Bahar Korçan

Sabah halleri

29 Mart 2004
06.28

06.30

06.35

Önce, uçları kirpiklerimin

İkincisi.....

06.37

Sol yanı miskinliğimle

mücadele

***

06.40

Yeter artık!

Doğrulmak vakti dünyaya.

Dikey olma anı,

06.42.

Merhaba

Üçüncü görüntü,

Evden uzun çitlembik ağacı.

Yüzdesi düşük bilinirli güne

Karışma gerekliliği.



Düşünce koridoru 1:

Alanımı neler kaplayacak bugün?

Evrendeki duruşum neye yarayacak bugün?

Belirlenmiş saatler akarken,

Benli, senli, çok şeyli ya da hiçbir şeyli,

Kurgudaki rolüm acaba bilmeden hangi boşlukları dolduracak?

Yaşıyor olmanın heyecanı bence bu bilinmezliğinde.

Bilmeden, safça devam etme cesaretinde,

Bilmeden, biliyormuş gibi randevular verme komikliğinde,

Bilmeden, kendine inanma yürekliliğinde,

Bilmeden ve görmeden karanlıkta yoluna ışık olabilmekte,

Bilemeden kendini, yeniden keşfetme mucizesinde.

06.45

Düşünce koridoru 2:

Filozofluk bir yana, daha önemlisi ne giyeceğim bugün?

Hava ile bakışma!

Yaşasın ılık mevsim geliyor. Nasıl da severim ılık rüzgarı.

Bir bardak ılık su içmeden, yeni başlangıç olanaksız.

Ilık hava, ılık su. Tamam da,

Ben ne giyeceğim bugün?

Dünyadaki kadın nüfusunun kendine en çok sorduğu soru kesinlikle budur.

Ceket, ama siyah yeter artık. Renk olsun.

Beyaz için erken, hayır zamanından önce beyazlamak öncü ve güzel!

Altına kesinlikle blucin.

Çok düşük bel giyemiyorum.

Çünkü üşüyorum!

Giyenlere ne zaman böbreklerini üşütecekler diye soran gözlerle bakıyorum.

Hafifçe düşük olsun. Arkadan belime dolansın, önden göbeğimle yarım yarım buluşsun.

Bir paçası da el boyamalı, desenli olsun.

Sıradan olmasın, pantolonum bana benzesin.

Canım, yumuşak beyaz tişörtlerimle,

Ben en önemli soruma cevap bulmuş oldum.

Darısı sabah ilk düşünce koridorlarında bu sorularına cevap arayanlara..

Düşünce koridoru 3:

Evden çıkmadan,

Dışarıya karışmadan,

Benden uzak her şeyle savaşa başlamadan,

Varlığıma teşekkür etme anı!

Ellerimi yukarıya uzatıp,

Beni aralarında barındırdıkları için,

Gökyüzü ve yeryüzüne gülümseme anı,

Beni benle başlattığı için,

Tanrıya onu çok sevdiğimi söyleme anı.

Sonrası, karmaşaya karışma, alanımı doldurma, yaşamaya çalışma, kadınsı mini önem taşıyan sorulara cevap arama, gerisi...

Çarpma

Bölme

Toplama

Çıkarma...

Kendinizle baş başa kalmanız dileği ile...


PAYLAŞIMLAR


P1: Bu kelimelerin birleştiği bir CD önerisi. Lamb/Between Darkness and Wonder.

P2: Maçka Demokrasi Parkı’nda sabah erkenden koşma ya da yürüme şiddetle tavsiye edilir. İstanbul ortasındaki ender yeşillik alanlardan biri. Güvenli ve de köpekli.

P3: Yaz geliyor diye siz de rejime girme dürtüsünde misiniz? Ne güzel. Ben hala o dürtümü bulamadım. Tavsiyelerinizi acilen bekliyorum. Sevgiler...
Yazının Devamını Oku

Yeni mevsimin yeni kararları

25 Mart 2004
Yanındaki,

Sağındaki,

Ve solundaki,

Teninin değdiği

Topraktaki,

Gözünün kaybolduğu,

Yukarıdaki,

Sendeki,

Ve senden öte olandaki

Ruhunun kapsadığı

Her alandaki ,

Varlıklarla

Tek ortak yönün

Göğsünde saklı olan

Sevgidir.

Sevgi evren lisanıdır.

Sendeki ve senden öte olandaki.

Gülümsüyorum. Hiçbir nedenim yok gülümsemek için. Aksine somurtmak için bir torba dolusu aksiliğim var bolca. Sırtımda taşıyorum, gündelik anlamsızlıklarımı. Bir köşeye çekilip hiç konuşmamak ve somurtmak isterken ben; annemin billur sesi geldi yan odadan bana doğru. Köpeğimiz ve de kıymetlimiz Tara ile konuşuyordu. Elele tutuşmuşlardı ve birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Annem ‘seni ölümden sevgi kurtardı’ dedi.

‘Biz seni sen bizi bu kadar derinden sevmeseydik; şimdi birlikte olamazdık’ diye ekledi. Anlaştılar sessizce. Sessizce sevgi ile.

