Paylaş
Evliliğin insan doğasına uygun olup olmadığı dipsiz bir tartışma ve belli ki dünya döndükçe bunu deşmeye devam edeceğiz. Heteroseksüel evlilikleri ele alan sayısız eser üretildi, üretiliyor. İsveçli oyun yazarı ve sinemacı Ingmar Bergman’ın 1973 tarihli mini dizisi ‘Scenes from a Marriage’ da Marienne ile Johan üzerinden bu kurumu mercek altına alan kült işlerden. Yönetmen Kayhan Berkin de -Ece Dizdar’ın çevirisiyle-, Bergman’ın yapıtını beş episoddan oluşan bir oyuna (dizi altı bölümden oluşuyordu) dönüştürerek başlıktaki zamansız sorunun peşine düşüyor.
Versus Tiyatro ve Zorlu PSM yapımı olan oyun, ilk bakışta kusursuz denebilecek bir evliliğin dehlizlerinde dolaştırıyor seyirciyi. Güzel, başarılı, düzenli avukat Marienne ile anlayışlı, sakin, hoş bir adam olan akademisyen Johan’ın 10 yılı devirmiş, iki çocuklu evliliklerinin ‘gerçek yüzünü’, çiftle eş zamanlı olarak fark ediyoruz. İlk sahnede bu mükemmel çifti, sürekli şiddetli çatışma halinde olan bir başka çiftle birlikte izliyoruz. Bu tezatlık fotoğrafının ardından açılan her yeni bölümde, Marienne ile Johan’ın sıkıcı derecedeki kusursuz ilişkisini ve her birinin karakterini daha iyi tanımaya başlıyoruz.
Ece Dizdar, Öner Erkan, Pınar Göktaş ve Kayhan Berkin karakterlerine birebir oturan oyunculuklar sunuyor. Dizdar ile Erkan, Marienne ile Johan dışında birileri olduklarını düşündürmeyecek kadar doğal oynuyor. Dizdar’ın müvekkili olarak karşılaştığımız ve evliliğe dair fikirleriyle oyunun mizah dozunu bir anda yükselten Naz Buhşem de keza öyle.
Ekip, oyunu bir tür evlilik laboratuvarı olarak ele almış. İçine yalanlar, mış gibi yapmalar, ihanet, bencillik, aşırı fedakârlık, kontrol manyaklığı, pişmanlık, şiddet, kıskançlık gibi çok çeşitli duygu ve eylem durumunu sığdıran sahnedeki evlilik, evlilik deneyimini yaşamış herkese tanıdık gelecektir. Lakin Marienne’in, Johan’ın karşısındaki pasifliğinden, Johan ne derse desin ondan bir türlü kopamamasından oyun boyu rahatsız olduğumu, nihayet finale doğru kadının kendini fark edip özgürleştiğini gördüğümde rahat bir nefes alabildiğimi söylemeliyim. Oyunun evlilik tartışması dışında beni en çok etkileyen ifadesiyse, Johan’ın ‘duygu farkındalığı’ üzerine yaptığı müthiş konuşma oldu. Çocukluğumuzdan beri zihnimiz bir sürü bilgiyle doldurulurken ruhumuza dair ne yazık ki tek bir kelime öğrenmiyoruz gerçekten de.
Dekorun verdiği sterillik duygusu, çiftin iç bayıcı ilişkisiyle örtüşüyor. Sahne değişimlerinde beyazlar içindeki asistanların dekorları yerleştirmesini seyrediyoruz. Niyetlenen “Bakın, bir tür inceleme yapıyoruz burada, her şey karşınızda gerçekleşiyor” gibi bir şey olsa da, akışı epey ağırlaştırmış bu tercih. Öte yandan Marienne ile Johan’ın çarpıcı diyaloglarla geçen sahnelerinin bir kısmı da bir noktadan sonra kendini tekrar eden bir sahne üstü hareket düzenine hapsoluyor. Çift yatak odasına geçip pijamalarını, sabah da kıyafetlerini giyip giyip çıkardıkça… Gerçekçi sahneleme tercihine rağmen göz yorucu tekrarlar... Neyse ki oyunun ritmi son episoda doğru belirgin bir yükselişe geçiyor.
Oyunun vaktinin yarısından çoğunu Marianne’in dönüşümü için sabırsızlanarak, yer yer sinirlenerek geçirdiysem de evlilik üzerine ince ince düşünülerek hazırlanmış bir oyun ‘Evlilikten Sahneler’. Başlıktaki sorunun yanıtını da çaktırmadan veriyor…
EVLİLİKTEN SAHNELER
VERSUS TİYATRO&ZORLU PSM
Yazan: Ingmar Bergman
Yöneten: Kayhan Berkin
Oyuncular: Ece Dizdar, Kayhan Berkin, Naz Buhşem, Öner Erkan, Pınar Göktaş.
Ne zaman, nerede: 27 Ocak Perşembe, 20.30’da Zorlu PSM’de.
Süre: 120 dk.
Bilet fiyatları: 55, 88 ve 121 TL.
Paylaş