Paylaş
GEÇTİĞİMİZ günlerde, hani o deli yağmurun birdenbire indirdiği sabah, evden çıktım, hızlı hızlı yürüyorum. Yağmurun altında gördüm onu. Şemsiyesiz. Akülü arabasını park etmiş, koltuk değneklerini iki eline almış, tek bacağı ile eczaneden içeri girmeye çalışıyordu. Dengesini bozuyordu yağmur. Düştü, düşecek. Yardım etmek için karşıdan karşıya geçiyordum ki, durağımızın şoförleri benden önce davrandı.
Hepiniz gibi aynı şeyi düşündüm sonra... “Allah’ım iyi ki, iki bacağım birden var.”
Aradan 1 hafta geçti. Bu kez, kader onu yapış yapış güneşin alnında karşıma çıkarıyor.
Yine karşı kaldırımda. Bu kez aracından inmiş, sağını-solunu kurcalıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyor, ağlamaklı... Hızla varıyorum yanına. “Ne oldu?” diyorum, “Yapabileceğim bir şey var mı?”
“Ne oldu?” sorusunun cevabı o kadar hazin ki.
Koca bir hayat “Ne oldu?”nun cevabı. Eksik kalmış bir hayat.
38 yaşında Cansu. Tek başına yaşıyor. Çocukluğunda bacağında açılan yara, zamanla ilgisizlikten, en çok da parasızlıktan, üzerine de yanlış tedavi sonucu kesilmiş. Yıllardır tek başına hayat mücadelesi veriyor. Saçları erken beyazlamış. Çocukluğunu, gençliğini belli ki hiç yaşayamamış. Kilo almış hareketsizlikten, hormonları iflas etmiş hiç yürüyememekten.
Hani bazen bütün hüznünüzü boşaltmak için tek bir soru yeter ya, “Ne oldu?” diye sormamla birlikte gözyaşları ip gibi dökülmeye başlıyor Cansu’nun yanağından. Ya jelli aküsü bitmiş (ki 2 tanesi bin 500 TL) ya da tamamen bozulmuş arabası. Bilmiyor. Ben de bilmiyorum. Öylece dikiliyoruz kaldırımın kenarında.
Ne yapılır ki? Kim aranır ki?
“Sanayiye gitmem lazım” diyor kendini biraz toparlayınca. “Benim elim ayağım bu...”
“Ama artık fayda etmiyor ne tamir, ne başka bir şey. Ustalar bile bıktı benden.”
“Bak” diyorum, “Ben gazeteciyim. Gel bunu haber yapalım. İnsanı merhametlidir İzmir’in. Bir yardım eden olur. Sana yeni bir araba ya da maddi, manevi destek verecek birileri bulunur. Koca koca holdingleri var bu şehrin. İçlerinde güzel insanlar var hala.”
“Aman” diyor, “Sakın. Gazetelere çıktı, yardım istedi dedirtmem ben kendime.”
“Ben yapacağım haberi diyorum. Birinin bir şey yapması gerek. Sen bugün bir kez daha tesadüfen karşıma çıktın. Ama biliyor musun hayatta hiçbir şey tesadüf değil.”
Fotoğrafını çekiyorum uzaktan, resim vermek bile istemiyor. Öyle gururlu.
Asgari ücretin yarısı kadar engelli maaşı, bir de bu garip arabası var.
O da olmayınca, hayat duruyor onun için.
Cansu’nun soyadı bizde saklı. Varsa yardım etmek isteyen, ona yeni bir akülü engelli arabası almak için el uzatmak, “10 para, 20 para” demeden yardım etmek isteyen lütfen bize ulaşsın. Mail adresim: baharakinci@hurriyet.com.tr
Haydi İzmir, bu güzel yüzü birlikte güldürelim.
Paylaş