uzunca zamandır, içimi burkan karamsar gelecek sorularıma ben çok özel bir cevap aldım o gün. Darısı bu temiz cevabı arayan ve bunu yaşamına koyacak herkesin başına olsun.