Kadın olmanın en şanslı tarafı nedir biliyor musunuz?
Devamlı ve ani dönüşlerle fikrinizi değiştirebilirsiniz.
Evet! Bu kesinlikle özgürlük demek.
Özgün ve özgür fikir bu olsa gerek.
Hadi, bir dürüstlük rüzgarına kapılıp, İstanbul’un lodosu gibi kısa süreli ama hayli etkili, doğruyu söyleyelim.
***
İşimize gelmesi ya da gelmemesi ile ilgisi yoktur bu değişimin. Hedefi de yoktur. Önceden planlanmışlığı, düşünülmüşlüğü hiç mi hiç yoktur. Daha çok alıştırma gibidir bu ani fikir dönüşleri. Tıpkı düz bir kır yolunda araba ile giderken, karşınıza gelen ani virajlar gibidir.
Bakalım, refleksler ne durumda? Dönüşler sağlam mı? Zorluklar karşısında hamleler nasıl türünden geleceğe hazırlıktır bunlar. Bu alıştırmalar yalnız ve yalnız erkekler üzerinde yapılır. Herhangi bir kadın üzerinde katiyetle geçersizdir.
***
Rüyamda bir tanrıça görmüştüm bir zamanlar. Zenci idi ve kıvır kıvır saçları ile ihtişamlı bir hali vardı. Bir de gülümsediğini anımsıyorum rüya zerreciklerimden.
Öyle bir gülümseme ben hiç mi hiç görmedim. Görmedim böylesine içten, böylesine sahiplenici ve özgür bırakıcı. Bana beni hatırlatıcı. Böylesine kadın oluşu. Uyandığımda beynime çakılı kalan ‘oh’ cümlesi, ‘Bu yaşamımda iyi ki kadın olmuşum’du.
***
Bence her kadın bir tanrıçadır. Kendi diyarının, kendi evinin, kendi mutfağının, kendi yatağının farklı volümlerdeki tanrıçasıdır. Garip bir güce sahiptir kadın. Annedir çünkü. Anne olmanın her mutluluğunu ve her ağır sızısını dipten yaşar. Çok yüzlüdür. Kadın kelimesinin açılımında bir sürü ok çıkar sağa sola doğru.
Bir ok çıkardım varlığımından = Kadın... Bir ok daha sola doğru = Bir erkeğe dişi... Bir ok sağa = En güçlü olma durumu; anne... Bir ok daha ortadan = Bir evlat, bir torun... Hadi bir ok daha kalın çizgili = Hayat seçimi, bir meslek... Üstten bir ok = Dost birilerine kısa yoldan = Seçilmiş tüm hayatlar boyu hep hissetmek, hep algılamak, her şeyi ve hep olmak bir şekilde = KADIN...
***
İşte bu yüzden biz kadınların anlık fikir değiştirme dürtülerine hakkı vardır. Öylesine çokları hissedip yaşarken hep aynı fikirde seyahat etmenin imkanı yoktur tabii ki... Eğlenceli, gürültülü özgürlükler bizlere helal olsun diyorum
Ne zaman bir kadın duysam, okusam gazetelerden -ki o kadın hüzne bulanmıştır- o kadın kadınlığına inkar yolunu kaybetmiştir, o kadın içini dinlemekten vazgeçmiştir diye üzülürüm. Annelik onurunu taşıyan bir varlık iç sesini hiç kaybetmesin dilerim. Dilerim sevgi o kadın yüreğini hep yakalasın.
Zira hayat yeterince hırpalayıcı özleri. Gerçek öz sevgiden yoksun kalırsa, ondan doğan çocuklara kim anlatacak bu sevgiyi.
İşte bu yüzden biz kadınlar ani fikirler arasında, erkeğin bu hayli net, hayli katı kıvamlı dünyasında, bazen şaşkın, bazen sersem, bazen komik dolanır dururuz. Bedenimizden çıkan ok sayısı arttıkça çok yörüngeli; biz kadınlar daha bir inceliriz eksenimizde.
***
Dışarıdan yıkılmaz gibi görünse de duvarlarımız, aslında ‘çıt’ diye kırılacak filizi bir fidanız. Bu filizler hiç kırılmasın isterim. Gencecik, körpe bedenler töre kurallarına verilmesin isterim.
İsterim ki her kız çocuğu kendini şanslı bilsin. Aileye gelen her bir dişi varlığın bir bereket olduğunun bilincine artık varsın.
Kadın, kıymettir. Bakılmak, özenle sevilmek, özgürce paylaşmak ister. Kadın değişimdir. Değişim cesarettir. Cesaret bilinç ister. Bilinç yükseltmekte önce kendini, sonra farklı cinsi sevmekle başlar. Sonuçta hepimiz aynıyız. Bunu unutmamak gerek.
***
Bir rüya daha görmüştüm bundan tam onüç sene önce. Rüyamda bana gülücükler dağıtan kızımdı. O doğmadan önce gülücükleri doğmuştu içime.
Sabah uyandığımda içim huzur, içim gül dolmuştu. Ne hak etmiş hissetmiştim kendimi sabahın erkeninde. Ben ne güzel bir şey yapmışım ki Tanrı bana bir kız emanet ediyor demiştim.
Kadın emanettir. Bir gün bir başkalarına kıymet, bir başkalarına huzur, bir başkalarına anne olmak için zaten yola düşecektir. Kadın nüfusunun az farkla da olsa üstünlük içinde olduğu Türkiye’de; rüyam, kadınların özgürce kendilerini ifade edebildikleri, baskısız giyim kuşam ideolojilerine kurban gitmeden kimliklerini oluşturabilmeleri...
***
Şekilcilik yüzyıllar boyu bu dişi bedenimize saplanıp durmuş erkekler tarafından. Artı kurgu başka türlü dönüyor. Sessizce içinizi dinleyip, kendi ışığımızı yakalamamız lazım.
Kadın, güzellik demek. Kirletmemek lazım.
Sevgili hemcinslerim, ‘gerçek’ kendiniz gibi olmacalara...
NOT: Bu yazımı J. S. Bach’ın Violin Concerto in E ıı Allegro’yu dinleyerek yazdım.