A.Ş.K.

Zorluklar yağarken omuzlarımdan, kaçacak tek bir yer yokken sağında solunda hayatın, gizli ve yalnız yürümek üstüne beyaz şeytanların imkansız olduğunda, duyduğum tek ses aşka aitti.

Kıyısına fırlattığında, hayat yolunun tüm olmazlar, seni sen yapan hayaller umutsuzluğa kucak açmışken ve sen soruyorsan nerede durduğunun hayatın, pusulası şaşmışsa kim olduğunun, kapa kendini olmazlara, açılan kapıdan gelen tek tını aşktır unutma!

Aşk adı üstünde:

Anların

Şanlı

Karmaşası

Aşk’ı soruyorlar hep. Aşkı arıyorlar her yerde. Herkes gizli kapaklı veya açık seçik aşk arıyor. Kimi bilmeden gerçeğini, aşk seçiyor domates misali tek tek. Kimi hiç bilmiyor tınısını, kiminin adı aklında sanmakla geçiriyor tüm hayatını. Bir kadın aramak, aşk türünden ah ne çıkmazdır anlamadan aramak kadını. Bir erkek aramak, aşk bulaşmış bir adam yüreğine kavuşmak ne nadir ne kıymetli.

Yürüyorum kendimde. Bakıyorum gözlerden derine. Gördüğüm hep aynı kırgın ifade.

Nerde?

Benim yarım nerde?

Benim insanım nerde?

Sorular katman olmuş yüreklerde. Sorular yanlış cevap olmuş kimliklere. Sorular duvar olmuş, geçilemez sınır olmuş. Sorular sonsuz sorun olmuş, kimse farkında değil. Yazık olmuş. Kimi kurbanı olmuş egolu ilişkilerin, kimi korkup kaçar olmuş belki de en aşkından, hiç bilinmeze dönmüş rotası, ruhu duymaz gözü görmez olmuş. Aşkına yapmacıklık sürmüş biri, dönüp durur plastik mekanlarda yalnız bedeni. Yüzü güler kiminin, içinden kıvrım kıvrım aşksızlık sancısı çeker.

İçim yanar benim her aşksız gördüğümde. İçim acır, aşkını bulup da beslemeyenlere rastladığımda. Ağlarım, aşka kavuşamayan her film, her gerçek, her rüya, her insan bildiğimde. Çünkü öğretti hayat bana hayli sert, hayli kızgın, hayli köşeli türünden bu duyguyu. Şimdi bir anı yığını var içimde çok ama çok kıymetli. Deneyimlerimi serince önüme, cımbızımı da aldım elime. Tek tek temizlemeye başladım, önce egolar, sonra yalnızlığın berbat gölgeleri, savunmasız kadın olma durumları, yalnızlığın sevimsiz yalancı güç şovları, ben incinmeyeyim bana ne senaryoları, tekil aile, yalnız anne olma dürtüleri, özenle örülmüş güvensizlik kalelerimi... Zaman içinde tertemiz olunca beyaz içim, saydam dışım, çalışıyorum ne için? Aşk için! Ben için, gerçek insan olmak için.

Zorluklar içinde kıvrılıp epeyce uyuduktan sonra, bir gün biri dokundu omzuma ve ben uyandım. Ayağa kalkıp şöyle bir güzel zıpladım yıldızlara karşı, döküldü tüm tortular ve aşk’ı duydum ilk kez. Temiz ve pırıl gerçek insan duygusunu duydum. Gülümsedim. Kucak açtım, kalelerimi bir bir yıktım. Aşka hangi kale dayanır ki zaten. Aşk direkt gelir, temizdir, sade ve gerçektir.

Aşk tek bir şey ister, korunmak. Aşk aranmaz, aşk ısmarlanmaz, tarifi reçetesi yoktur, bir anda düşer başınıza. Hoş evrende tesadüf de yoktur ya. Aşk da bu olağanüstü kurgunun en saf varolma duygusudur.

Hálá kavuşamayanlara, önce kendinize temiz olun, aşk sizi bulacaktır.

Aşk içinde uçanlara; ona iyi bakın, koruyun. Evrene sevgi yayıyorsunuz farkında olun.

Aşk ile kalmalara...
Yazarın Tüm Yazıları