Paylaş
Elif, (biz ismine Elif diyelim) İzmir’in bir köyünde, annesi, iki abisi ve babası ile yaşayan 6 yaşında minicik bir kız çocuğu. Ufak bir tarlaları var, anne ve iki abi, var gücüyle çalışıyor, baba daha çok kahvede. Buraya adar anormal bir durum yok. Anormal hatta korkunç olan, Elif’in baba bildiği adamın aslında üvey babası olması ve Elif 6 yaşına bastığı yıl, o küçücük kıza cinsel tacize başlaması. Korkunç olan Elif’in bunu hiç kimseye söyleyememesi ve üvey babasını, baba bilmeye devam etmesi.
Tam 9 yıl. Kapı arkasında, anne tarladayken, fırsat bulduğu her anda. (Bunları yazarken bile kusmak istiyorum, küçücük yavrucağın halini varın siz düşünün). Bu arada kahrolası öyle lanet, pis bir baba ki, öz oğulları bile adamın karşısında tir tir titriyor ve anne 9 yıl boyunca Elif adamdan aksi olduğu için korkuyor sanıyor. Ta ki, o geceye kadar. Elif 15 yaşına bastığı yaz, bir gün okuldan geliyor ve o korkunç olay yaşanıyor. Dünyanın en pislik, en alçak adamı, herkese öz kızım dediği Elif’e tecavüz ediyor. Korkunç bir şekilde. Ve küçücük kızın üzerinde kalp krizi geçirip ölüyor. Elif çığlık çığlığa evden fırlıyor, aklını kaçırıyor, köyün sokaklarında deliler gibi koşuyor, bir çalı dibinde yarı baygın buluyorlar Elif’i. Adam mezara, Elif Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne. Yaklaşık 1 ay sonra çıkıyor Elif. Anne kızını alıp İstanbul’a göç ediyor Ah diyor anlasaydım, bir anlasaydım kendi ellerimle öldürürdüm o deyusu. Tarlayı satıp adamın oğullarını bir akraba yanına koyup İstanbul’da bir akraba yanına sığınıyor. Her gün temizliğe gitmeye başlıyor. Anne kız yeni bir hayata başlıyor. Elif okuyor, zaman içinde iyileşiyor. 2 yıllık muhasebe bölümünü bile bitiriyor ve işe giriyor.
Her şey bitti sanıyorsunuz değil mi? Ben de öyle sanmıştım. Ama bitmiyor. Günlerden bir gün üvey abilerden biri çıkıp geliyor. Hasta ve İstanbul’da ameliyat olması lazım anne onu eve alıyor. Derken Elif eve geliyor ve aradan geçen 10 yılda üvey abi, üvey babaya fizik olarak o kadar benzemiş ki, saçları dökülmüş, kilo almış ve Elif o adamı yıllar sonra sanki karşısında görüyor. Bütün anılar tetikleniyor ve Elif büyük bir kriz eşliğinde hastaneye kaldırılıyor. Hastane konuşarak tedavi yerine elektro şok yöntemini seçtiği için 7 kez elektro şok veriliyor Elif’e. 3 ay hastanede kaldığı için işinden oluyor ve eve döndüğünün ertesi günü intihara kalkışıyor.
Hikaye buraya kadardı ben dinlediğimde. Elif’in annesi arkadaşımın yanında çalışıyordu ve arkadaşım bu durumu öğrendiğinden beri, işi gücü bırakmış, Elif’i ücretsiz ya da az bir ücretle “konuşarak” tedavi edecek uzman bir psikolog arayışına girmişti. Çalmadık kapı bırakmamışlardı ve Elif elden gidiyordu. Son bir umut bana sordu arkadaşım. Dur ya dedim, insanlık ölmemiştir. Ve Facebook’a olayı kısaca özetleyen paragrafla birlikte, bize yardım edecek uzmanlar aradığımızı yazan bir ileti koydum. Aynı iletiyi whats app gruplarımda da paylaştım. 1 saat bile sürmeden bir mucize oldu. Bir sürü uzman psikolog gönüllü oldu ve kendisi de pedagog olan Aylin Coşkun (#aylinanne) vasıtasıyla dünyalar tatlısı Deniz Toledo Falay ve Esra Erdoğan ile tanıştım. Bu iki mucize kadın, Elif’in tedavisini bir kuruş istemeden üstlendi. Şimdi her şey çok daha iyi olacak. Deniz Toledo Falay ve Esra Erdoğan’a bir kez de sizin huzurunuzda teşekkür etmek istedim. Allah bin kere razı olsun.
Deniz Toledo Falay kimdir? 2002 yılı Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu. Hanna Nita Scherler den 2 yıl Gestalt terapisi Eğitimi aldı. 6 yıl İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nden co-terapistlik eğitimini tamamladı.
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans eğitimi aldı. Aynı zamanda İstanbul Doğum Akademisi’nden eğitim aldı, bu nedenle bir Doğuma Hazırlık Eğitmeni ve hamile ve doğum psikoloğu. Empati beceresi yüksek, danışanının iyiliğini her şeyin önünde tutan, kendini sürekli geliştiren bir psikolog. Hala çeşitli eğitimlerle kendimi mesleki anlamda geliştirmeye devam ediyor. Eşi ile birlikte kurdukları www.simapsikoloji.com çatısı altında bireysel seanslar ve doğuma hazırlık kursları düzenliyor.
Esra Erdoğan kimdir? Son günlerin en çok okunan kitabı “Uyan aç kalbini” kitabının yazarı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Yönetimi mezunu. Çok küçük yaşlardan itibaren varoluşa meraklı olması onu büyük bir arayışa itti. Çeşitli vesilelerin bir araya gelmesi ile 1993 yılında Tasavvuf-Melamilik öğretisiyle tanıştı ve bu sayede hayata olan bakış açısı tamamen değişti.
Ruhsal gelişimci ya da diğer anlamı ile ruhsal şifacı olma yolculuğunda kendisine katkıda bulunan Tobias’dan SES (CinselEnerjiler (Eril-dişildengelenmesi Okulu) ve Veçheler (Aspecetolgy), Semra Ayanbaşı ve Ercüment Ayanbaşı’dan Dikşa, Gülüm Omay’dan Reiki Bir ve sevgili Nilgün Sarar’dan Yeniden Bağlantı-Şifalanma (The Reconnection- Reconnective Healing) ve Ron La Place’dan Merkaba uyumlamaları aldı. Eril-dişil dengelenmesinin önemini vurgulayarak “İlahi Dişil Farkındalığı ve DNA Uyumlanması” başlığı altında seminerler veriyor ve insanların kendini bulma yolculuğunda, onlara yardımcı oluyor ve şifalandırıyor. www.adesuseye.com
Paylaş