Paylaş
Altıdan Sonra Tiyatro’dan; gelmiş geçmiş tüm sansür mekanizmalarına tabiri caizse ‘nanik yapan’ bir oyun: Filifunun İntikamı. Rengârenk, grotesk kostümleriyle sahneye geçen oyuncular seyircileriyle karşılaştıklarına sevinedursun yönetmen küçük bir açıklama yapar: Evvelden ‘ipin ucunu kaçırmış’ olabilirler. Muhalif olalım falan derken “büyüklerini üzmüş olduklarını” kabul eder. Ama artık oyunlarını kesintisiz oynayabileceklerdir zira sahnenin tepesindeki telefon, oyun esnasında icap ettiği takdirde çalacak ve gerekli uyarılar anında yapılacaktır. Eh, bir nevi “şartlı tahliye” koşullarındadırlar…
Sekiz yaşına giren bir kız çocuğunun doğum günü kutlamasını anlatan oyun böylece başlar. Doğum günü çocuğu, hayali arkadaş, boşanmış anne-baba, anneanne, annenin sevgilisi doktor, babanın flörtü hizmetçi ve palyaçodan oluşan birbirinden tuhaf karakterleri ve sıradanın saçma hallerini vurgulayan diyaloglarıyla ilk andan kendimi bir Ionesco oyununda hissettim. Oyunun alt başlığı olan ‘Bir Tardieu Şeysi’ni fark edip, oyunun uyumsuz tiyatro yazınının temsilcilerinden Jean Tardieu’nun kısa oyunlarından hareketle yazıldığını görünce taşlar yerine oturdu.
Yiğit Sertdemir’in tasarlayıp yönettiği oyuna adını, kendisini Altıdan Sonra’nın tüm oyunlarında gösteren, gizemli ‘filifu’ sözcüğü vermiş. Seyirci sahnede ne olduğunu/olacağını anlamlandırmaya çalışadursun oyun, telefonun her çalışıyla denetimcilerin istekleri doğrultusunda eğilip bükülüyor. Ve gittikçe el artıran bir tür oyunculuk meydan okuması izlemeye başlıyoruz. Zira telefonun ucundaki sesin talimatıyla aynı metin ve reji; türler arasında hızlı geçişler yaparak sahnelenmeye başlanıyor. Doğum gününde olanları çocuk oyunundan fantastiğe performatiften radyo tiyatrosuna geçip duran farklı türlerde ve en nihayet iki oyuncunun canlandırdığı bir formda izliyoruz.
Akışın -farklı türlerde- sürekli tekrarlamasının seyirce ufak bir sıkılma duygusu yaratma ihtimali de var ama bir süre sonra oyuncuların etkileyici gösterisine kapılmamak mümkün değil. Kız çocuğu rolündeki Gülhan Kadim, hayali arkadaşı Meriç Rakalar ve anneanne Dilan Parlak’ı izlemenin ayrı keyif verdiğini not edelim.
Seksen dakika boyunca curcuna havasında akan oyun; iki kişilik oyun formunda sahnelendiği son bölümde zirveye çıkıp incecik bir hüzünle finale varıyor.
‘Filifu’nun İntikamı’nı ‘tiyatrolar.tv’deki yayından izledim. Tiyatro, sansürden ve baskıdan intikamını kendi bildiği yollarla alabildiği gibi en çıkışsız zamanlarda da yolunu hep buluyor, bulacaktır da. Ta ki bizi yeniden bir araya getirene kadar… Yine de şunu akıldan çıkarmamalı: Hayatlarını oyun başı yevmiye usulü çalışarak kazanan 2 binden fazla tiyatro emekçisi, bu süreçte mekânları kapalı olduğu için işsiz ve güvencesiz olarak evlerinde bekliyor. Üstelik ‘normale’ en son dönecek olanlar belli ki tiyatro, sinema, konser mekânları olacak. Dünyada bağımsız sanatçılara hem devletler hem de kişi ve kurumlar tarafından sunulan kredi/fon vb. bilimum desteğin Türkiye’deki güvencesiz sanatçılar için de hayata geçirilmesi elzem. Hem bu süreçte bir kere daha iliklerimize kadar hissettiğimiz üzere; sanatın olmadığı bir dünyada çıldırırdık!
KAÇIRMAYIN!
İngiliz fiziksel tiyatro topluluğu Gecko Tiyatro’dan çok eğlenceli ve duygusal 30 dakikalık bir performans: The Time of Your Life. BBC için tasarlanıp stüdyoda çekilen oyunda bir adamın doğumdan ölüme hayat yolcuğunu seyrediyoruz. Odalar arasında geçişlerle akan bu dans tiyatrosu diyalog barındırmıyor ve finali ‘Truman Show’ tadında bir sürprizle yapıyor. Pişman olmayacaksınız!
https://www.geckotheatre.com/the-time-of-your-life
‘KOCA DERYA’ HALDUN TANER
‘Koca derya’, tiyatromuzun büyük ismi Haldun Taner’i titizlikle ele alan, İstanbul Tiyatro Festivali’nin ilk belgesel yapımı ‘Ve Perde!’ Halit Ergenç ve Tilbe Saran’ın seslendirmesi, arşiv görüntüleri, oyuncuların Taner’in eserlerinden oynadığı bölümler eşliğinde yayında.
https://www.youtube.com/watch?v=0faunzC84v0
Paylaş