İzmir, çok özlediğim bir dost gibi

Haberin Devamı

Bu gazetenin en iyi röportajlarını Ayçe Dikmen, Banu Şen ve Adnan Kaya yapar. Ben de sizin gibi keyifle okurum. İzmir Kısa Film Festivali’nin Jurisi’nde hayran olduğum bir kadına; Serra Yılmaz’a rastlayınca fırsatı kaçırmak istemedim ve iki aşamalı bir röportaj gerçekleştirdim. Ve şunu gördüm... Hayatta ustaca yapılan her işte olduğu gibi, röportaj da dünyanın en zor kotarılan işlerinden biriymiş. Bir dakika içinde karar verdim, aklımdan sorularımı geçirdim, kayıt cihazımı çalıştırdım ve Serra Yılmaz’ın karşındaydım. O ise heyecandan eli ayağına dolaşan bu acemi röportajcıyı büyük bir olgunlukla yatıştırdı. Sorularıma tüm bilgeliği ve zarafeti ile cevap verdi.

İzmir, çok özlediğim bir dost gibi

Haberin Devamı

- Ege’ye hoş geldiniz. Burada olmak size ne hissettiriyor?
- Ege’yi çok seviyorum. Doğası, kültürü, coğrafyası, insanı ve mutfağı ile Türkiye’nin en özellikli bölgelerinden biri. Özellikle Kuzey Ege, benim 80’li yıllardan beri üzerinden olmaktan en çok haz aldığım toprak parçalarından biri. Tabii ki, o yıllardaki doğal ve el değmemiş hali ile bugünkü giderek kalabalıklaşan hali arasında büyük farklar var. Alabildiğine zeytin ağacı ile kaplı bir coğrafya bugün beton bloklar ile bölünmeye başladı ve bu beni çok üzüyor. Bu yaz Midilli Adası’nda bizim Kuzey Ege sahillerimizin korunmuş hali ile karşılaşmak daha da acı verici oldu.

- Ya İzmir?
- Biraz önce bunu düşünüyordum ben de. İzmir’e gelince, bu şehri ne kadar sevdiğimi ve özlediğimi anladım. Hani öyle olur ya; bazen çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı yıllarca göremezsiniz araya türlü hayat gailesi girer ve yeniden kavuştuğunuzda onu ne kadar özlediğinizi fark eder, sıkı sıkı sarılmak istersiniz. İşte İzmir öyle bir arkadaş benim için.

- Değişmiş buldunuz mu İzmir’i? Yoksa İzmir değişmesin diyenlerden misiniz?
- Benim korumacı bir şehircilik anlayışım var. Çocukluğuma ait, hatırladığım şeylerin yitip gitmesini istemiyorum. Ama bir taraftan da şehirlerin ve o şehirde yaşayan insanların doğal ihtiyaçları var. İşte bu ikisinin iyi bir şehircilik potasında, mimarlık potasında eritilmesi gerekiyor. Bir de Kadifekale’nin yenilendiği daha doğrusu oradaki tarihi dokunun gün ışığına çıkarıldığı hakkında duyumlar aldım. İlk fırsatta gidip görmek istiyorum.

Haberin Devamı

İzmir, çok özlediğim bir dost gibi

- Yemek programlarınızın ve gustonuzun hastasıyız. Bizim mutfak ömür uzatır mı?
- Uzatmaz mı? (gülüyor) Bir kere Ege Mutfağı’nı bu kadar çok sevmemin başında zeytin ve zeytinyağı geliyor. Hele ki o otlarınız, taze sebzeleriniz ve bütün bunları gerçek zeytinyağı ile pişirme alışkanlığınız; kesinlikle benim damak tadıma ve ruhuma hitap ediyor.

- Film çekimleriniz ve tiyatro oyunlarınız nedeniyle uzun sürelerle Paris ve Floransa’da bulundunuz/bulunuyorsunuz. İstanbul tamam da, İzmir oralardan nasıl görünüyor?
- İzmir bilinen bir şehir değil. İstanbul ve Güney Ege bilinirliği daha yüksek olan bölgeler. Ancak İzmir, bu anlamda henüz kendi tanıtımını yapabilmiş değil.

Haberin Devamı

- Son olarak İzmir Kısa Film Festivali hakkındaki düşünceniz?
- Kesinlikle desteklenmesi gereken, enerjisi olan bir festival. Türkiye’de bu kadar geniş çapta ve bu kadar iyi bir film seçkisi olan başka bir kısa film festivali daha var mı bilmiyorum. İşte bu nedenle yaşatılması gereken bir festival. Unutmayın ki; dünyada ve Türkiye’de bir çok müthiş yönetmen, kısa film çekerek başlıyor sinemaya.


İzmir Kısa Film, nereye?
Hem Türkiye’de bir benzeri olmayan bir film festivalini 13. yılına ulaştıracaksınız; hem uluslararası bir jüriyi, Ümit Ünal gibi bir usta yönetmeni, Alin Taşçıyan gibi bir sinema otoritesini ve Serra Yılmaz gibi bir dünya starını İzmir’de ağırlayacaksınız; hem de bir avuç gönüllü kuruluşun desteği ile ayakta durmayı başaracaksınız. İzmir Sinema Derneği’ne, kalpten bravo! Ama nereye kadar? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl sadece 30 adet durak billboardu vererek desteklediği festival yine; Fransız Kültür Merkezi, İzmir Palas ve Kordon Otel, Tavacı Recep Usta, La Cigale, Körfez Restoran, 1888 ve Egemen gibi bir avuç gönüllü kuruluşun ve az biraz da Kültür Bakanlığı’nın desteği ile hayata tutundu. Ne diyeyim? En azından film seçkileri nefis. Pazartesi akşamına kadar, tek salon olan Fransız Kültür Merkezi’ndeki ücretsiz seanslardan birine muhakkak gidin derim. Ayrıntılı program için: www.izmirkisafilm.org

Haberin Devamı

İzmir, çok özlediğim bir dost gibi

Yazarın Tüm Yazıları