Paylaş
2. Kapı gıcırtısı: Zeybek de deriz arkadaşlar arası. Kadını ayrı güzel oynar, erkeği ayrı. Hele bir de o dizi yere vurma hadisesi yok mu, Biscolata erkeği gelse, önünde diz çökse gözün görmez; hayır illa ‘Efe’ olacak, zeybek oynayacak.
3. Balkon sefası: İşten gelirsin, balkonu yıkarsın, ayakların çıplak çıkarsın, arka odanın da camını açar, badeleri masaya ufak ufak dizersin, yan balkona laf atar, bir yandan da kömürlü düzeneğin üzerindeki derya kuzularını yellersin. Sefa demek az kalır, ayıp olmasın diye kendini tutarsın.
4. Hallederiz mezhebi, geç otur sokak: “Dünyada sağlık olsun, geri kalan her şeyi hallederiz” mezhebinin başkentine hoş geldin. Acelen mi vardı, toplantıya mı yetişmen lazım, sen geç hele şöyle, bi şekil hallederiz. Misal; metro merdiveninde sol şeritte dikilen amcaya geçebilir miyim diye soran üniversiteli gence amcanın cevabı; “acelen ne evladım hepimiz aynı yere gidiyoruz.” (Kal gelen çocuk sessizce bekler.)
5. Cibez, İstanbul’da bir semt adıdır: Radika, şevketi bostan, arapsaçı, turpotu, cibez, İstanbul’da olsa olsa semt adı; Ege’de sofranın baş tacıdır. Otların adını bilmeyen, kavurmayan, çiğden zeytinyağı sarımsak gezdirilmiş mezeyle demlenmeyen adama kız vermezler Ege’de.
6. Hava kaldı diyorlarsa hava kalmıştır: Saat 7 gibi, güneşin yavaştan batmaya hazırlandığı vakittir o vakit. O deli esen meltem durur, hiç yokmuş da saçını başını darmadağın etmemiş gibi bir anda hava lokuma çalar. Nooldu da kaldı o hava, kimse bilmez.
7. Parayı Lidya’lılar bulmasaydı, Egeliler hiiiç uğraşmazdı: Şimdi benim anlamadığım, bu parayı bulan, başımıza türlü türlü iş açan Lidyalıların da ana yurdu Ege! Hayır bunlar bizim atalarımızsa, o devirde gözümüzü bürüyen para hırsı ne ara söndü, ben onun peşindeyim.
8. Atlan ineğnen, kazlan çomağnan: Yani diyor ki, atla inekle, kazla çomarla; biz epeydir bir arada yaşıyoruz, geçinip gidiyoruz. Geçinmeyi becerirsen, bu dünyada hepimize yetecek kadar yer var. (Özel not: bunca Ege köyü gezdim, gerçekten de bir tane hayvanına kötü davranan, sokaktaki çomarı beslemeyen Egeli görmedim, şehirdekiler muhatabım değil.)
9. Egeli yol tarif etmez, götürüp teslim eder: Geçen haziran, Ortaca’da bir esnaf lokantası arıyoruz, yol kenarında mobiletini park etmiş amcaya sorduk. Önce bir tarif edeyim dedi, sonra belli üşendi; demir atının terkisine atladığı gibi o önde biz arkada, lokantaya kadar bıraktı. Bir de tembih etti; “Osmaaan gençler buranın yabancısı, yimeğin eyi yerinden ver; kazıklayı kazıklayı durma.” Her yaz, saygıyla anıyoruz kendisini.
10. En taze balıklar burada bulunupduru: Mesele Ege değil aslında, mesele memleket meselesi. Accık rahat oluversek, accık koyu koyuversek; bütün işlerimiz çözülcek emmee; o hırs yok mu o hırs! Köyceğiz’de salaş bir balıkçının vitrininde, kağıt üzeri keçeli kalemle yazdığı gibi; “en taze balıklar burada bulunupduru.” Yani balığın en tazesi, toprağın en verimlisi, insanın en güzeli, havanın en lokumu, coğrafyanın en şahanesi bu ülkede ama para hırsımızın kurbanı; doğanın katili, betonun yılmaz savunucusu olup çıktık nicedir. Bunları gördükçe “Allahını seven memleketin üzerine Egeli ruhu eksin” diye haykırasım geliyor.
Paylaş