Geleceğe açılan gözüm yaşlarla dolardı belki. Belki de gözüm gülerdi diğer gözüme. Biri bende şimdinin, biri benden ırakta geleceğin kendi zamansızlığımı yaşardım geniş zaman ekli kelimelerimin.
***
Bir sesim olsaydı; şimdikinin eşi. Omzumun üstünden tınısı gelseydi ve sesi bana geleceği verseydi. Notası bu damlanın değil, damlanın göl halini vursaydı kıyılarıma; bana gelecekte kimler nasıl konuşuyor söyleseydi.
Kimler neler savuruyor, evrenin görünmez tahtasına kimler neler yazıyor sesleriyle, kim nerde, ne içsizlikle vuruyor kelimelerini diğerine, hangi gönlü derin saplanıp kalmış sevgisizliğin kahreden cümlelerinde, hangi içi açık ışıkla söyleşiyor bilseydim, dinleseydim sessizce. Duyusu kulaklarımda takılıp kalırdım belki gelmemiş seslerin dünyasında.
Bir defterim olsaydı, her sayfası bembeyaz. Boş ve beyaz halinle karşımda dursaydı. Ben açınca kapağını her anı yeniden yazsaydı. Seçenekli gelecek defterinden, istediğim zaman dilimini farklı varyasyonları ile okuyabilseydim. Anlık küçük değişimlerin yarattığı büyük sonuçları her beyaz sayfada okusaydım.
Hangi grup hangi seçenekte gelecek dünyaya neyi yazdırıyorlar, kimler bir küçük değişikle ne gibi kaoslara yelken açıyor, kimler varlıklarındaki ego girdaplarından çıkamayıp, kimler sevgi tozunla ulusları peşinden götürüyor, sayfasında beyazlığın kimler karalanıyor kimler aklanıyor okusaydım.
Geleceği okumak, geleceği duymak, geleceği görmek! Kim istemez ki? Arzulu hakim olmak isteği kimleri sarmadı ki?
Tarih denen şüpheli di’li geçmiş zaman halli hadisede; hikayeler sonsuz. Filmler ısrarla bu konu üzerine habire üretim durumunda. Beyinler hep gelecek görü için uğraşıyor. Falcılar aslında kendini öyle sananlar, okuyanlar üfleyenler, kandıranlar, isteyerek kananlar, uzaya bakanlar, yıldızlara soranlar, toprağı okuyanlar, falanlar filanlar... Liste uzar gider!
Gelecek nerde aslında? Gelecek şimdide. Öyle gizli saklı da değil, üstüne üstlük apaçık ortada sehpa gibi uzanmış duruyor. Üstüne ne koyduğunuza bağlı. Öylece durup size bakıyor.
Bir de capcanlı bir üyesi var geleceğin. Eğer sahipseniz bu değerli üyeye, hemen koynunuzdan size gülümsüyor. Bir veya bin an sonrası gözlerinde size bakıyor gelecek dünya.
***
Bu özel üye çocuklarımızdan başkası değil aslında. Olacak her şey genlerle bir sonraki bu küçük bedende soluyor. Bundan daha heyecanlı bir şey düşünemiyorum.
Falcıya ne gerek var ki? Bakın çocuğunuzun ya da başka çocukların gözlerine görün geleceğinizi. Küreye, ikinci bir omuz üstü sesine, ya da seçenekli gelecek defterine hiç ihtiyaç yok. Hemen kolunuzun altında önemli bir gelecek taşıyıcısı var.
Açın beyaz sayfalarını bu özel üyenin ve okuyun. Geleceğinde bu güzel Türkiyemin neler olacak bir bir görün.
Nasıl yetişiyor bu filizi fidan, bir sonrasında cümlenin nasıl yeşerecek, serpilecek gökyüzüne görün.
Sesini dinledim geçenlerde geleceğin. Kızımın okulunun yıl sonu gösterisinde bir sürü parlak gelecek üyesini dinledim. Seslerindeki umut, seslerindeki heyecan benim geleceğimdi. Sevindim. Evrensel bakınca onların hepsinin ışık çocukları olduğunu, kürem yoktu ama gördüm. Dünyaya sevgi getirsinler, bir olmanın farkındalığını hepimize yaşatsınlar en derinimden diledim.
Cümleleri egosuz, cümleleri aydınlık olsun umut etmekten öte ben geleceğimize inanmayı seçtim o gece.
***
Kürem yok, olsun ben geleceği Lal’in gözlerinde her an görüyorum.
Sesim yok ikinci seçenekli. Olsun benim her an çınlayan Lal sesim var. Bana olacakların tınısını zaten söylüyor.
Aman sayfaları sihirli Harry Potter defterini kim ister. Benim sayfaları gerçek, sayfaları pırıl Lal kızım var. O zaten bana -cek ekli tüm cümleleri yazıyor.