Paylaş
Karantinayla birlikte tiyatrolar için süren tatsız belirsizlik, karşımıza gündelik alışkanlıklarımız arasına çoktan giren podcast’lerde oyun dinleme seçeneğini getirdi. Yaz ayları boyunca ses tiyatrosu formunda farklı örneklerle karşılaştık ama en kuvvetli kanalardan biri Podacto oldu.12 Eylül’den beri sesli kitap uygulaması Storytell üzerinden dinleyiciyle buluşan Podacto’nun ses tiyatrosu serisi geçen dört ay içinde 50 oyuna ulaştı. İçeride klasiklerden güncel metinlere, yerli ve yabancı oyunlardan Podacto için yazılmış işlere her geçen gün genişleyen bir arşiv var.
Deniz Türkali, Reha Özcan, Canan Ergüder, Esra Dermancıoğlu, Ülkü Duru, Serra Yılmaz, İpek Bilgin, Tuğrul Tülek, Salih Bademci, Gonca Vuslateri, Damla Sönmez, Halil Babür, İştar Gökseven, Selen Uçer ve daha nice isimden oluşan kuvvetli bir oyuncu kadrosu ses veriyor oyunlara.
Nisan Ceren Göçen ve Faruk Özerten’in yapımcılığında gerçekleşen bu ‘kulak tiyatrosu deneyimi’ en çok da incelikle hazırlanmış ses tasarımıyla öne çıkıyor. Kulaklıklarınızla dinlediğinizde kendinizi bir tiyatro anının içinde hissetmeye başlamanız en çok birkaç dakika sürüyor. Birkaç oyunla başladığım dinleme deneyimim benim için hızla alışkanlığa dönüştü. Dahası, ekrandan oyun izleme konusunda kendimi yorgun hissetmeye başlamışken, iyi hissettiren bir tiyatro duygusunun içinde buldum kendimi.
Aralarında evvelden sahnede izlediklerim ya da metnini bildiklerim de var ama ilk önce yazarların bu proje için ürettiği işleri merak ettim. Biraz tesadüfi bir şekilde ikisi yeni, biri kült olmak üzere üç kadın oyunuyla başlamış oldu ‘kulak tiyatrosu’ deneyimim. İşte 50 oyunluk seriden ilk buluşmalar...
BIRAK BU KURT KADIN AYAKLARINI: Derem Çıray’ın yazdığı tek kişilik oyunda Canan Ergüder’in performansıylayız. 30 yaşında, dördüncü evre endometriosis hastası bir kadın. Hastalık üzerine bir tıp kongresinde de görüyoruz onu, bir konserde de ameliyathanede de… Bir ‘kurt kadına’ dönüşme öyküsü. Sadece metniyle değil, Ergüder’in insanın derinlerine ulaşabilen ses performansıyla da çarpan, kısa bir anlatı. (10 dakika)
UNUTULMAZ: Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun hikâyesinde Sezin Akbaşoğulları ve Emir Çubukçu bir barın önünde, sigara sohbetinde. Sürprizli, hüzünlü, yaşayan bir metin. Aslı ve Vedat’ın o gece Kadıköy’de barlar sokağında karşılaşıp ayaküstü konuşmasını karşıdan izlediğime emin olarak tamamlıyorum kaydı. (12 dakika)
YALNIZ KADIN: Dario Fo ve Franca Rame’nin dünyadaki tüm kadınların kalbini benzer bir öfke ve benzer bir kahkahada buluşturacağına şüphe duymadığım klasik metni ‘Yalnız Kadın’ı Esra Dermancıoğlu oynuyor. Kocası tarafından eve kilitlenen, iki çocuk annesi, üstüne bir de tekerlekli sandalyedeki, tacizci kayınbiraderinin bakımını üstlenen Maria’nın kendi gündelik hayatını anlattığı metin, erkeklerin baskısı altında yaşayan kadınları birbirine çekecek, bir araya getirecek bir mıknatıs gibi. Hem can acıtıcı hem çok komik. Üstelik Dermancıoğlu da “Hep içinden konuşan” Maria’ya nefis bir nefes olmuş. (44 dakika)
Paylaş