Olabilir de olmayabilir de

BUGÜN pazartesi olabilir. Olsun. Kötü, kara, sıkıcı bir hafta bizi bekliyor olabilir. İşler güçler üst üste birikmiş, borçlar gırtlağa dayanmış, sevgili terk etmiş, evin badanası gelmiş, kızın okul taksiti bekliyor olabilir. Olsun.
Korkmayın, henüz keçileri kaçırmadım, yerlerinde bağlı duruyorlar. Ama bir hikaye okudum. Siz de okuyun istedim. Ve haftaya daha az gergin başlayın...
Bir zamanlar yaşlı ve bilge bir adamın yaşadığı bir köy varmış. Köylüler ne zaman bir konuda çıkmaza girseler, kaygıya kapılsalar, bu adamın yanına koşarlar ve onun açıklamalarıyla huzur bulurlarmış.
Bir gün köyün çiftçilerinden biri büyük bir telaş içinde bilge adama gelmiş.
Bilge adam, bana yardım et. Korkunç bir şey oldu. Öküzüm öldü, tarlamı sürecek başka hayvanım yok. Söyle bana, bundan daha kötü bir şey olabilir mi?
Bilge adam cevap vermiş: OLABİLİR de OLMAYABİLİR de.
Adam bir koşu köye dönmüş ve komşularına bilgenin aklını kaçırdığını söylemiş. Tabii ki, başına gelenden daha kötü bir şey olamazmış. Bilge adam bunu nasıl göremiyor diye düşünmüş. Ne ki, ertesi gün çiftçi çiftliğinin yakınlarında başıboş gezen genç ve güçlü bir at görmüş.
Adamın artık bel bağlayacağı öküzü olmadığı için, aklına bu atı yakalayıp ölen hayvanın yerine kullanmak gelmiş ve atı yakalamış.
Ne sevinmiş; o güne kadar tarla sürmek hiç bu kadar kolay ve keyifli olmamış. Yanıldığını söyleyip, özür dilemek için bilge adama gitmiş. Haklıymışsın, bilge adam. Öküzümü yitirmek olabilecek en kötü şey değilmiş. Tersine Tanrı’nın bir nimetiymiş. Eğer başıma bu gelmeseydi yeni atımı yakalamazdım. Sen de kabul edersin ki, bu da olabilecek en güzel şey.
Bilge adam bir kez daha OLABİLİR de, OLMAYABİLİR de demiş.
Eyvah diye düşünmüş çiftçi bu adam gerçekten keçileri kaçırmış.
Oysa, çiftçi yine olacaklardan habersizmiş. Birkaç gün sonra oğlu ata binerken düşmüş. Bacağı kırıldığı için artık tarlada babasına yardım edemeyecek duruma gelmiş. Açlıktan öleceğiz diye hayıflanmış çiftçi ve bir kez daha bilge adama koşmuş. Bu kez ona, atı bulmanın olabilecek en güzel şey olmadığını nasıl bildin, diye sormuş. Bir kez daha haklı çıktın. Oğlum sakatlandı ve tarlada bana yardım edemez hale geldi.
Bu kez artık bundan daha kötü bir şey olamayacağına eminim. Herhalde sen de kabul edersin.
Ne var ki bilge adam yine sakin bir ifadeyle çiftçinin yüzüne bakmış ve onun üzüntüsünü paylaşan bir sesle OLABİLİR de OLMAYABİLİR de, demiş.
Bilge adamın bu denli cahil oluşuna öfkelenen çiftçi, hışımla tekrar köyüne dönmüş. Ertesi gün köye askerler gelmiş ve yeni patlayan savaş için ne kadar eli ayağı tutan erkek varsa götürmüşler.
Köyde bıraktıkları tek genç adam çiftçinin oğluymuş. Böylece orduya alınanlar büyük ihtimalle ölecekken, oğlanın hayatı kurtulmuş.
Bu masaldan alınacak önemli bir ders vardır.
Gelecekte ne olacağını bilemeyiz. Sadece, tahminde bulunur ve bunun gerçekleşeceğine inanırız. Genimizde var, çoğu zaman ufacık bir şeyi büyütme eğilimindeyizdir. Ve çoğu zaman da yanılırız. Sakin kalıp, çeşitli olasılıklara açık olabilirsek, eninde sonunda her şey yoluna girer.
Unutmayın; OLABİLİR de, OLMAYABİLİR de...
Yazarın Tüm Yazıları