Paylaş
Bugün 3 Aralık. Dünya Engelliler günü. Bu yıla kadar hiç duymamıştım ki, benim hatam. Ancak her sene öyle zarttadanak icat edilen özel günler gibi değil.
Çok gerekli. Çok elzem. Engellilerin, kendilerine en büyük engeli teşkil eden engelsizlere seslerini duyurmaları için 24 saatlik de olsa bir fırsat.
Tam da acaba ben ne yapabilirim diye düşünürken; çocukluk arkadaşım Oya’dan bir mesaj geldi. “Bahar, Moris Bencuya Otistik Çocuklar Özel Eğitim ve Uygulama Merkezi’nde öğretmen oldum. Burayı muhakkak ziyaret etmelisin. İnanılmaz hikayeler var.” Atladım gittim. Ve allak bullak oldum. Ve ben bittim. O çocukların güzelliğine, o öğretmenlerin sabrına, o okulun özenine.
Bu okul bir devlet okulu. Küçük, mütevazi, kendi halinde. İzmirli hayır sever Moris Bencuya tarafından 2009 yılında metruk bir bina iken düzenlenerek otistik çocuklar için bir eğitim merkezi haline getirilmiş.
Bir okul müdürünün hikayesi
Ve 2010 yılında Niğde’den gelen bir okul müdürü oklun kaderini değiştirmiş.
Ömer Ünal. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü mezunu.
Abisinin yaptığı tercihle ne olduğunu bile pek anlayamadan girdiği bu bölümden İşitme Engelliler Öğretmeni olarak başarıyla mezun olmuş. Branşlaşırken diğer tercihi olan Zihinsel Engelliler Öğretmenliğini ya iyi hizmet veremezsem, faydalı olamazsam diye seçememiş. Kadere bakın ki, hayat omu yıllar sonra Otistik Çocuklar Uygulama ve Eğitim Merkezi’ne okul Müdürü olarak atamış. Üstelik arada geçen yıllar boyunca pek çok zihinsel engelli okulunda tecrübe sahibi olarak.
Daha bitmedi, devamı var. Ömer hocanın, çocuklarından bir 4 yaşından sonra otizme yakalanmış. Şimdi hem okulda, hem de evinde mücadele ediyor bu hastalıkla. Ama yüzü hep gülüyor. Gelecekten hep umutlu. Bu çocuklara, çatal tutmasını, hatta tuvalet eğitimini bile öğretmenin dünyanın en güzel mucizesi olduğunu söylüyor.
Gelelim okula. 16 sınıfta toplam 64 öğrenci var. Neden bu kadar az derseniz, otizm eğitmenliği o denli özel ilgi ve sabır isteyen bir branş ki; her sınıfa sadece 4 öğrenci ve bu 4 öğrenci başına 2 de özel eğitmen düşüyor. Tüm sınıflar halı kaplı, galoşla giriyorsunuz. Tuvaletler tertemiz. Spor salonları bile var. Yaş aralığı ise 6 ile 14.
Orada tanık olduğum hikayeleri ise anlatmama imkan yok. Örneğin fotoğrafta benimle sarmaş dolaş gördüğünüz dünyanın en yakışıklı veledi Mertcan. Henüz 9 yaşında. Ailesi 2,5 yaşındayken daha fazla dayanamayıp yetiştirme yurduna bırakmış. O kadar aşama kaydetmiş ki bu okulda; imkan olsa da normal bir okuldaki kaynaştırma sınıfına verebilsek diyor öğretmenleri.
Örneğin; Deniz. 14 yaşında. Tekerlekli sandalyede, üstelik gözleri de az görüyor. Ve otizmli. Ve çok güzel, çok özel bir çocuk. Ben gittiğimde resim yapıyordu eğitmeni ile. Siz yine de böyle umut dolu anlattığıma bakmayın otizmi. Dünyanın en zor hastalıklarından biri. Yaşayana da yaşattığına da. Dünyada hamile kalan her kadından 400’de 1’i Otistik, 500’de 1’i ise Down Sendromlu bir bebek dünyaya getiriyor. Üstelik dünya kirlenmeye devam ettikçe, radyasyon ve hava kirliliği arttıkça bu oran daha da yükseliyor. Down Sendromu için gebelik esnasında tarama testi yapılsa da, Otizm için henüz böyle bir test yok.
En büyük engelleri biziz
Otizmli, Down Sendromlu, bedensel ya da işitsel engelli... Onların hayattaki en büyük engeli ne biliyor musunuz? Biziz. Bizim saçma sapan ön yargılarımız, onlara yarattığımız işe yaramazlık hissi. Yüksek yüksek kaldırımlarımız. Yasalarımızdaki saçma sapan hiyerarşi. Engelli park yerlerine bıraktığımız otomobillerimiz. Daha sayayım mı?
Ne olursa olsun Ömer Ünal kararlı. Biz otizmin gülen yüzü olacağız diyor. Kapıdaki hizmetliden, servis şoförüne, psikolojik danışmadan beden eğitimi öğretmenine, çaycısından kantincisine herkes bu eğitimin bir parçası. Herkes yardımcı.
Umuyorum ki böyle okullar çoğalır. Herkesin emeklerine helal olsun.
Hediye paketi saran elleriniz dert görmesin!
Geçen hafta yazmıştım. “Her dalda bir dilek, her yerine getiren bir melek” diye.
Sesimi Manisa’dan, Tire’den, Bergama’dan, Salihli’den hatta ve hatta Bodrum’dan duymuşsunuz. Ne hediyeler sarmışsınız. İçine mektuplar yazmışsınız. Ne ağladık paketleri, çocuklara ulaştırmak üzere tasnif ederken. Ben size daha ne diyeyim.
14 Aralık’a kadar Onur Mahallesi Evren Paşa İlköğretim Okulu’nda maddi durumu elvermeyen çocuklarımızın kış ihtiyaçlarını karşılamak, belki de hayatında hiç hediye paketi açmamış miniklere mont, palto, bot ve kaban alarak, çok ama çok mutlu etmek için hala şansınız var. Unutmayın tek kural, göndereceğiniz çam sakızı hediyenin “yeni” olması. Müracaat: Başak Bilekli (Dora Magazin) 0536 879 79 19. Yine bu kampanya kapsamında, Balıkçı Hasan, Altınkapı ve %100’de ödeyeceğiniz her hesabın bir kısmı yine çocuklara gidecek.
Foça’da voltaj sorunu bezdirdi
HAFTA başından bu yana Foça’ya bağlı Bağarası Köyü ve Foçaköy yörelerinde elektrik işkecesi yaşanıyor. Geçtiğimiz aylarda da bir türlü düzene girmeyen elektrik dağıtımı voltaj inmeleri ve çıkmaları ile bölge karanlık günler yaşıyor. Bölgede GEDAŞ sorumluları ile yapılan görüşmelerde, voltajın 420’lerde seyretmesini arızaya bağlayarak, ne zaman düzeleceği ile ilgili bilgi verilmediğini söyleyen vatandaşlar, “Voltaj oynamaları nedeniyle buzdolabı, klima gibi birçok elektrikli ev aleti bozuldu” dedi.Saatlerce süren programsız elektrik kesintileri gerek köylüleri, gerek esnafı ve de halkı bezdirdi.
Paylaş