Yeni zamanın yeni mevsiminin ilk günlerinde artık somurtmak istemedim birden. Birden farkına vardım ki sırtımda taşıyıp da yorulduğum tüm yaşamsal küçük ve sinir detaylar bolluğunu aslında ben yaratıyorum. Yeni bir yaratım platformu seçtim kendime. Alanımı küçük sevgilerle doldurmaya çalışacağım artık. Bakış açısı farklılığı gördüm ki hayat bile kurtarıyor.

* * *

Bir küçük sevgi listesi yaptım kendime.

Son günlerde hayatıma katılan sevgiler listesi:

Dostum İsmail Acar ve asistanlarının sihirli dokunuşları .

Yeni mevsimde, hayatıma sevgi ile dokunan Aslı Tunca ve Carl Verkarteren

Bir dost kalesi Hakan Ezer ve fındık.

Kurutmam için kapıma çiçek bırakan kapıdaki çiçekçi.

Yeni koleksiyonumun heyecan verici kıvılcımları.

Yaz sezonundaki el işi kumaş kemerler.

Converse’in rengarenk spor ayakkabılarının hepsine sahip olma dürtüsü.

Leonardo da Vinci’nin Okuyanus Kitabevi’nde gördüğüm o kocaman müthiş kitabını çok sevdim.

Bir küçük sevgi listesi yapmanız dileği ile.
Yazının Devamını Oku

Sahicilik aynası

22 Mart 2004
Kraliçe olmak ne demek?

Eteklerinde egolarını savurarak,

Sandığın ve bilgisizce kandığın

Kendine, gerçeğine hiç bakamamak mı?

Ya da aslında boğulmak sahtelerinde,

Ama hiç belli etmemekle garip bir direnişle,

Sonsuz derince kadın kalbini,

Sonsuz derince hırs kasına dönüştürmek mi?

Kraliçe olmak ne demek?

En olmak,

En gülümsemek,

En konuşmak,

En çok olmaya çalışırken,

En az kalmak birden!

Kraliçe olmak,

Kraliçe kanmak,

Bir avuç insana,

Bedava kandırmacalar

Romandan alıntıcalar

Sahici aşktan arınmış

Kareler sunmak.

Kraliçe olmak?

Kendi diyarımsa kokusunu bildiğim,

İnsan dokusunu anladığım,

Sesini, mezesini,

Tadını damağımda aldığım,

Sevgimi avuç avuç dağıttığım

Bir dost yürekte aşka erdiğim.

Cemaati bir benden oluşan

topraklarımda,

Evet... Ben bir Kraliçeyim!


Dikkat! Etrafımız kraliçelerle çevrili. Bir an durup algılayıcı gözle inceleyin lütfen. Bizi inceden inceye saran bu sahicilikten uzak kraliçe örneklerine aman dikkat!

Yürekten işini gücünü yapana saygım sonsuz. Benim sözüm gerçek olmayanlara.

Bizim toplum olarak iyi örnek eksiğimiz hep vardı. Konu ne olursa olsun, yolunda ahlakıyla başarılı olmuş kişilere hep ihtiyacımız var, hep olacak ve her zaman olmalı. Özünle ve sözünle yolunda yürüyenlerin üstlendiği çok önemli bir misyon var bugün. Kadın olarak başarmak hayalleri, bilirim zordur. Zor ve çetin direnişler ister. İplerin ucunu kaçırmamak akıl ister, önsezi ve bilgi ister. Kalp, kadın kalbi olunca, ah! Bazen nasıl da zordur mantıkla uzlaşmak.

İnanç ve inanç, sağlam tutar insanı kapladığı alanda.

Ülkemin genelini düşününce ve de her yerdeki genç kadın nüfusunu. Becerikli, kendine özgü hünerli, sağlam ve de sonsuz hayalli; kendi kurgularında nasıl da örnek kraliçeler aradıklarını hissedebiliyorum. Onun gibi olmacaları nasıl da hayatlarının tepe noktasına koyduklarını görebiliyorum.

Örnekler önemli. İyisi de kötüsü de çok önemli. Ama toplum bilinci ayırt etme bilgi ve becerisine sahipse!

Türkiye’de çalışan kadın nüfusu, yıl 2004 ama hala korkutacak derecede düşük durumda. Ülke genelindeki çalışan kadın yüzde 3,4. Kendi işinin sahibi olan kadın sayısı binde 7.

Bir hayalim var. Kadınlarımızın karşısına şöyle kocaman bir ayna koysam ve desem ki ‘Her bir birey aynada kendine baksın. Dışına değil, içine. Derinine baksın. Hayallerini görsün. Kim olduğunu bulsun. Kuytulardaki gerçek kendine ulaşsın.’ Pamuk Prenses’in kötü kalpli kraliçesinin sihirli aynasından değil bu. Bu sahicilik aynası. Kendini bulma, hayattaki yolunu çizme aynası. Bakarlar mı dersiniz? Bakarlarsa bir gün, gerçek kraliçenin kendileri olduklarını da görürler.

Kendiniz gibi ve sevgi ile kalın...

