Paylaş
İNSAN memleketinden bu kadar uzakta olunca ister istemez gündemi de farklı oluyor. Mesela siz memlekette Başbakan Erdoğan kime yine ne azarı çekti, Kılıçdaroğlu ne dedi, Aziz Kocaoğlu neyin açılışını yaptı ile haşır neşirken; ben Hong Kong Doları’nın TL karşılığı ne kadar, bu tünel nereye çıkıyor, The Peak’e giden otobüs hangisi gibi son derece fani meselelerle ilgileniyorum. Gözlerim zaten anadan biraz çekikti, sanırım dönene kadar Kırgız kıvamını alacak. Çünkü, aramızda o kadar saat farki var ki (6 saat), bünye kendine ayar verene kadar her sabah şiş gözlerle uyanıyorum. Buradaki başka bir gündem maddem de internet bulmak. Çünkü, oteldeki her şey gibi internet de paralı ve ateş pahası!
Ancak ilginçtir hem havaalanında hem de hemen tüm AVM’lerde mutlaka ücretsiz kablosuz ağ var. Bu sayede nerede denk gelsem oracıkta açıp bilgisayarımı size bir şeyler karalıyorum. Arada kelime hataları olursa affola, gözünden hiçbir şey kaçmayan entelektüel okur.
Ama sanıyor musunuz ki, Hong Kong’ta en pahalı şey internet?
İnternet yeni yerleşecek bir göçmene ya da beyaz yakalıya kurban olsun, ev kiralarının yanında... Çünkü Hong Kong, 10 metrekarelik odanın bile ateş pahası kiraya sahip olduğu, gökdelenlerin arasında insanların dışarı çıkmadan tüm blokları geçmesini sağlayacak köprülerin olduğu, dünyadaki diğer örneklerine oranla daha kozmopolit bir kültüre sahip olan metropol.
Bu arada, size naçizane tavsiyem, nereye giderseniz gidin, gitmeden önce muhakkak o şehir hakkında Ekşi Sözlük’te yazılmış yorumları okuyun... Tıpkı benim her seferinde yaptığım gibi. Çünkü, inanılmaz, yaşanan, gerçek, birebir izlenimler bunlar...
Bakın mesela Hong Kong hakkında yayınlanan yorumlardan bazıları...
“Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı olmasına karşın daha özerk bir yönetime sahip olan kent. Ayrıca, Hong Kong vatandaşlarının diğer ülkelere giriş-çıkışlarında Çin vatandaşlarına göre daha avantajlı oldukları da bir gerçek, pek çok ülkeden vize almaları gerekmez genelde..” (kaleidoscopes)
“İnsanların ayakkabılarını terlik gibi yere sürüdükleri, binaların çook yüksek olduğu, okyanus kokusunun tanıdık geldiği ve tüketim çılgınlığının başımı döndürdüğü şehir-ülke!” (günberi)
“Üst geçitler düşünün, üstü kapatılmış, yanları açık bırakılmış. Ve bu yaya geçitlerinin sadece yolun üzerinden değil binaların teğetinden veya zaman zaman içinden geçip kesintisiz devam ettiğini hayal edin. İşte bu hayaliniz Hong Kong’ta gerçeğe dönüşmüş vaziyette. Bu şekilde 10 dakika yürüyüp 2 semt değiştirerek gitmek istediğiniz yere gidiyorsunuz, ne yakıcı güneşten ne yağmurdan etkileniyorsunuz. Şaka gibi... (surtr)
YEME İÇME
Bazı sokaklarda hayatımdaki en kötü kokuları tanıma fırsatı buldum. Dünyanın en iğrenç kokuları sanıyorum ki, burada. Bu, anlatılmaz yaşanır bir durum. Her yerde mc donalds ve mcafe’ler var. Bütün fast foodçular var. Çin yemeğini seviyorsanız gerçekten çok ucuz. Deniz ürünleri söylenildiği gibi aşırı ucuz falan da değil, Türkiye gibi kazıkçı bir ülkeye göre daha ucuz, ama öğrenciye yine de pahalı. Ladies Market’in orada bir Türk restoranı var. Fatih abi isteyene yardımcı oluyor. Birkaç kebapçı daha var, isteyen gitsin yesin. Kahvaltı için Nathan Road’da 2 tane pastane var, bir tanesinin adı Bread Talk, burada tatlı tuzlu çok güzel ürünler var. Bakkal olgusunu 7 eleven mağazaları ele geçirmiş durumda. Kahvaltısını peynirsiz yapamayanlar, peyniri süpermarketlerde bulabilirler. Kowloon Adası’nda kalanlar deniz ürünü yemek isterlerse Temple Street’in ortalarında güzel bir lokanta var. Bu da kıyağım olsun gideceklere, orada daha çok THY ekibi takılıyor zaten.
ULAŞIM
Olağanüstü bir ulaşım sistemleri var. Metroya “mtr” diyorlar siz de öyle söyleyin. Biraz pahalı olsa da havalimanından istediğiniz yere metroyla gidebiliyorsunuz. Ayrıca çok sayıda otobüs her hatta hizmet vermekte. Adalar için sık vapur seferleri uygulanıyor. Yanınızda sürekli bozuk para taşımak istemiyorsanız bir yerden “octopus card” alın kentkart niyetine, ama bu octopus card dedikleri olay her yerde geçmekte. Gerçekten akıllı, ama kart bulmaya üşeniyorsanız size jeton veren akıllı makineler her yerde bulunmakta hiç şüpheniz olmasın. Ben octopus card almadım hiç de sıkıntı çekmedim.
KONAKLAMA
Kesinlikle internetten otel rezervasyonunuzu yapıp öyle gidin; zira otel fiyatları 2 katına kadar farklılık gösterebiliyor, boşuna kazık yemeyin. Şehir merkezinde uygun fiyatlı oteller var. Kowloon Adası üzerinde otel bulmak en uygunu ve Nathan Road denilen merkez caddeye yakın bir otel bulmaya çalışın.
MEVSİM
Kış musonu mevsimine tekabül eden dönemde gitmeniz daha iyi olur, çünkü yazın muazzam nem, sıcaklık ve soya yağında kızartılmış ördek kokusu sizi tam anlamıyla dehşete düşürebilir. Ocak ayında gündüz sıcaklığı 15-20, gece ise 10 derece civarı.
Paylaş