Paylaş
NARİN NAPALM - BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ YILDIZ
KUSURLU İŞLER & İKİNCİ KAT
Yazan: Philip Ridley
Yöneten: Eyüp Emre Uçaray
Oyuncular: Fulya Peker, Mehmet Bilge Aslan
Ne zaman, nerede: 23 Mart Pazartesi, Kadıköy Theatron Yeldeğirmeni’nde.
Süre: 90 dakika
Bilet fiyatı: 60 ve 40 liraBirbirlerinin cinsel organlarına mermiler, el bombaları, makaslarla neler yapabileceklerini iştahla anlatan, siyahlar içinde bir kadın ve bir erkek... Beşgen bir kum havuzunda, kumlara bulanarak başlarda anlamayı çok da beceremeyeceğimiz tuhaf bir diyalog halindeler. Fantezi parçaları mı bahsettikleri, garip bir rüya âleminden mi bildiriyorlar? Peki, neden bu kadar çaresizler? Bir kasırgada sürüklenip kıyıya vurmuş gibiler, tıpkı anlattıkları kesik kesik öykülerde olduğu gibi.
Bir evladı kaybetmekle nasıl başa çıkılır? Philip Ridley’in şiddetle, saf acıyla ve bolca metaforla ördüğü oyunu ‘Narin Napalm’ bizi yas halindeki bir anne-babayla tanıştırıyor. Oyun seyircinin üzerine önce bir dizi imge yığıyor. Oyuncular Fulya Peker ve Mehmet Bilge Aslan, şiddet ve haz duygusunu iç içe geçiren, doğrusal bir zamanda ilerlemeyen bu anlatıyı, söz ve hareket düzlemini birbirinin içine uyumla geçirdikleri güçlü performanslarla sunuyor. Oyun metninin dramatik yapıdan uzak, bilinç akışı halindeki formu, karakterlerin (anne ve baba) içinde bulunduğu travmatik duruma denk düşüyor.
Yazarın zekice kullandığı acımasız kalemi...
Kum, sahne üstü ekibinin üçüncüsü adeta; sağladığı engebeli zemin, ruhen de fiziken de dengesini yitirmiş çiftin hikâyesiyle eşleşiyor. Kum, bir yandan da toprağı çağrıştırarak, oyunun özüyle yani ‘ölüm-yas’ kavramıyla uyumlanıyor. ‘Kum havuzu’ fikri, çocuk oyun alanını çağrıştırarak da öyküye göbekten bağlanıyor. Ezcümle, isabetli bir sahne tasarımı fikri var önümüzde; kum zeminde tasarlanan hareket düzeni de öyle...
Seyircinin ilk yarı boyunca ‘anlamlandırma’ çabası içinde olacağını tahmin etmek zor değil. Öte yandan Ridley, acımasız kalemiyle üzerimize yağdırdığı tüm imgeleri, seyirciyi yavaş yavaş geçmişe götürerek hikâyenin içine zekice yerleştiriyor. Hiç beklemediğimiz bir anda tüm o bölük pörçük parçaların yerine oturduğunu fark ediyoruz. Zihnimizde bir tamamlanma hissediyor; bir kaybı anlatmanın yollarının ne kadar sınırsız olabileceğini anımsıyoruz.
Muhakkak görün
OLAY RUSYA’DA GEÇİYOR
Doğaçlama tiyatro yapan İstanbulimpro, her buluşmada seyirciye bir başka ‘Çehov oyunu’ sahneliyor. Ama bu oyunların birini bile Çehov yazmadı… Oyuncular önceden aralarında konuşmadan, herhangi bir metni baz almadan, tamamen doğaçlamayla bir oyun yaratıyor. Karakterler, ilişkiler ve oyunun konusu, oynandıkça, o anda oluşuyor. Karşımızda Çehov’un dünyasına hâkim bir ekip var. Doğaçlanarak ortaya çıkacak oyun da gözünüzün önünde örülen Çehovyen bir dünyaya doğuyor. Çehov’un Rusya’sında, taşranın sıkıcılığında, Çehov’un kendine özgü gülünçlüğü içinde, yazarın oyunlarındaki toplumsal, sınıfsal, psikolojik ilişkileri/eleştirileri yansıtan, bugüne ve buraya gönderme yapmayı da es geçmeyen bir oyun izlemeye hazır olun. Ve çok eğlenmeye! Bugün 20.30’da Kadıköy’deki İstanbulimpro Sahne’de.
HAFTANIN BEŞ YENİ OYUNU
ŞAHLARI DA VURURLAR
Ferhan Şensoy’un 1982’de yazıp yönettiği, İran’ın yakın döneminden mizahi kesitler sunan kült oyun; 20 sene sonra Ortaoyuncular’ın 40’ıncı yılında yeniden seyirciyle buluşuyor. Bu akşam 20.00’de ve yarın 18.00’de Ses Tiyatrosu’nda.
HASRET
‘Hasret’, 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nde 32 aydınla birlikte, 22’sindeyken katledilen ozan Hasret Gültekin’le bir buluşma... Şirin Aktemur’un yazıp yönettiği türkü müzikalinde Devrim Evin rol alıyor. Yarın 18.00’de Ankara Yılmaz Güney Sahnesi’nde.
DUMRUL İLE AZRAİL
Murathan Mungan’ın hikâyesinden, Mustafa Avkıran’ın oyunlaştırdığı; bellek, anlatı, yaşam, ölüm, aşk tanımlarının izini süren oyun,
yeni sanatçı kadrosu ve yeni sahneleme anlayışıyla başlıyor. 16 Mart Pazartesi, 20.00’de Antalya Devlet Tiyatrosu Sahnesi’nde.
ÜÇGENİN DÖRDÜNCÜ KÖŞESİ
Sosyal hayatta varlığını ispat edemeyen, toplumla psikolojik savaş halinde olan 45 yaşındaki Erkut’un, akranı bir tornacıyla beklenmedik karşılaşmasıyla gelişen hikâyesi. Devr-i Alem Oyuncuları’ndan. 18 Mart Çarşamba 20.00’de CSA Alternatif Sahne’de.
BABA
Tamer Can Erkan’ın yönettiği oyun, demans hastası yaşlı bir adam ve kızının karşı karşıya kaldığı mücadeleyi anlatıyor. Pürtelaş Tiyatro yapımı, Şerif Erol’un etkileyici performansıyla öne çıkıyor. 17 Mart Salı, 20.30’da DasDas Sahne’de.
Paylaş