PAYLAŞIMLAR

P1: Kagider’in (Kadın Girişimciler Derneği) Anadolu’daki kadınlar için girişimcilik ruhunu paylaşmak ve desteklemek amacı ile hazırlandığı bir seri seminer var. Hazırlıkları süren bu güzel proje beni çok heyecanlandırdı. Paylaşmak istedim.

P2: Sizlere bu satırları yazarken dinlediğim, hep sevdiğim ve seveceğim kendine özgü halini hiç kaybetmeyecek kadın vokal; Şebnem Ferah/Kelimeler Yetse.

P3: Bu köşede olmaktan sonsuz mutluyum. En büyük paylaşımım içimdeki kelimeleri Kelebek kanatları ile size ulaştırmak oldu. Çok mutluyum işte, paylaşayım dedim!
Yazının Devamını Oku

An anı olunca

17 Mart 2004
Anılarımı seviyorum.

Benim olan

Veya asla benim olmayan.

An yolculuğundaki kimsesizliğimi,

Olmalı ve olmamalı hallerimi,

Başka diyarların,

Başka seslerini

Bambaşka şekillerin

Bana sabırsızca geri dönmesini

En çok Da parmak ucu anılarımın

Sakince benim olmasını seviyorum.



Cebinde balık sırtı kabanın,

Babadan kalma kaç anı saklı?

Yakası aşınmış, kol ucu sökülmüş,

Beyaz gömleğin sararmışlığında

Nasıl kocaman bir yaşam gizli?



Koşarken kalçama düşen,

Azgın bir pantolonum vardı.

Her yere benden önce varırdı.

O düştükçe, göbeğim gök yüzünye tanıştı.

Sağ bacağımla başladım resime,

Gençlik anlarını çizdim,

Pantolonumun üzerine.



Neleri, nereye gizlersiniz ?

Hiç okunmayan,

Hiç kelimesi olmayan,

Hiç dokusu kalmamış

Hiçi gitmiş, anı kalmış

Kaç duygunuz var?



Size anı olmuş duygularınıza iyi bakın. Çünkü onlar çok kıymetli. Moda denen bu garip döngüde tüm o anılara ve de detaylarına çok ihtiyaç var. Yaşanmışlıklar bu kurguda sihirli bir şekilde yeniden karşımıza çıkıyor. İzleyici olunca anılara, tuhaftır, anı sonucundan öte, detayları hatırlar insan. O gün ne giydiğini, gömleğinin yüzüne vuran rengini, kazağının dokusunu, bir de kokusunu anların nedense unutmaz insan.

Hüzün olsun sonunda veya aşk olsun yakasına konmuş. Fark etmez. Tüm anılara şiddetle ihtiyacımız var. Gizlenmiş kuytu köşelerden özenle çıkarma zamanı. Şimdi!

Yeniden yaşama şansı verin kendinize. Zamansızlık gibi bir şey. Otuz sene öncesine yaşınız yetmezse dönmeye; aileden yardım alın. Saç şekillerinden, renkli desenli fularlara, giyilmiş, yıpranmış gençlik denim pantolonlarından, yakası sararmış, sökülmüş ve de küçülmüş daracık gömleklerden, kocaman gözlüklere kadar her şeye ihtiyaç var..

Elimdeki küçük ama içi büyük moda kitabına bakarken; siyah beyaz farklı bir anı ile göz göze geldim. İçinde olmadığım ama sevdiğim anılardan biri: Gabrielle (CoCo) CHANEL. 1951 Jardin Tuileries Paris. Üstünde denizcilerin üniformasından esinlenerek yarattığı basit ama sonsuza kadar kalacak bir tayyör var.

Bilmiş bilmiş ve de kendinden emin bana bakıyor. Anıları sonsuz kadın! Gülümsemiyor. Ben hayatta, işte böyle sağlam dururum diyor.

Masamın diğer ucunda Vogue dergisi var. Mart 2004 Paris. Açık sayfada Kate Moss ayakta yandan, bembeyaz sayfada bana bakıyor. Kendini ve anlarını bilen kadın bakışı yine beni yakalıyor.

Üstünde, 1883’te doğan 1971’de giden, anlarına ve anılarına sahip bir kadının yarattığı yeni formunda bir tayyör var. Karşı sayfada yine aynı isim CHANEL! Anlarınıza sahip olmanız dileğiyle.


TÜYO


Kadınlar üzerindeki gerçek sihir: Bence ayakkabılar! Bu yaz çok renkli, çok çeşitli sihirlerle büyüleneceğiz. Parlak deriden olanları tam bir kapılmaca yaşatacak eminim. Tüyo 1: Parlak açık mavi olanları daha keyifli.

Bitmemişlik ve sökülmüşlük esprisi halen devam ediyor. Ben bayılıyorum. Tüyo 2: Gece kıyafetlerinde bu espri çok rahat bir silüet yaratıyor.

Tüyo 3: Aslında bu bir tüyo değil paylaşım. Bu yazıyı yazarken severek dinlediğim bir CD var. Paris listelerinde ikinci sıradaydı geçen hafta. LHASA/The Living Road.

Belki siz de seversiniz...
Yazının Devamını Oku